~1~

28 2 0
                                    

Skylar Grey I know you 

7 Ağustos 2003:

 Perdeler saatin 13'ü göstermesine rağmen kapalıydı. İzmir'in en sıcak zamanlarının yaşanması camların açılmasını sağlayamamıştı anlaşılan. Belki de bu odada yaşananların uçsuz bucaksız gibi gözüken denizden karaya doğru esmekte olan imbatın duyması ve gittiği yerlere bir masal niyetine anlatması istenmediği içindi pencerelerin bu hali. Loş bir ortamda görülebildiği kadar oda incelenebiliyordu. Her rafına konulabileceği kadar sıkıştırılmış kitaplar şu anda olması gerektiği gibi kitaplıkta değil, yerlerde; iki kişilik yatağın çarşafı, yastıkları ve pikesi birbirine karışmıştı. Odadaki kan kokusu kısa sürede sinekleri etrafına toplamış, kahverenginin tonlarından oluşan halıya yeni bir renk katmıştı: kırmızı... Yere serilmiş ve sırtını da yatağa dayamış olan genç kadının kollarından belki de vücudunda kalan son kan damlaları ahşap zemine hiç çıkmamak niyetiyle damlıyordu. Kimileri ise yerle buluşamadan kadının üzerinde kurumuştu. Kadının vücüdunda beyaz geceliğinin saklayamadığı morluklar vardı. Uzun sarı saçları terden olsa gerek güzel ama son derece de cansız duran yüzüne yapışmıştı. Zaten beyaz olan teni iyice beyazlamış, normalde kıpkırmızı olan dudakları şimdi solmuş bir gül rengini almıştı; tıpkı kendisi gibi... Nasıl solmuş bir gülün yeniden eski halini alma olasılığı yoksa bu genç kadının da yoktu. Eski kitap sayfalarının arasına konulmuş ve belki de bilerek kurutulmuş bir gül yaprağıyla aynı kaderi paylaşıyordu. Genç kadının hayata her daim parıldayarak baktığı ela gözleri şimdi öyle değildi. Nereye gitmişti o parıltı, o irenk? Oda kan kokusunu bastıramasa da buram buram gül  kokuyordu. Kasvetli odaya yeni girmiş olan polisler, odanın önündeki kalabalığın gürültüsü, hiç biri önemli değildi belki de. Çünkü onların sesleri, onların görüntüleri bu odada olanları ve bu odada atmayı bırakmış olan kalbin geriye bıraktıklarını saklamaya yetemezdi...

4 Eylül 2014:

 Gökyüzü gecenin karanlığında boğulurken hiçbir yıldız bu anda tüm ilgiyi üzerine çekmek istememiş olsa gerek ortalıkta gözükmüyordu. Dalgalar sahile çarparken oluşturdukları köpükler kumların üzerine yapışmıştı. Rüzgar esiyor ve dalgaların oluşturduğu sesle birlikte kendine özgü bir melodi oluşturuyordu. Ama en güzeli bu geceye ışık tutan aydı sanırım. Deniz ve gökyüzü aynı rengi aldığından ayırt edilmesi zor olsa da ufuk çizgisinin biraz üstünde dolunay tüm büyüsüyle belirmiş ve denizin dalgalı suyuna yansıyarak ikizini bulmuş, dimdik duruyordu. Olay buydu işte. Gündüz tüm güzelliği, tüm parıltısı ve tüm sıcaklığıyla baş kahraman Güneş olsa da ne yazık ki bu güzel özellikleri sayesinde insanların ona bakmasını, muhteşemliğini hak ettiği kadar incelenebilmesine izin vermiyordu. Ama Ay öyle miydi? Tüm parıltısını Güneş'ten almış olmasına rağmen insanlar tarafından hayranlıkla izlenebilen oydu.  

 Gözlerim yine her zamanki gibi rüyamın aynı yerinde açıldı. Ne devamını görebiliyordum bu düşün ne de kısaltılmış halini. Kendimi bildim bileli yani 11 yıldır geceleri hep aynı rüyaları görüyordum. Zihnim sanki bu görüntüye takılı kalmış gibiydi. Bilinç altım bir hazine saklıyordu ve bu hazineyi çok kuvvetli düğümlerle kilitlemişti. İşte bu düğümlerden en büyüğü bu görüntüden oluşuyordu. İlk başlarda bu düğümler çok fazlaydı ve beni uykumdan edebiliyordu. Sürekli aynı şeyleri görmek küçüklüğümde uyuma arzumu benden alıyordu. Ailem sandığım kişiler ilk zamanlarda bu rüyalarımdan bi'haber oldukları için her çocuk gibi nazlandığımı sanmıştı. Ama bir süre sonra bu duruma beynim dayanamamaya başladı ve en sonunda onlara anlattığımı hatırlıyorum. Anlaşılan birileriyle konuşmam zihnimin rahatlamasını sağlamıştı. En azından ben o zamanlar öyle sanıyordum. Biraz büyüdükten sonra zihnimin hafiflemesinin benim isteğime bağlı olduğunu anladım. Ben inatla o rüyaları görmemek için uğraşıyordum,  zihnim ise daha büyük bir inatla beni o rüyaları görmem için zorluyordu. Hayatımda ilk ve tek olarak inadımın oluşturduğu duvarları kendim yıktım ve huzura kavuştuğumu hissettim. Merak duygusuydu beni buna iten. Merak etmiştim aslında rüyalarımın altında yatan anlamı. Ve bu beni belki de hayatımın arayışına başladığım ilk adımımdı. Rüyalarıma izin vermek...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ARAYIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin