Yaptıklarımın yapacaklarımın fragmanı olduğunu biliyordu.
Bakışlarımı tekrar adama çevirdim. Tam da istediğim gibi adam oyunuma gelmişti. Bakışlarım tekrar adamın erkekligine indiğinde, sinirden erekte olmuş haline görünce şaşırdım. Sert seviyordu. Kötü söz seviyordu. Ellerimi yavaşça çözdüm karnımdan. Bir elim erkekliginin ucunu tutup sıktı ve git gellere başladı. Adam dişlerini sıkıyor, kafasını geriye atıyor, kısık kısık inliyordu. Gerçekten de erkekliğinde bir sıkıntı vardı çünkü bu kadar erekte olmasına rağmen hala kalkmamıştı. Başımı alıp yavaşça erkekliğini yaklaştırdım. Nefesimi erkekliğine verdim. Bu küçük hareketle Bike elimi ıslatmış, seğirmişti. İnlemelerinin arasından seçilen kelimelerinde " Ahh, jungkook, sen efsane bir şeysin, taehyung'un neden senden hoşlandığını şimdi anlıyorum, lanet olsun, o çocuk çok şanslı, sana neden sahip olabiliyor? Bu saatten sonra ona değil, bana aitsin!" Gibi cümleler söylerken ben sadece bir cümleye takılmıştım. " benden hoşlanıyor!" Dedim içime kaçan sesimle. Bakışlarım onu bulduğunda irislerinin parlak fakat bir o kadar da yaptığım şey için sinirli olduğunu fark ettim. Bakışlarımı ondan çektim yavaşça. Elime boşalan, sertleşip seğiren erkekliğe doğru yaklaşmıştım. Kafasını iki yana salladı. Bana yapmamamı söyledi. Ne olur ne olmaz 2. Bir plan geldi aklıma. Elimdeki erkekliğin ucuna hafif bir dil darbesi yapıp adamı tam kendinden geçirdim. Ardından elimi ve yüzümü adamdan uzaklaştırdım. Anlık boşluğa düşerken, kafasını yasladığı arkasından eğerek yüzüme baktı. Devamını istiyordu. Bunu gorebiliyordum. "Devam etmemi istiyor musun?" "Kim karşısında yunan tanrısı gibi duran bir adamın ağzını becermek istemez ki?" Diyişiyle içimden " piç herif" diye fısıldadım. " pekala ama bir şartım var." Meraklı yüz ifadesiyle tek kaşını kaldırarak baktı ve devam ettim. " gitmemize izin vereceksin." Dedim. " Tamam, söz" Dedi. Benim yaptığımı yaparak. " Yeterki devam et." Elimi tekrar sardım erkekliğine, hızlıca bitirmek istedim şu lanet işi. Ağzımı kapattim erkekliğine ve git gellere başladım. Midem bulanıyordu. Temiz elimi karnıma koyup okşadım tekrardan. Bu istemsizce yapılan bir hareketti.
Kendimi rahatlatmaya çalışıyordum büyük ihtimalle. Yaptığım şey aklıma geldikçe çıldıracaktım. Başımı geri çekip adama baktım. " Sert seviyorsun değil mi? Yanılmıyorum?" Adam tıslar bir şekilde " Lanet olsun. Evet. " Dedi. " O zaman fazlasını ister misin?" Diye sorunca adamın bakışları önce beni buldu daha sonra " Demek ki isteklisin. Yap bakalım, yeter ki tatmin et." Yavaşça ellerimi bacaklarımda ki ipe götürüp çözdüm. Bacaklarım uyuşmuştu ama belli etmedim, edemezdim. Ellerimi omzuna koyup arkasına geçtim onu da kendime döndürüp hızla sandalyeye ittim. " Ahh, jungkook beni deli ediyorsun tatlım. Çok iyi devam et lütfen." Diyordu gözü kapalı yavaşça ilerleyip baldırlarına bacaklarımı açarak oturdum. Kurdunu hissetmiyordum çünkü ona bağlanmamıştım. Lakin feromonları çok ağır ve iğrenç kokuyordu. Ellerimi arkasından sandalyenin arkasına doğru geçirdim. Bu sırada hissetmemesi ve odak noktasını değiştirmek için hafifçe bacaklarına sürtüp inliyordum. Gevşekçe düğüm yaptığım sırada " öyle kal!" Diyip kalkmıştım. Hareket etmiyordu. Bekliyordu. Arkasına geçip aynı şeyleri ayaklarına da yaptım bu sırada dikkatini dağıtmak için direklerine kadar katlı olan gömleğindeki görünen kolunu yalıyor, ensesine nefesini veriyordum. Tam bu dünyadan koparken hızla önce ayaklarındaki gevşek düğümü sıktım, bunu yaşadığımız şeyin bir parçası sanarken, aynı şeyi ellerine yaptığım düğümü de sıkarken kafasını ortaya doğru çevirmiş ve bana bakmaya çalışmıştı. Küçük bir kıkırtı çıkarıp " Sakin ol! Bu da oyunun bir parçası. " diyerek rahatlamış gibi bir nefes verdi. Onun önündeki masanın üstünden bir bant alıp gizlice arkama yerleştirdim. Tekrardan arkasındaki yerimi alırken bandı açmış bir miktar kesmiş ve tek bir hamlede ağzına yapıştırmıştım. Bakışlarım alfama dönünce yaptığım seylere şok olmuş gibi bakıyordu. Bandı aldığım masaya geri koyarken ordan bir bıçak da aldım. Alfaya yaklaşıp elinde ve ayağında bulunan ipi keserken bakışlarımı ondan uzak tutuyordum. Vakit kaybetmeden Tam o lanet olası karanlık, loş ışıklı yerden çıkacakken adam bisiler söylemek istemiş gibi mırıldandı. Merak edip yanıma yine banttan bir parça alıp onun ağzında ki bandı aldım. O an sadece adamın söylediği tek cümle hem başımdan aşağı kaynar sular dönmesini, hem de ilerde ne olacağına dair, kötü lakin bir o kadar da sevinçli bir haberdi bu. " Sana şartım vardı. Gidebileceksiniz Demiştim zaten fakat sadece sen ve o gidebilirsiniz. Taehyung burada kalacak." Derken gözlerini karnıma çevirmişti. Yine konuşmaya başlayınca " Hamilesin tatlım ve malesef bu bebeğin babasi ben değil arkanda duran serefsiz." Kaslarım anlamsızca çatıldı. Hareket edemedim. Ta ki tam tekrardan konuşmaya başladığında alfanin elimdeki bandı alıp adamın ağzına tekrardan yapıştırıp elimden tutup beni oradan çıkartana kadar. Ayaklarım benden bağımsız yeri dövüp onun peşinden koşuyor, yer yer gozlerimin karardığını hissediyordum. Tam açık kapıdan içeri sızan beyaz gün ışığını görüp çıkacakken yer ayaklarımın altından kayıp, gözüm kapanmıştı. Sadece sert bir şekilde yere çarpana kadar....
##Aşırı heyecanlıyım şu an##
##Keşke nasıl buldugunuzu yorum olarak yazsanız ##
## Her neyse sizi seviyorum##
##Bol bol yorum yapmayı unutmayın##
##Sevgiyle kalın##
##Taekookla kalın##
YOU ARE READING
You are my Destiny
FanfictionAynı okulda birbirlerinin farkında bile olmadan yaşayan iki öğrenci birbirlerinin ruh eşi olduğundan habersiz yaşıyorlardı. Ta ki omega jungkook kızışmaya girene kadar #text #Ağırlıktext #azdüzyazı #omegaverse #taekook #semetae #ukejungkook #ukejk #...