5

53 7 31
                                    

Jinyoung ellerini kumaş parçasına silerken Jackson gerindi. "Saat geç oldu, akşam yemeğini yiyip bu gece de kalın lütfen." Jinyoung ellerini temizlerken konuştu. "Gitsem iyi olac-" "Lütfen, Bay Park, yarın kahvaltı ederiz ve müsaitseniz birlikte stüdyonuza gidebiliriz." Jinyoung'un kalbi hızlanmıştı. Dudaklarını yaladı. "Şey..." Göz temasını asla kesmiyor. "Küçük bir rica?" Jinyoung onun minik gülümsemesini yakaladığında dudaklarını birbirine bastırıp yavaşça başını salladı. "Tabi, tabi olur."

Akşam yemeği sorunsuz geçti. Jinyoung çizmekten yorgundu ve bu yüzden konuşmalara fazla katılmadı. Zaten pek de konuşan yoktu. Yemekten sonra kalkıp odasına gitmek için müsaade isteyecekti ama Jackson ona bir bardak şarap içmek isteyip istemeyeceğini sordu. Jinyoung gerçekten yorgundu ama yatağa gidip bugün olanları düşünmekten uyuyamayacağını da biliyordu. Belki şarap onu mayıştırır ve uykuya dalmasını kolaylaştırırdı.

Jinyoung oturduğu koltukta kıpırdandı. Jackson'a bir bardak şarabın sorun olmayacağını söylemişti ama gözleri kendi kendine kapanıp duruyordu. Kafasını sağa sola hızlıca sallayıp gözlerini açtı. Jackson'la göz göze geldiğinde ona gülümsediğini gördü. "Sanırım sizi biraz daha fazla tutarak hata ettim. Bu kadar yorgun olacağınızı düşünemedim. Eğer dinlenmek isterseniz benim için sorun olmaz." Jinyoung yavaşça başını sallayıp derin bir nefes aldı. "Biraz uyusam iyi olacak gerçekten." Yavaşça ayağa kalktı. Jackson'a başıyla selam verdikten sonra minik adımlarla odasına yöneldi. Başı biraz dönüyordu, bunun yürüyüşüne yansımadığını umdu. Rezil olmak istemezdi. 

Jinyoung, odasına girdiğinde derin bir nefes aldı. Uykusu aniden kaçmıştı. Odasının serin havası yüzüne soğuk su gibi çarpıp onu ayıltmıştı. Penceresini kapatmayı unuttuğunu o an fark etti. Birkaç adım atıp pencereyi kapadı ve kitledi. Dün çizdiği resme bakıp iç çekti. Ellerini gözlerinin önüne koydu ve dudaklarını birbirine bastırdı. Bugünü düşündü ve Jackson'ın portresini. "Yeterince iyi miyim?" Fısıldadı. "Yeterince...iyi değilsem ne olacak? Yerimi başkaları alırsa? Unutulacak mıyım..?" Gözleri doluyordu. Onları sıkıca yumdu. Ellerini iki yanında yumruk yaptı. İnce parmakları bükülürken dudaklarından kesik bir nefes kaçtı.

Kapı çalındığında gözlerini açtı. Bir süre bekleyip mırıldandı. "Efendim?" Kapının arkasındaki ses bir süre bekleyip konuştu. "Girebilir miyim?" Jinyoung doğruldu. Ağladığı belli olacak mıydı? Ayağa kalkarsa başının yine döneceğini biliyordu. Bu şu an son istediği şey olabilirdi. Ama Jackson'a zayıf biri gibi gözükmek de canını çok yakardı. "Bay Park." Jackson içkiden hiç etkilenmemiş miydi? Sesi nasıl bu kadar kontrollüydü. Başı dönmüyor muydu? "Bay Wang, izninizle, dinlenmek istiyorum." Jackson'ın derin bir nefes aldığını duydu. "Tabi ki, sizi bu geç saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim." Adım sesleri yavaşça uzaklaştı ve Jinyoung yataktan kalkma cesaretini kendinde buldu. Kapıyı aralayıp koridora baktı. Koridor boştu. Nedense Jackson gittiği için kendini kötü hissetmişti. "Ne yapacaktı ki?" Kendi kendine mırıldandı. Kapında yatacak değil ya?  Üstünü ağır ağır değiştirip kendini yatağa bıraktı. Şarap gerçekten işe yaramıştı. Aklına onu sıkacak bir düşünce bile gelemeden uykunun sıcak kolları onu sardı.

Sabah Jinyoung kahvaltıdan sonra artık gitmesi gerektiğini söyleyip yardımcılarının eşyalarını arabaya götürmelerini rica etti. Jackson bahçeye çıktığında onun peşinden geldi. Jinyoung çoktan herkesle vedalaşmıştı. At arabasına konan tabloyu görünce Jackson'ın kaşları çatıldı. "Sorun ne?" Jinyoung başını sağa sola salladı. "Bir sorun yok. Anlaştığımız gibi...aile portresi sizde kalıyor." Jackson'a bakıp mırıldandı. "Ama...sizin portrenizi size satamam. Üzgünüm." Jackson bir süre onun yüzünü inceledi. "Nedenini...sormak kabalık olmaz sanırım, değil mi?" Jinyoung gülümsedi ve başını sağa sola salladı. "Nedenini size öğrendiğimde söyleyebilirim. Şu an sadece..doğru gelmiyor o kadar."  Jackson elindeki zarfı ona uzattı. Jinyoung bir süre durup konuştu. "Şey, portre bende kalacağı için paranın yarısı-" "Lütfen." Jackson zarfı onun eline uzattığında Jinyoung yavaşça zarfı aldı. "Umarım...bir gün galeriye gelme şansınız da olur." Jackson gülümsedi. "Geleceğimden emin olabilirsiniz." 

-

bi sonraki bolumde Jinyoungun sergisindeki resimleri falan gorucez agliyom

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 18, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

museHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin