Merhaba okuyucu! Bu yazıyı okuyorsan, kitabımı da okuyorsun demektir. Kahretsin çok zekiyim. Ve bu kitabı da okuyorsan, bana yardımcı olman gerekir. Plis. Plis. Bu kitabın güzelleşmesi ve şekillenmesi için yorumlarına ihtiyacım var dostum!
***
Sabah çalan alarmım uykumun en güzel bölümünü katletmişti. Herhangi bir melodi beni uyandıramazdı. Bu yüzden süper zeka Dilocuğunuz annemin sesini alarm yaptım.^^. Başka seslerle uyanamazken, annemin sesi beni yataktan sıçratmakla kalmayıp hazır ol pozisyonuna getirebiliyordu.
Bir yarım saat kadar boş boş tavanı izledikten sonra, yataktan kalktım. ( burada bir dram fon müziği açarsanız, bu duyguyu daha iyi anlayabilirsiniz! )
Odadan çıktım. Ayaklarımı sürüye sürüye banyoya gittim. Aynaya bakmadım. Dün ki temizlikten sonra yüzümün halini hayal bile edemiyordum çünkü. Aslında bana kalsa üşengeçlikten yüzümü de yıkamazdım ama küçükken babaannem hep " Sabahları yüzünü yıka, gece şeytan yüzüne işemiştir. " derdi. Bende inanıp derimi soyana kadar yıkardım yüzümü. Hatta bir keresinde,yüzüme işemesin diye bir kartona 'YÜZÜNÜ BURDA YIKA ŞEYTAN.' yazıp tuvalet kapısına pritle yapıştırmıştım. Yorganımı da tamamen yüzüme çekmiştim. Baktım nefes alamıyorum hızlıca yataktan kalkıp masamdan makasımı almıştım. Burnumla ağzımın denk geldiği yerleri iç taraftan kesmiştim. Sabah annem beni kaldırmadan ben kalktım. Tam masamda boyama kitabımı boyarken annem içeri girdi. Yatağımı toplamaya başladı. Ben kestiğimi unutmuştum bile. Yoksa hiç o odada durur muyum? Fark edince bi güzel dövdü beni. Bir de döverken sanki yeşilçam filmlerindeymiş gibi " Bu kapı için ! Bu yorgan için! " diye bağırıyordu. Işte o gün ben şeytanın kötü biri olduğunu anlamıştım. "Şeytanın şerrinden sana sığınırım." Diyen kişinin ne kadar haklı olduğunu düşünmüştüm.Ben en son yüzümü yıkıyordum değil mi? Ohoo. Anlatırken yıkadım ben onu şu an kahvaltı hazırlıyoruz. Ben böyle diğer ailelerin çocukları gibi sabah hazır olan kahvaltı masasına oturmuyorum. ( Masaya değil sandalyeye oturuyorum sjsjsjs. Bunu yazmasam olmazdı. ) Ben sabah kalkıp ablamla kahvaltı hazırlıyorum. Reçeller nerde ya? Heh burada. Babamın peyniri bitmiş bu kasede hemen yenisini koyalım. Babam peynirsiz kahvaltı edemez. Sonunda sofra kuruldu. Çay da hazır olduğuna göre babamı uyandırma vakti.
- Babacımmm uyan kaffaltı hazır. Seni bekliyoruz.
- Tamam kızım geliyorum.
- Hızlı ol ama ablam patates kızarttı soğumasın.Herkes gelince oturduk sandalyelerimize. Biraz dalgındım sanki bugün ama öyle dizilerdeki gibi çatalı tabakta döndürerek belli edemezdim bunu. Annem " Insan gibi ye şunu. Çarparım ağzının üstüne bir tane!" Derdi. Ah nasıl da samimiyiz değil mi?
Kaffaltı sofrası kalkınca yediklerinizin bedelini ödeme vakti geliyor. Bulaşık! Ablam sudan geçirdi ben makinaya yerleştirdim ve sonunda bitti.
Bugün dışarı çıkmak istedim. Binamızda toplam 7 daire var ve benim yaşıtım kimse yoktu. Bu yüzden arkadaşımda yoktu. Zar zor annemden izin alıp fırladım dışarıya. Kaldırım taşlarını sayarken yanımdan geçmekte olan çocuğu fark etmedim ve'Herkes maximum daaa' atlayışı yapıp kollarımı açtım. Istemeden çocuğun suratına geçirmişim elimi. Sonra durdum ve indirdim kollarımı. Neye çarptığımı görmek için kafamı çevirdim. Ve birisi beni bileğimden kavrayıp duvara yapıştırdı. Suratına bakamadım hep yere bakıyordum. Çenemden tutup kafamı kaldırdı ve
- Ne yaptığını sanıyorsun?, dedi.
Çok yakışıklıydı. Hem de çok. Cevap veremedim. Ne diyecektim? Herkes maximum da mı?- Konuşsana!, diye bağırdı.
O an aklıma gelebilecek en saçma şeyi söyledim ve koşmaya başladım.-Ocakta yemeğim vardı!!!
Sanırım peşimden gelmiyordu. Hızımı azalttım. Ve binanın önüne kadar geldiğimi fark ettim. Içeri girdim. Asansörde aynaya baktım. Kıpkırmızı olmuştum. Ben heyecanlanınca hep kızarırım. Eve geldiğimde rahatsız olduğumu söyleyip anneme uyumak için yalvardım. Şaşırdım ama hemen " Tamam " dedi. Koştum. Mavi Filli pijamalarımı giyip yatağa uzandım. Uyuyamıyordum. Ben uyuyamıyordum. Her yerde,her zaman uyuyabilme gücüne sahip ben gözümü kırpamıyordum. Sırıtıyordum sadece. Ah! Acaba bir daha onu görebilecek miyim? Ve bana yine kaba mı davranacak? Belki arkadaş oluruz. Yani özür dilerim en azından. Kabul eder herhalde. "Odamın camı açık. Ama kalkıp kapatmaya üşeniyorum. Zaten hava da güzel. Üşümüyorum. Kalsın öyle."
Ben bunları sesli bir şekilde düşünürken odamdan içeri bir uçak girdi. Hemen kalkıp baktım. Ve ben camın önünde ona bakarken ikinci bir uçak geldi.
Ilkinde "Yemeğin yandı mı Çarpık Kız?" Diğerinde ise " Pijamaların güzelmiş Çarpık Kız!" yazıyordu.
Yoksa bunları atan kişi........!!!