Uzayı Tanıyan Ay

9 7 0
                                    

Bir an olsun unutsam yeter. Sonucu her ne olursa olsun, zaten şu an olduğumdan daha kötü olamayacak.

Aniden gelen kendimi çimdikleme isteğimi bir kenara bıraktım. Merak korkumu ele geçirmeye başladığında gözlerimi bir çift beyaz göz karşıladı. Beyaz gözlü adamla beyaz bir portala girmek... Portal olduğundan da emin değilim başka bir şey de olabilir. En fazla ne olabilir ki, demek için umarım yanlış zaman değildir. Ne öğrenmem gerektiğinin ve bu adamın neden peşimde olduğunun cevaplarını bulmak için tek bir seçeneğim vardı. Ben de o yolu kullandım.

Bana uzattığı elinden tuttuğum anda beyaz portala doğru çevirdi adımlarını. Yavaşça beyazlığın içinden geçtik. Ardında ne olduğuna dair merakım dinecekti sonunda. Bir süre başım döndükten sonra gözlerimi açtım ve yine parktaydık. Ellerimi bırakmamıştı. Ne yani hiçbir şey olmayacak mıydı, boşuna mı korkmuştum ben. ''İşte geldik.'' dedi.

''Nereye geldik? Hala aynı yerdeyiz.''

''Hayır, değiliz.''

Benimle dalga geçiyordu sanırım. Başka açıklaması olamaz. ''Ben gidiyorum.'' deyip gidecekken izin vermeyip durdurdu. ''Yerinde olsam saçma bir şey yapmak istemezdim. Okuyucuların kötü yorum yapmasın sonra.'' Ne okuyucusu? Sorularıma cevap ararken daha çok soruya ev sahipliği yapmaya başlamıştım. Arkamı döndüğümde ise portalın orta olmadığını gördüm. Evet normal olmayan şeyler vardı ortada. Ama ne olduğunu çözememiştim. ''Burası senin bildiğin dünya değil,'' Benim bildiğim dünya zaten cehennemden farksız bir yer. Hep kaçmaya çalıştığım ama yuvarlak olduğundan olsa gerek dönüp dolaşıp aynı yere vardığım o dünya... ''Burası çizgi romanındaki dünya, burası senin dünyan Açelya.''

Benim dünyam mı? Bunun mümkün olmayacağını akıl edebilecek yaştaydım ama son birkaç günde olanlar ve az önceki yaşadıklarım beni inanmaya itiyordu. Bir dakika, adımı söylememiştim hiç. Adımı nereden biliyordu, takip ettiğinden mi öğrenmişti acaba? ''Adımı, adımı nereden biliyorsun sen?''

''Sana dair birçok şey biliyorum.''

''Ama nasıl?''

''Çok soru sormuyor musun sen?''

Ben ona dair hiçbir şey bilmiyordum bile ama o benimle ilgili bildiği şeyler olduğunu söylüyordu. Ve geldiğimiz bu yer, çizgi romanımda olduğumuzu söylediğimiz yer, sahiden öyle miydik? Bunu öğrenmemin aslında bir yolu vardı, ya da emin olmamın diyelim. Elimi bırakıp yürümeye başladığında onu takip etmemi istediğini anladım. Parktan çıkıp uzun bir yola girdik. Çizgi roman dünyasında olduğumuzu söylemişti ama normal dünyadan farkı yoktu ki. Aynı çiçekler, aynı böcekler, aynı kaldırım aynı gökyüzü, aynı bulutlar...

Uzun ve sessiz yolu bitirdiğimizde büyük bir villa karşıladı bizi. Oldukça gösterişli ve pahalı bir şeye benziyordu. Paraya ihtiyacım olmadığından mıdır yoksa dünya malında gözüm olmadığından mıdır bilmem bu bende ekstra bir ilgi yaratmadı. Onun da zaten etkilenmemi bekler gibi bir hali yoktu. Evin bahçesine girdiğimizde sağda dört kişilik bir havuz karşılıyordu bizi. Solda ise küçük bir köpek kulübesi, beyaz bir bahçe salıncağı. Onun dışında her yer yemyeşildi ve sahte olmayacak kadar toprak kokuyordu. Yeni ekilmiş fideler, küçük ağaçlar ve birkaç tane de meyve verecek olgunlukta ağaç vardı. Çiçeklere zarar vermemek adına taşlı yollardan dışarıya taşırmamaya çalışıyordum ayaklarımı. Beyaz mermer taşlarından yapılmış yol bahçe ile bire bir uyumluydu.

Tam kapının önüne geldiğimizde kulübeden turuncu yavru bir köpek çıkıp havlamaya başladı. Yanımdaki adamın üstüne doğru atladı, sanki uzun zamandır görmemiş de özlemiş gibi. Minnacık patileri ile tırmalamaya çalışıyordu. Adam, köpeği kucağına aldığında ise heyecanlı heyecanlı yüzünü yalıyordu. Daha doğrusu yüzünü maske kapattığı için boynunu yalıyordu. ''Ufaklık sadece beş gün ortalıklarda yoktum bu ne özlem böyle.'' dedi. Maskeden dolayı göremesem de ses tonundan güldüğü anlaşılıyordu. Gülümsedim. Karşımdaki sahne çok sevimli bir sahneydi. Gülümsediğim anda köpek adamın kucağından inip ayak bileklerime sürtünmeye başladı. Bu beni daha çok gülümsetmeye başlamıştı. ''Seni sevdi sanırım.'' Dedi adam. ''Galiba,'' dedim yüzümdeki gülümsemeden ödün vermeyerek. ''Adı ne?''

Webtoon Çıkmazı (Güneşten Gelen Adam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin