İnsanlar mide bulandırıcı. Özellikle de evliyken evli oldukları kişileri aldatanlar. Rahatsız hissediyorum, kim bilir üvey babam ne zamandır annemin yüzüne gülüp arkasından metresiyle coşku dolu bir şekilde ilişkiye giriyor.
Odadaki herkes benimle aynı şeyleri düşünüyor olmalı ki kimse konuşmuyor. Dakikalar geçtikçe odadaki sessizlik büyüyor ve içindeki bizlere yalayıp yutuyor. Boğulduğumu hissediyorum. İkinci kez kendinden daha genç bir kadın için terk edilen anneme karşı müthiş bir acıma duyuyorum. Onun gibi güçlü bir kadına karşı acıma duygusuyla dolup taştığım için kendimden iğreniyorum. Bütün insanlıktan nefret ediyorum, hem de tüm benliğimle.
Eve gitmek istemiyorum çünkü biliyorum ki annem benim yokluğumda perişan olmuştur. Yüzümde acınası bir ifade bakıyorum öyle etrafımdakilere. Ağlamak istiyorum ama ağlayacak gücü bile bulamıyorum. Yalnızca öyle izliyorum yerdeki halılarımı, aklımda tek bir düşünce bile yok.
Telefonum çalıyor aniden. Öylesine uyuşmuş durumdayım ki telefonun sinir bozucu sesi kulaklarımda çınlarken hareket etmeye bile yeltenmiyorum. Lüle dürtüyor beni, oldukça yumuşak bir sesle ''Telefonun çalıyor.'' diyor.
Hafifçe iç çekiyorum ve açıyorum telefonu, kimin aradığına bile bakmadan. Annemin hıçkırıkları dolduruyor kulaklarımı. ''Ağlama,'' diyorum zayıf bir sesle ''Ağlama anneciğim.'' Annem hıçkırmaya devam ediyor. Sözlerimi tekrarlıyorum, onun ağlamasını duymak bile içimi titretiyor. Annem içini çekiyor birkaç kez, kendini toparlamaya çabalıyor belli. ''Özür dilerim.'' diye mırıldanıyor ''Çok özür dilerim oğlum.'' Korkuya kapılıyorum, ancak bunu belli etmeyen bir sesle ''Niçin anneciğim,'' diye mırıldanıyorum. ''Niçin öyle diyorsun?''
''Bu hayata daha fazla dayanamıyorum oğlum, gücüm kalmadı.'' diyor. Sesi öyle çıplak bir çaresizlikle çınlıyor ki kulaklarımda midem bulanıyor. ''Artık bu sefilliğe bir son vermek zorundayım.'' diyor aynı çaresizlikle ''Bil ki oğlum, şu güne kadar işlediğim her kabahat seni korumak için denediğim yollardan doğdu.''
Veda konuşması yapıyor besbelli. Ne demem gerektiğini kestiremiyorum, oysa o nefesini tutarak ona vereceğim cevabı bekliyor. En sonunda ''Yapma,'' diye fısıldıyorum ''Ne olursun yapma!'' Gülüyor, gülüşünün ardına saklıyor tüm acılarını adeta. ''Anlayacaksın,'' diyor kesik bir sesle ''Benim yaşıma geldiğinde yaşadıklarımın beni nasıl yorduğunu daha iyi anlayacaksın. O zaman gelene kadar, senin merhametine kalmış beni affetmek.''
Boğazıma bir yumru oturuyor, bu öyle büyük bir yumru ki konuşmamı engelliyor. Yalnız gözlerimden birkaç damla yaş süzülüyor. Isırıyorum dudaklarımı kanıtırcasına, ağlamamak için.
Müthiş bir silah sesi kopuyor, öylesine şaşkınım ki silah sesinin gürültüsüyle yerimden bir milim bile kıpırdamıyorum. Az önce dişlerimle kemirdiğim dudaklarımı serbest bırakıyorum. Gözlerimden yaşlar süzülüyor, görüşümü bulanıklaştırıyor ama ben bunu umursamıyorum bile.
Ellerim müthiş bir şekilde titriyor, ellerimin arasına hapsettiğim telefon zemine büyük bir gürültüyle düşüyor ama ben bu uğursuz sesi beynimin çok uzaklarından gelen bir yankı olarak duyuyorum.
Lüle yanı başımda, olanları anlamadığını belli eden bir şaşkınlıkla bana bakıyor. Bu sefer içimden ona sarılıp ağlamak bile gelmiyor, sonsuzluğa kadar burada oturup anlamını yitirmiş geleceğimi düşünmek istiyorum yalnızca.
En sonunda benim bir şey anlatmayacağımı ya da her zaman olduğu gibi ona sarılıp ağlamayacağımı anlayan Lüle, ellerimi elleri arasına alıyor ve ''Ne oldu?'' diye soruyor zayıf bir sesle ''Söyle bana Barış ne oldu?''
''Annem,'' diyorum kendimi zorlayarak ''Arayan annemdi.'' Bütün bedenimi kuvvetli bir titreme alıyor. Lüle ''Nasılmış peki?'' diye soruyor olanca masumluğuyla. Titremeye devam ediyorum, gözlerimden birkaç damla gözyaşı dökülüyor ve kendimi oldukça zorlayarak ''Veda etti bana,'' diyorum ''Artık dayanamayacağını söyledi ve benden özür dileyerek onu affetmemi arzuladığını söyledi.''
YOU ARE READING
Yokuş Aşağı
General FictionHayat hızlı trene benzer derler. Bazen aşağı inersiniz, bazen doruğa çıkarsınız. Oysa benim hayatımı tanımlamak için hız treni tanımını kullanmak mantık dışı. Benim yaşadığım sefil hayat olsa olsa uçurumdan düşen bir arabaya benzer. Aldığım her nefe...