Günün son derside bitmişti. Beynim patlıyormuş gibi hissediyorum. Sınıftan çıkacakken Deku, hızlıca koluma çarptı ve sınıftan çıktı. Ne olduğunu anlamamıştım. Meraktan peşine takıldım. Bahçeye çıkmıştı ama ondan sonra gözden kaybolmuştu. Biraz aradıktan sonra onu, sırtı duvara yaslı bacaklarınıda kendine doğru çekmiş oturur şekilde buldum. Ağlıyordu. Bende yanına oturdum.
"Deku?"
Kafasını gömdüğü dizlerinden kaldırıp bana baktı.
"Kacchan?" Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Sesi titriyordu. Kaç gündür düzgün uyumuyor olsa gerek gözlerinin altı mosmordu.
"Ne oldu, neden ağlıyorsun?"
"Hiç, öylesine."
"Onun yüzünden mi?" Sorumla yüzüme bi süre baktı sonra önüne döndü. "Anladım, onunla ilgili."
"Ne yapacağımı bilmiyorum artık." diyerek konuşmaya başladı. "Her şeyi denedim, her şeyi yaptım. Ama onun gözünde bu hiç bir şey. Beni değil onu gördükten sonra neye yarar ki zaten?"
"Sevdiği biri mi var?"
"Daha kötüsü, sevgilisi var. Ne olursa olsun ayrılmıyorlar. Ne yapacağımı bilmiyorum."
"Hiçbir şey yapma Deku."
"Ha?"
"Hiçbir şey yapma. Eğer onunla mutluysa bırak, girme aralarına. 3. kişi olma. Sonunda üzülen yine sen olacaksın."
"Haklısın, o sevgilisini seviyor ve onunla mutlu ama sevgilisi onu aldatıyor. O bunun farkında değil."
Akan gözyaşlarını sildi. Ağlamasını durdurmaya çalıştı. Pek başarılı olduğu söylenemezdi.
"Peki sevgilisinin onu aldattığını söyleyecek misin?"
"Söylesem de inanmaz ki. Gözleri o kadar kör olmuş ki sadece kendi istediklerini duyuyor, istediklerini görüyor. Ben onun hayatında hiç yokmuşum gibi. Beni hiç sevmemiş gibi. Söylesene Kacchan, ne yapmalıyım?"
"Bekle, sadece bekle. Aşk ilk başlarda gözlerini kör eder ama vakti geldiğinde öyle bi açar ki gözlerini. O yüzden bekle. Onun gözlerinin açılmasını bekle, belli mi olur belki sen açarsın gözlerini." Diyip ayağa kalktım. Üzerimi düzelttim.
"Neyse, hadi kalk." dedim ve elimi ona uzattım. Elimi tutarak ayağa kalktı. Elini bırakmadan onu sürüklemeye başladım. Yurda kadar getirdim onu. Yurda girip odalarımıza gidecektik. O sırada ortak alanda bizim grup duruyordu. Kirishima beni görünce seslendi.
"Bakugo-" gözleri hâlâ birleşik olan ellerimize kayınca sustu. Onu takmayarak odalarımızın olduğu kata çıktık. Ona hızlıca üstünü değiştirmesini söyleyip kendi odama gitmiştim. Hızlıca güzel bir şeyler giyip çıktım. Deku'nun odasına girdim aniden. Evet, arkamdan atlı kovalıyor. Ben odasına girdiğinde sweatini yeni giyiyordu. Yani vücudunun yarısı çıplaktı. Benim için bi sorun yoktu sonuçta her gün soyunma odasında görüyordum.
"Kacchan! Niye aniden geliyorsun?!"
"Off çok yavaşsın Deku." diyip yanına gittim. Çıplak kalan üstüne sweatle kapatmaya çalışırken sweati elinden aldım ve ben giydirdim. Elimi saçlarına atıp düzelttim. Sweatinin altına giydiği şortu beğenmeyip dolabından yeni bir şort çıkarmıştım. Bu şort ona yakışıyordu.
"Al bunu giy, 1 dakika içinde giyinmezsen gelip ben giydiririm." Diyip odadan çıkmıştım. Tabi yüzü kıpkırmızı olmuştu. Üstünü giyip dışarı çıktı. Kolundan tutup aşağıya indirdim. O sırada Kirishima bizi bekliyormuş gibiydi.
"Bakugo, biraz konuşabilir miyiz?" Dekuya dönüp burda beklemesini söyledim. Onun yanina gittim.
"Evet, ne oldu?"
"Ne yapıyordunuz Midoriya-kun'la?"
"Ne demek bu?"
"Diyorum ki, neden sürekli onunlasın? Ne zaman sana baksam onunlasın. Neden? Neden onun elini tutuyordun? Sana seslendim, beni takmadın bile. Şimdi de beraber dışarı mı çıkacaksınız? Hemde bana söylemeden?"
"Bunu benim sana sormam gerekmiyor mu?"
"Ne?"
"Sana ne zaman baksam Denkiylesin. Kaç ay oldu sayamadım bile. Ne zaman sorsam Denkiyle olduğunu söylüyorsun. Eskiden tüm günü beraber geçirirdik. Hatta bir gün yetmezdi. Ama artık 1 saatten fazla görüşmüyoruz."
"Sana söylemiştim Denki'nin sor-"
"Evet, söyledin. Ama bu artık bana inandırıcı gelmiyor. Sanki benden kaçmak için bu bahaneyi kullanıyormuşsun gibi." Sustu, sadece gözlerime baktı. "Sen Denki'ye yardım ediyorsan bende Deku'ya yardım ediyorum."
"Eskiden bu kadar yakın değildin ona, ne oldu birden?"
"Doğru, yakın değildik. Ama o hayatımdaydı. O hep hayatımdaydı. Senden öncede, sonrada. Hayatımda olmaya da devam edicek. Nasıl ben senin arkadaşlarına karışmıyorsam sende karışmıyacaksın. Şimdi izin verirsen arkadaşımla güzel bir gün geçireceğim." Söylediklerim onu kızdırmış olacakki kaşlarını çattı.
"Sana inanamıyorum." dedi ve omzuma çarpıp gitti. Arkasından öylece baktım. Bu sefer suçlu ben değildim. Omzumda bi el hissetmemle döndüm. Jirou'ydu.
"İyi yaptın. Bir şeylerin farkına varman gerekiyordu."
"İyi mi oldu bilmiyorum ama haklısın."
"Neyse git artık, bekletme Midoriya'yı. Zaten çok beklettin." Ne dediğini anlamamıştım ama hafif başımı sallayıp Deku'nun yanına gittim. Duvara yaslanmış beni bekliyordu. Beni gördüğünde doğruldu.
"Ne oldu, bi sorun yok değil mi?"
"Boş ver sen bunları. Hadi gidelim." Diyip çıktık yurttan.
Jirou haklıydı. Bir şeyler dönüyordu ama ben bunun farkında değildim. Kirishima, sürekli kendini aklamaya çalışıyordu. Bütün hata bendeymiş gibi davranıyordu. Oysa ben o nasıl davranıyorsa bende öyle davranıyordum. Benden uzaklaşmak için Denki'yi bahane ediyordu. Ben Deku'yla konuşunca deliriyordu. Ama artık buna bi son vereceğim. Sonu ayrılık olsa bile. Şimdi bu düşüncelerimi bi kenara bırakıp yanımdaki ruhu ölmüş gibi olan yeşilliye enerji katmalıydım. O yüzden elinden tutup çok eğleneceğimiz bir yere sürükledim.