2. Bölüm

36 4 0
                                    

Changbin oflayarak başını masasına bıraktı ve sıkıca gözlerini yumdu. Saatlerdir Felix'in ödevini yapmaya çalışıyordu. Bir önceki gün gece boyunca konuyla ilgili araştırma yapmış, bugün de okuldan döndüğünden beri kendi açıklamalarıyla kağıda geçirmeye çalışıyordu. Changbin zeki bir çocuktu. Ama zeki olduğu ders çalışmayı ve ödev yapmayı-özellikle başkalarının ödevini- sevdiği anlamına gelmiyordu.

Yeterince ara verdiğini düşünüp başını masadan kaldırırken kolu yanlışlıkla soğuyan kahvesine çarpınca saatlerdir uğraştığı kagitlar sırılsıklam olmuştu.

-Hassiktir ya!

Changbin yazdığı 4 sayfanın kendi sakarlığı yüzünden ıslanıp çöpe gitmesi sonucu sinir bozukluğuyla ağlamaya başlamıştı. 

On beş dakika sonra yeterince ağladığını düşünüp ıslanan yazıları temize geçmeye başladı. Sabaha doğru saatine baktığında saatin 04.45 olduğunu görünce uykusuzluktan acıyan gözlerini ovdu. Sessizce odasından çıkıp mutfaktan su ve ağrı kesici alıp içti. Yine sessiz adımlarla kardeşinin odasının önüne gelip kapının önünde dikilmeye başladı. Girip girmemekte kararsızdı. Odanın önünde tırnaklarını yerken, biraz fazla ısırmış olacak ki canı acımıştı. Canının acımasıyla oyalanmayı bırakıp her ne kadar kardeşini görmek istesede kendi odasına gitmişti. Masasının üzerindeki dağınıklığı toplayıp duşa girdi. Hayattaki en büyük şansının odasında duş olması olduğunu düşünüyordu Changbin.

Kısa bir duşun ardından yaralarına krem sürüp okul formasını giydi. Yatağını da düzeltikten sonra biraz telefonuyla ilgilenmeye başladı.

Saat 6 da çalan alarmı uyanık olduğu için hızla kapatmış ve kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Bugün Perşembe sabahıydı. Perşembe günlerini severdi Changbin. O bütün günleri severdi. Erken uyanmanın verdiği enerjiyle mükemmel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı. Normalde kahvaltı yapmasa bile neredeyse bütün gece uyanık kaldığı için acıktığını hissediyordu ki eş zamanlı guruldayan karnı da "BEN AÇIM" diye bağırıyordu. Changbin karnına gülerek kardeşini uyandırmaya gitti. Kardeşi onun için annesinin emanetiydi ve ona en güzel şekilde bakması gerekiyordu. Bazen bu onun için çok zor olsada dayanıyordu.

Yavaş adımlarla içeri girince kardeşinin yanağından öpmüş ve saçlarını okşayarak sessizce uyandırmaya çalışmıştı. Seungmin çok şirin bir kardeşti ona göre. Babasının yaptığı her şeye sırf Seungmin için katlanıyordu.

-Hyung biraz daha uyuyayım lütfen

-Olmaz Seungmin, kahvaltı soğuyacak çabuk kalk

Seungmin ağlamaklı sesler çıkarırken Changbin ona gülmüş ve babasının odasına doğru adımlamıştı. Babası sürekli içer, sarhoş olur ve sürekli Changbin i döverdi. Changbin annesiyle babasının sarhoş olup yaptıkları bir hataydı babasına göre.

Changbin korkarak da olsa odanın kapısını çalmış. Babasının

-Geliyorum

dediğini duyduktan sonra çantasını odasından alıp kahvaltı masasına oturmuştu. Kardeşini ve babasını beklerken instagramda gezinmeye karar verdi.

@/j.onehan

onehan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Silent Cry // Changlix♤ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin