"Ee," dedi Frank oturduğu yerden. "Yeni grubun nasıl?"
Jesse kafasını kaldırıp Frank'e gülümsedi. "Çok kötü değil aslında."
Grup dağıldıktan sonra Jesse, kendine başka bir grup bulmuştu. Grup genellikle 90ların rock müziklerini çalar, sabaha kadar içerdi.
Jesse hariç. Jesse Frank'le görüşmeyi bırakmamış, neredeyse her gün kafede onunla buluşmuştu.
"Ne zaman çalıyorsunuz demiştin?"
"1 haftaya, Hammer'da. Lütfen, güzel evinden kıçını kaldır ve konserime gel Frank."
Frank aldığı nefesi geri verdi seslice. "Elimden geleni yapıcam."
Frank grubun ayrılığını 3 ay geçmesine rağmen hala atlatamamıştı, artık günlerini evinde, yatıp uyuyarak yada kitap alarak geçiriyordu. Yada burada, kafede kahve içerek.
Frank kitapçıda bulduğu işten çıkmıştı, şimdi ise beş parasızdı ve mental sağlığı Jesse'nin gördüğü kadarıyla iyiye gitmiyordu.
"Pekala. Yeni konu," dedi Jesse havadaki gerginliği azaltmak için. "Hala Aleks'e yazmadın mı?"
"H-hayır. Bu seni alakadar etmez de."
"Hadi ama. Ondan hoşlandığını biliyorum Frank."
"Pffff." Frank güldü. "Sanki senin hoşlandığın kişi erkek kardeşi değilmiş gibi."
Jesse'nin gözleri büyüdü. "Hadi ama! Benden hoşlanmaması benim suçum değil."
"Nerden biliyorsun ki?"
"Hiç bana bakmıyor çünkü."
Frank dudaklarını büktü.
Artyom, Aleksandra ve Mark son konserlerine gelmişlerdi. Hepsi ortama uygun giyinmişlerdi ve kafedeki hallerinden eser yoktu.
Jesse sahneye çıktığı an Artyom'un mavi gözlerinin ona baktığını görmüştü. Jesse tuttuğunu fark etmediği nefesini yavaşça vermiş, kafasını eğmiş, terleyen elleriyle bas gitarını sorunsuzca çalmayı başarmıştı. Ne zaman kafasını kaldırsa Artyom'la karşılaşıyor, ifadesiz bakan gözleri onun ruhunu deşiyordu.
Konserden sonra hep birlikte bir bara oturmuşlar, ondan bundan konuşmuşlardı. Artyom artık Jesse'ye bakmıyordu. Jesse ise gözlerini ondan ayıramıyordu. Hafif uzamış sakalları yüzünün keskin hatlarını ortaya çıkarmıştı, ayrıca dudağında Jesse'nin daha önce görmediği bir yara vardı. Jesse onun sevgilisi olup olmadığını merak etmişti.
Gecenin sonunda Aleksandra ne olur olmaz herkesin telefon numarasını takas ettirmişti, böylece Jesse de Artyom'un telefon numarasına sahip olmuştu.
"Bence ona mesaj atmalısın."
"Mesajlarıma cevap vermiyor ki." Jesse öfledi.
"Onu ne diye kaydettin?" Jesse Frank'e telefonundan açtığı kişiler kısmına gelip uzattı.
"Art. Şimdiden takma ad ha?" Frank kıkırdadı. Sonra birden kaşlarını çattı. "Jesse? Neden cevap alamadığını buldum."
Jesse'nin birden kalbi sıkıştı, karnı ağrıdı. Ya onu engellemişse? "Nedenmiş?"
"Telefon numarasını eksik yazmışsın çünkü."
Jesse yüzünü elleriyle kapatıp sinirden gülmeye başladı. "Lütfen doğrusunu yazar mısın?"
"Tanrım, ona aşıksın. "
"Ugh."
--------------------------------------------"Yavaş bir gün mü?" Diye sordu Frank, kafenin önünde sigara içen Aleksandra'ya sordu. Aleksandra Frank'i görünce sırıttı, örülü saçlarını omzunun arkasına attı.