> Öğrenci değişim programı başlığı altında gizlenmişti ve bu seni az çok rahatlatıyordu çünkü en azından bütün dünya seni izliyormuş gibi hissetmiyordun, ama bu da bir yalandı. Görücü bir evlilikte olması gereken bir şeydi, iblislerin prensiyle olması da işin cabası. Aklında onunla ilgili bin bir türlü görüntü oluşturmuştun, ve her ne kadar açıkça söylemekten nefret etsen de şu kırmızı boynuzları olan şeytan şeklini her şeyden fazla andırıyordu. Nasıl olacağından korkuyordun. Katliama sürüklenen bir koyun gibiydin, beyazlar içinde giyinip onca kişinin arasından ortada görünecek. Gerçekten ihtiyacın olduğu tam o anda şans seni terk etmişti.
> Diavoloyla ilk karşılaşman çok korkunçtu, gerçekten. Onu gördüğün an ağlamak istemiştin. Kocaman ve heybetliydi, odadaki diğer iblisleri gölgesinde bırakacak kadar, ve tabii sadece uzun olsa bir şey. Kaslıydı da, kıyafetlerinin altından gerinen kasları, her tendon ve kas yığınının yeri o kadar belirgindi ki diline kan akmasını sağlayacak kadar. Fakat her ne kadar göz dağı vericiliği olsa da seni kocaman bir gülümsemeyle karşılamıştı- köpek dişleri normalde alışkın olduğundan biraz daha sivri, gözleri dökme altın gibi parlıyor, ve kafasını eğmiş sana gülümsüyordu.
> O... iyiydi. Beklediğinden çok daha iyiydi ve belki de, gözlerindeki yaşlar ve titremen sebebiyle, sesini yumuşatmış ve elini uzatmış, senin önce ona ulaşmanı bekliyordu; olan olaylarda en azından birazcık kontrole sahip olabilmen için. Ama sen yapmadın, geri çekildin, kendini kötü hissediyordun. Sarayda yaşama tercihi sunuldu sana, kendi odan falan olacaktı, ya da kardeşlerle beraber yaşayacaktın. Purgatory Hall'ı da önerebilirdi, ama doluydu, yerde uyumanı istemezdi (lmfao), House of Lamentation'ında kardeşlerle kalmayı seçtiğinde omuzlarının düştüğünü ve ters bir şekilde başını sallayarak onay vermiş olduğunu gördün.
> Kardeşlerle yaşamak güzel geçiyordu. Bir süreliğine iblis olduklarını bile unutmuştun ta ki gözünün önünde şeytan formlarına dönüşünceye dek. Hepsiyle aran iyiydi, Diavoloyla olan ilişkinin yardımı olmadığını söylemek hata olur, bir çok şeytan ve türevleri seni yalnız bırakıyorlardı. Ara sıra saraya zorla götürülüyordun- yani çağırılıyordun, ama tabii prensin kendisinden gelen bir daveti reddetme şansının ne kadar olup olmadığı sorgulanabilir. Sebepleri ilk başta sana şapşalca gelmişti. Bahçeyi gezmek için mi? Öğleden sonra çay içmeye mi? Gelip gelecekteki evine kendini alıştırmak için mi? Bunlar çok- çok kabaydı... İçinden bir parça sana elini uzatan ve her ne kadar ona yaklaşmayı reddetmiş olsan da sana ılımlı ve gözü kara şekilde hala yaklaşmaya çalışan bir prens olması yerine sadece seni alıp sana gaddarca davranmış olmasını yeğelerdi. Şu oynadığı boktan oyun her ne ise bir an önce bitireceği ve gerçek renklerini önce göstereceği günü bekliyordun.
> Her davet onun tarafından zorlamaydı. İlgini çekmeye çalışıyordu. Seni bahçeye götürüyordu, istediğin çiçekleri sulamana veya beslemene izin veriyordu, kesip bir sonraki gün onları sana gönderiyordu. Çay ve atıştırmalıklarla beraber yeni hayatına nasıl alıştığın hakkında konuşuyordunuz ve, evet, alışıyordun, ama onun bulunduğu ortamlarda sadece köşeye geçip ağlamak istiyordun. İstediğin zaman gelip sarayda dolaşma iznin vardı, odaları gezip içeriye bakabiliyordun ve giremediğin bir oda olduğu zaman sana açıklamasını yapıyordu. Senden hiçbir şey saklamıyordu. Sana nazik davranıyor olması her şeyi daha da kötü yapıyordu.
> Suçluluk içine oturmuştu. O cidden deniyordu, zeytin dalını sana uzatmaya çalışıyordu ama sen sadece çiçeklerin solmasını izliyordun. Solmaları çok utanç verici gelmeye başlamıştı. Yavaş yavaş kendini onunla konuşmaya alıştırmaya çalışmaya başladın. Göze daha kolay göründüğünden D.D.D.'nden ona mesaj göndererek başladın, yapman gereken tek şey o senin başında dikilmeden ona mesaj yazmaktı, o kadar da klostrofobik hissettirmiyordu. Sen de eğlenebilirdin ve o zaten çok istekliydi, duyguları telefon ekranından bile o kadar çok fışkırıyordu ki kendini eski konuşmalarınızı okuyup yazdıklarına gülümserken buldun. Mesajlarını beklemeye başladın, meşgul olmamadığını umarak biraz daha hızlı cevap verebilmesini istiyordun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obey Me!SWD tek bölüm hikayeler (çeviri)
FanficBaşka platformlardan sevdiğim bazı yazıları çeviriyorum, her bölümün sonunda credit var, link icin dmden yazabilirsiniz!!<3