34.BÖLÜM : ABEL HALKI

17 0 0
                                    

17 yıl önce...

Atramentum Krallığı kurulalı henüz iki yıl olmuştu. Bu ikinci yılda olaylar yaşanmaya başlamıştı. Abel Halkı ve Kralları nerden bilebilirdi ki bundan çok kısa bir süre sonra olayların başlayacağını?

Atramentum Krallığı kurulduğu yıl saraya çalışmak üzere işçilerinin olması gerekmekteydi. İşçileri yine kendi halkının içinden mülakatı geçen kişiler olacaktı. Abel halkından birçok kişi bu mülakata katılmışlardı. Kimisi gücü, kimisi de zekası sayesinde mülakatı geçerek sarayda işe başlamışlardı. Herkes bulunduğu konumdan mutluydu. Halk ile kraliyet soyundan olan kişiler arasında hiçbir ayrım yapılmazdı. Çünkü ülkenin kralı hem adaletli hemde sevgi dolu bir adamdı. İşte bu saray görevlileri içerisinde Baş Komutan Stewart da vardı. Stewart hem orduların baş komutanı hemde kralın en sadık yardımcısıydı. Zekası ve güven vericiliğiyle kralın gözüne girmişti.

Bir yıl sonra krallığın düzeni yerine oturmuştu. Abel halkı Kral ve Kraliçelerinden oldukça memnundular. Günler birbirini kovalarken Kraliçe birkaç gündür kendini halsiz hissediyordu. Baş dönmesi ve mide bulantısı başlarda normal gibi gelse de sonraları çekilmez bir hal almaya başlamıştı. Kral Miles bu duruma endişelenmeye başlamıştı. İçindeki huzursuzluk gün gün ortaya çıkarken Kraliçe onu rahatlatmak adına birşey yokmuş gibi davranıyordu fakat bir gün Kral Miles dayanamayıp şifacıları çağırmıştı. Şifacılar başlarda yediği yemeklerden zehirlendiğini düşünseler de olay çok daha farklıydı. Kraliçe ikiz bebeklere hamileydi. Bu duruma sevinen Kral eşi ve doğacak olan bebekleri için kurbanlar kesip adaklar adamıştı. Kraliçe'nin hamile olduğunu tüm dünya duymuştu. Halk bu duruma öylesine sevinmişti ki Kraliçeleri için türlü hediyeler yapıp ona sunmuşlardı. Birde bunun üstüne kraliçe için şenlikler düzenlenmiş eylenceler hazırlanmıştı. Kraliçe bu duruma öylesine mutlu olmuştu ki gelecek olan felaketlerden habersizdi. Yapılan eylenceler geceler boyu devam ederken Kral Miles kesilen kurbanların halk için dağıtılmasını istenmişti. Bu ülkede ayrımcılığa yer yoktu. Kral Miles kimsenin aç ve fakir olmasına göz yummuyordu. Her ay başı halkı için erzak gönderiyor durumu iyi olmayanlara bizzat kendisi yardım ediyordu. Halk bu nedenle Krallarını seviyor saygıda kusur etmiyorlardı.

Günler aynı güzelliği ile devam ederken bir sabah unuttukları ve hiç beklemedikleri bir haber almışlardı. Kral ve Kraliçe aynı mutlulukla kahvaltı yaparken saraya gelen haberle o gün yıkılmışlardı. Ruh Tanrısı Kraliçe'nin hamile olduğunu duyar duymaz anlaşmalarını hatırlatmak amacıyla haber yollamıştı. Doğacak olan bebeklerden birini istiyordu. Fakat Kraliçe bir anne olarak nasıl evladını verebilirdi ki? Günler çaresizlik içinde devam ederken Kraliçe yemek yemez bir şey içmez olmuştu. Duyduğu haber onu derinden sarsmıştı. Ruh Tanrısı zeki biriydi. Doğacak olan bebeklerin melez olduğunu bildiği için birini istiyordu. Güç değil miydi zaten insanları birbirinden ayıran? Kraliçe de bu duruma hem öfkeli hemde üzgündü. Ne bir yemek yiyebiliyor ne de eski neşesi yerine geliyordu. Kral Miles ile aralarındaki sevgi daima sürsün diye Ruh Tanrısı'ndan nikah kıymasını istemişlerdi şimdi ise pişmanlığın en büyüğünü yaşıyorlardı.

Yine bir sabah kahvaltı masasında oturan çift aynı mutsuzluk içinde duruyorlardı. Kral her ne kadar Kraliçe' nin bir şeyler yemesi için ısrar etse de Kraliçe'nin iştahı yoktu. İkiz bebekler ise Kraliçe'yi yoruyorlardı. Kraliçe güçsüzleşmişti, artık yataktan bile çıkmak istemiyordu. Tam da o sırada sancı girmişti karnına. Kraliçe acı içinde kıvranırken Kral sevdiği kadının bu haline üzülmüştü. Derhal şifacıların gelmesini emretmiş eşini de odasına götürmüştü. Şifacılar odaya girerken Kral huzursuzlukla kapıda beklemişti. Şifacılar odadan çıkarken "Kraliçe de bebekleri de gayet iyi fakat gin geçtikçe enerjisi düşüyor. Kraliçe'nin yemek yiyip, dinlenip enerjisini toplaması gerekiyor yoksa bu durum bebekler için de çok tehlikeli."  Kral Miles şifacılara başıyla onay verip Kraliçesinin yanına girdi. Kraliçe bir süre daha öylece tavanı izleyip yorulunca da kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Hem bebekler hem de Kraliçe için endişe eden Kral Miles durumu düzeltebilmek adına Ruh Tanrısı ile konuşmak için yola çıkmıştı.

KAYIP KRALLIK YENİDEN DOĞUŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin