Kıpırdayamıyordum, dediği her sözcük beynimin içine zehir gibi giriyordu. Kelimeler sanki boşluğa düşüyordu, hazmedemiyordum. Bu benim ilk öpücüğümdü ve onu şaka olarak kullanan bir züppe aldı. Gerçi bu umurumda değildi böyle şeylere çok takmazdım ama neden kalbim acıyordu neden şaka olmasına rağmen bana aşkını ilan ettiğinde kalbimde kıpırdamalar hissettim ya da neden beni öptüğünde gözümü kapayıp anı hissetmeye çalıştım? Neden şu lanet olası kalbim acıyor neden onu düşünmeyi bırakmıyorum neden o gitmişken ben hala burada takılı kaldım? Ondan nefret ediyorum o çocuk karşındaki kişinin duygularını dikkate almayan bir şerefsiz, onu düşünme jeongguk kendine gel. Şu andan itibaren okulda onu görsen bile tanımıyormuş gibi yapacaksın, hayır ben zaten onu tanımıyorum ki, o sadece beni öpen züppenin teki, sakin ol jeongguk sakin ol.
Yavaşça evin yolunu tutup yürümeye başladım eve geldiğimde Jimin hyung ile karşılaştım. Beni beklemiş olmalıydı. Genelde akşam yemeğini beraber yeriz fakat şu an yemek saatine çok geç kaldığımdan sofra kurulup kaldırılmıştı. Zaten aç değildim fakat Jimin hyung beni çok beklemiş olmalıydı. Ona bunu yaşattığım için kendimden ayrıca bir nefret ediyorum. Yavaşça ağzımı aralayarak "hyung, özür dilerim geç kaldım." dedim. jimin hyung uzun uzun bana baktı ve sonunda ölüm sessizliğini bozdu. "beraber bakkala gidiyoruz, itiraz istemiyorum, peşimden gel." verdiği emirle onu takip etmeye başladım genelde yan yana yürürdük fakat bu sefer üzüntümü konuşmayarak ve yanında yürümeyerek belli etmeye çalışıyordum Jimin hyung bunu anlamış olmalı ki "yanıma gel seni hergele" diyerek kolumu çekmeye başladı. "Ahh söyle bakayım neredeydin tüm gün?" diyerek bana yakınıyordu. Aslında eve geldiğim saat 17 yaşındaki bir genç için gayet normaldir ama bu kişi ben isem anormaldir. Evden dışarı adım atmaktan nefret ederim ve bugün sınırlarımı baya zorlamıştım. "hiç öylesine dolaştım geldim." dedim, cevabım üzerine jimin hyung olduğu yerde durup bana baktı ve "sen mi çıkıp öylesine dolaştın? Güldürme beni Jungkook"
Bahane üretmekte çok kötüyümdür fakat bu anormal durumu asıllı bir şekilde açıklarsam öleceğim anlamına gelir. Bahanem için birkaç fikir bulduktan sonra konuşmaya başladım "boya kalemlerim azalıyordu bende daha kalitelilerini almak için birkaç yer gezdim fakat bulamadım oldu mu?". Jimin hyung inanmışa benziyordu ki konuşmaya başladı "ay sende hemen kızıyorsun! Ayrıca evet oldu. Neyse gel bir şeyler alalım" dedi ve yavaşça kafamı sallayarak "kızgınlığımın gitmesini istiyorsan muzlu süt al bana hyungg" deyip koluna yapışmaya başladım. jimin hyung gülüyordu bir şeyden şüphelenmemişti. güzel dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı "tamam tamam hemen de cıvıtıyorsun" dedi ve kısa boyunu yükseltip kolunu omzuma atıp marketten muzlu sütümü ve birkaç ıvır zıvır alıp çıktı. yol boyunca Jimin hyung bir şeyler anlattı fakat ne anlattığı hakkında bir fikrim yoktu. aklım sadece o çocuğun yaptığı şeyleri düşünüyordu ve bana bu oyunu oynayan aklım günler boyu benimle oynamaya devam etti. o çocuk benimle ne karşılaştı ne de benimle konuşmaya çalıştı fakat aklımda, düşüncelerimde iliklerime kadar her yerde o ve onun yaptıkları vardı. onunla ne konuşmak istiyordum ne de karşılaşmak sadece ondan kurtulmak istiyordum...
bir hafta boyunca ne okulda karşılaştık ne de sokakta, bunun anlami ben onun için sadece bir oyuncaktım ya da hiç tanımadığı insanlar gibi önemsizdim...
beni öptüğündan 9 gün sonra ilk defa okulda karşılaştık. göz göze geldik fakat hemen gozlerini çekip arkadaşlarıyla konuşmaya devam etti ben de aldırmadan yavaşça yanından geçip gittim. bir şey demedi bakmadi bile...Züppe olduğunu biliyordum fakat bu kadarda olucağını tahmin etmemiştim. O kim oluyordu ki beni gormezden geliyordu. Gerçi, ben kim oluyordum da her yönden başarılı olan bu çocuğun beni görmezden gelmesini sorguluyordum?
Birkac ders sonra Chae yanima geldi ve bana o masum ifadesi ile baktı, benden bir şey isteyecekti. yavaşça dudaklarimi aralayıp konuşmaya başladım "noldu gene soyle" diyerek onu konuşturmayı başardım. gülüp konuşmaya başladı "sen anlatirsin diye bekledim ama o güne dair bir şey anlatmadın. o yüzden bende ikinizin tekrar buluşmanızı istiyorum. sakın itiraz etme ben senin kaç yıllık arkadaşınım, seni üzdüğü gayet belli fakat tae böyle işte. gerçek sanarsın şaka olur, şaka sanarsın gerçek olur ya da sana seni sevmediğini hissettirir fakat çok sever. demek istediğimi anladın değil mi?" dedi.
cevap vermedim çünkü ben bile kendime cevap verememiştim. chaeyoung'a tuvalate gideceğimi söyleyerek sınıftan çıktım. tuvalete gittigimde kimse yoktu. fermuarımı açıp rahatlamaya çalışıyordum ki o geldi "hayatımın züppesi", yan tarafima geçip o da benimle işemeye başladı. daha sonra benim bulunduğum tarafa bakip güldü "sıkıymış" dedi. affalmıştım. daha geçen gün beni görmezden geldi ve bugün aletime sıkıymış diyor. eğer daha fazla burda durursam kafayı yiyeceğim. fermuarımı kapatıp elimi yikamaya başladım. o da benimle birilikte sanki bir çocuk gibi hareketlerimi tekrar ediyordu. ben tuvaletten çıkarken bana seslendi "hey kookie! geçen hafta hakkında neden bir şey demedin?" dedi. bunu sormasına şaşırmamıştım çünkü bu oydu, o züppeydi.
yavaşça yanina yaklaştım ve "sanırım insanların senin hakkında yorum yapmasına muhtaçsın. madem beni öpüp gittin ardindan hiç yaşanmamış gibi davrandın neden şimdi bana bunu soruyorsun? sadece dikkat çekmek için yaptığın o kadar belli ki. ash biliyor musun ilk başta neden olduğunu anlamayıp affalamıştım. neyse artik bana bulaşma" dedim ve dediklerime de hayret ediyordum. bu kelimeler benim ağzımdan çıkmıştı, değil mi? götüm sıkışınca nasilda güzel döktürdüm he!
kendimi överken dibime yaklaşan çocuğu unutmuştum. onun varligini ancak nefesi üzerimdeyken hissettim. gözleri bana tıpkı meydan okurcasına bakıyordu. kulağıma yaklaşarak "ilgimi çekiyorsun kook" dedi ve dudaklarini dudaklarima yaklaştırdı fakat öpmek yerine pempe diliyle dudaklarımı yalamaya başladı ve ben gene ona karşı koyamadım, sadece durdum ve o dudağimi yalarken ellerini belime götürmüştü. beni sertçe duvara itip belimde olan ellerimi kalçalarıma götürmüştü. elleri kalçalarimi sıkıyor dudaklari ise beni öpüyordu. bu sefer daha nazikti ve ben bundan zevk alıyordum o züppenin dudaklarını hissetmekten zevk alıyordum bu lanet his ne bilmiyorum ama mutluydum ve bunu istiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
promise | taekook
Fanfictionkediler ve şarkılar bize yeterli değil... sana sana sana ben gerek <3ro