Merhaba. Ben Park Rose. 14 yaşındayım. Annemle beraber yaşıyorum. Annem tatlı, ufak tefek bir kadın. Şu an 53 yaşında ama hala çok güzel. Onu çok seviyorum, o da beni. Yıllarca birbirimize dost, sırdaş, kardeş olduk. Sadece ben ve o vardık bu dünyada benim için. Bu aralar fazla paramız kalmadığı için bir akrabamızın yanında çalışıyorum. bana günlük 50 TL veriyor. Bu çok az bir ödeme. Çünkü oradaki bütün işi ben yapıyorum. Burası bir kuaför. O kadar alıştım ki saç bile kesiyorum. Bazen yamuk kesip müşterileri deli ettiğim oluyor ama yine de beceriyorum bu işleri.
Annemle yeni bir köye taşındık. Burası ufak tefek, küçük ama sevimli bir yerdi. Ne yazık ki burada fazla bulunmayacaktık. Babam ben daha doğmadan 3 gün önce ölmüş. Ablam ise ben 2 yaşındayken bu dünyadan göçüp gitmiş. Benden küçük bir kardeşim olduğunu hayal meyal hatırlıyorum. Sanırım o da ben 5 yaşındayken öldü. Yanımızda bize babalık yapacak biri kalmayınca annem bu köye taşınmayı öne sürdü. Bende kabul ettim. Burası şehirden kilometrelerce uzakta huzurlu bir yerdi. Tanıdık insanlar yoktu. Her şey çok güzeldi. Annem bankada olan 300.000 TL'sini çekti ve yarısını buraya gelmek, ev tutmak ve mobilya almak için harcadık. Benim çalışıp kazandığım paralarım ise 5000 TL olmuştu. Bunu anneme söylemedim. O sadece 1000 TL'm var sanıyor. Ama ben bunu, ona doğum gününde ailemizin tamamının resmini çerçeveletip verince söyleyeceğim. Ailemiz güzel ve huzurlu bir aileydi. Mutluyduk. Çok zengin değildik ama mutluluğumuz yetiyordu...
Babam annemin elini sıcak sudan soğuk suya sokmazmış. Çok kibar, anlayışlı ve arkadaş canlısıymış. Babamın bir şirketi varmış. Ama ben doğmadan 1 hafta önce batmaya başlamışlar. Çalışanlar istifa etmeye başlamış ve babam da şirketi satmış. Burada 1.000.000 TL gelmiş. Bunun yarısını Borçlara vermiş. Diğer yarısından da 200.00 TL alıp bize bir ev ve mobilyalar almış. Her şeyimizi tamamladıktan sonra -yani benim doğumuma 3 gün kala- araba kazası geçirmiş ve onu kaybetmişiz. Annem beni doğurduktan sonra depresyona girmiş. Ablam ben doğduğumda 10 yaşındaymış. Anneme bu süreçte yardımcı olmuş. Sonra ablamda 12 yaşındayken ölmüş. Elektrik çarpmasıyla hayatını kaybetmiş. Annem ben 4 yaşındayken biriyle tanışmış ve birbirlerini sevmişler. Annem ilk başta kabullenmemiş ama sonra yardıma ihtiyacı olduğunu kabullenip üvey babamla evlenmişler. Yaklaşık 1 yıl sonra bir kardeşim oldu. Ama o da fazla yaşayamadı. Erken doğum nedeniyle hayata gözlerini açar açmaz yumdu...
Üvey babam iyiydi, fakat sürekli vücuduma dokunuyordu. Ben küçük olduğum için anlamıştım ama şimdi anlıyorum. Bana tecαvüz ediyordu. Daha sonra annem vücudumdaki değişikliği fark edip üvey babamla kavga etmişti. Net olarak hatırladığım ilk anım. Sonra üvey babama tokat atıp beni kucağına alarak benim odama gidip kapıyı kilitlemişti. Sonra hemen kıyafetlerimi bavula koyup kendininkileri de hazırlamıştı. Sonra da çıkıp gitmiştik. Annem 1-2 ay boyunca benden özür diledi ve beni koruyamadığı için ağladı. Ben ona bunun sorun olmadığını, gerekirse onun için herkesi ve her şeyi karşıma alabileceğimi söylüyordum. Bu süreçten sonra anneannemin evinde biraz kaldık. Anneannem bizi sevmiyordu. Babamı zaten hiç sevmemişti. Bu olaydan sonra onun adına leke sürdüğümüzü ve susmamızın daha iyi olacağını söyleyip durdu. Annem 2-3 gün kaldıktan sonra bankadaki 300.000 TL'yi çekip beni küçük bir köye götürdü. Şu an kaldığımız köye gelme hikayemiz bu.
Her neyse. Bu kasabadaki her yeri en ince ayrıntısına kadar ezberledim. Hatta hangi dükkanda hangi raflarda ne olduğunu bile söyleyebilirdim. Anneme çalışmak istediğimi söylediğimde bana ansızın kızdı. ''Zaten seni tehlikeye atmak istemediğim için buraya geldim! Sen ise çalışmak istiyorum diyorsun. Saçmalık!'' dedi. Ama 5 dakika sonra benden özür diledi ve bana sarıldı. Bana istersem çok dikkatli olmak şartıyla çalışabileceğimi söyledi. Ama eğer ki kötü bir şey sezersem hemen oradan çıkacağıma dair söz de verdirdi. Bende söz verip iş aramaya koyuldum. Bu küçük köy ne kadar kalabalık olabilirdi ki? En kötü bir kuaförde işe girerdim. Derken bu kasabada daha önce hiç görmediğim bir kafeye denk geldim. Bu kafe sıcak, huzurlu ve mutlu bir evi andırıyordu. Camına bir ilan yapıştırılmıştı. İlan da şunlar yazıyordu;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COFFEE PLEASE | | Chaelisa✓
Aléatoire''Ona daha küçükken aşık olmuştum. Bu duyguyu kabul etmek istemiyordum. Hoş ama aynı zamanda tehlikeliydi ve ben tehlikeyi sevmezdim. Bu duygu tehlikeliydi ve ben bundan kurtulmak zorundaydım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Öylece kalmıştım ortada, bu d...