1. Bölüm

374 1 0
                                    

Yaz tatilinin bitişi bende hep en yakın arkadaşımı sonsuzluğa uğurluyormuşum hissini uyandırırdı. Ama bu sefer durum öyle değil. Üniversiteye başlıyorum. Yeni arkadaşlar edinecek ve İstanbul'a taşınacağım. Bu işin güzel yanı. Bir de kötü yanı var ailemi ve sevgilimi ardımda bırakıyor olmam. Batu her ne kadar sık sık ziyarete geleceğini, hiçbir şeyin değişmeyeceğini söylesede ikimizde böyle olmayacağının farkındaydık. Ayrılık sonbahar için yapraklarını dökmeye başlamıştı.
--

Telefonun sesiyle uyanmak her zaman sinirimi bozmuştur. Ve bunu belli etmekten hiç çekinmem. "Bu saatte bu kadar acil olan ne?" sesim uykulu çıkmış olacak ki "Bebeğim uyuduğunu bilmiyordum bugün tercihler açıklandı erkenden uyanmış bakmışsındır sonuçlara diye düşündüm." evet haklıydı, bugün tercihler açıklanacaktı ama sonuçlara bakmak için erkenden uyanıp uykumu bölmek bana göre değildi. "Şimdi uyandığıma göre artık bakabilirim." karşıdan Batu'nun gülme sesini duydum. "Sonuçlara bakınca bana haber verirsin, ben spora gidiyorum şimdi öptüm." ben daha cevap veremeden telefonun kapanma sesini duydum. Her sabah nasıl bu saatte uyanıp hiç üşenmeden koştuğunu anlamış değilim. Batu sosyoloji 2. sınıf öğrencisi, onunla geçen yıl bu zamanlar üniversitenin yüzme kampında tanışmıştık. Benim bir ay gittiğim yüzme kursuna Batu hala devam ediyordu. Birde teniste gayet başarılıydı. Ben ise okumayı ve yazmayı severdim sadece. Anlayacağınız çok zıt iki insandık.9 aydır beraberdik ve birbirimize çok alışmıştık. Ama bugün o tercih sonuçlarının ikimizide üzeceğini hissediyordum.
--
Ailem her ne kadar gideceğim için üzülselerde kazandığım bölümü ve üniversiteyi öğrenince benden daha çok mutlu olduklarını görmüştüm. Sıra Batu'ya haber vermeye gelmişti ve işin en zor kısmı burasıydı. Telefon ikinci çalışta açıldı. "Miray?" ona nasıl söyleyeceğimi düşünmemiştim. "Boğaziçi, Psikoloji" diyebildim sadece. Bu beklediği bir şeydi, yani gidecek olmam. Ama yine de şok olmuş olmalı ki 5 saniye kadar sessizlik oldu. "Bunu kutlamalıyız, Miray istediğin bölüm istediğin üniversite hayal ettiğin şey.." devamını nasıl getireceğini bilememiş olacak ki durdu ve tekrar ekledi, "Bebeğim, ben, gerçekten çok mutluyum. Hayalini yaşacağın için özellikle." mutlu değildi. Bunu ses tonundan bile anlayabilmiştim.
Ablam kutlamalara bayıldığı için evde küçük bir parti vermemizi önerdi. Ve annemlerde seve seve kabul etti. Tanrı aşkına, gerçekten mi? Ben gidiyorum ve siz yas tutmak yerine kutlama yapmayı mı öneriyorsunuz. Annem Batu'yu da çağırmayı önerdi ama ben onun işi olduğunu söyleyerek geçiştirdim. Babamın Batuyla iyi geçindikleri söylenemez. Ve bu geceyi zehir etmeyi -özellikle de böyle bir zamanda- hiç istemem.
Aile kutlamasına dışarıdan sadece Ceren katıldı. Benim en yakın arkadaşım olarak yanımda olmasını istedim. Ceren çok üzüldü ve bunu belli etmekten hiç çekinmedi. Tüm gece somurttu denebilir. Bu gece bizde kalmasını önerdiğimde o da sanki bunu bekliyormuş gibi hemen kabul etti. Tüm gün Batuyla görüşmeyi reddetmiş sürekli meşgul olduğumu söylemiştim. Ceren'in burada kalması ona olduğu kadar bana da iyi gelecekti.
--
Annemler uyuduğunda bizde pijamalarımızı giymiş film izliyorduk. Ceren filme odaklanmıştı epeyce. Onu izlemeye başladım. 7senelik arkadaşım, sırdaşım, hatta kardeşim diyebilceğim tek insandı o. İlk sevgilisini, ilk öpücüğünü, ilk yanlışını ilk bana anlatırdı hatta sadece bana anlatırdı ve bende sadece ona anlatırdım. Her zaman bugünü düşünürdük, yani birbirimizden ayrı düşeceğimiz günü ve işte o gün gelmişti. İstanbul ve Muğla arası baya uzaktı o yüzden sık sık görüşemiyecek hatta birbirimizden yavaş yavaş tamamen kopacaktık belki de. Ceren onu izlediğimi farkederek bana döndü.
-"Sen, Miray, neden ağlıyorsun?"
Ağlıyor muydum? En nefret ettiğim özelliğim aklıma 100 yıl önceki olayda gelse hüzünlenip gözlerimin dolmasıdır.
-"Ağlamıyorum." diyebildim sadece göz göre göre yalan söyleyerek.
-"Gel buraya." diyerek bana sarıldığında onunda ağladığını görmüştüm. "Birçok yeni arkadaşın olacak, mutlu olmalısın."
-"Senin gibi bir arkadaşım daha olmayacak ama. Zaten olmasını da istemiyorum. Ben senin olmanı istiyorum sadece yanımda."
-"Bak bana. Ben her zaman yanında olacağım, göremesen bile hissedebileceğin kadar yanında." Onu bu yüzden çok seviyordum. İnsanın içini nasıl rahatlatacağını bilirdi.
Saat 02:00'ye gelirken uyuyakalmıştı Ceren. Ben ise yeni bir başlangıca hazır olup olmadığımı düşünerek gecemi mahvetmiş, uyuyamamıştım. Gözlerim yavaşça kapandığında sonunda uykuya dalmıştım.

Ölümün DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin