Eksik parça

233 28 46
                                    

-ÖNCESİ-

Taehyung'un zoruyla gelmiş olduğum bu eski, terk edilmiş evin soğuk zemininde oturmuş tahtanın üzerindeki harflerin bir alfabe çorbasını andırırcasına dönmesini izlerken Dan-oh, imleci elime tutuşturduğunda irkildim. Normalde bu kadar korkak biri değildim fakat terk edilmiş bir evin karanlık salonunda Ouija tahtası* oynarken sakin kalabilmem pek mümkün görünmüyordu. 

*Ruh çağırma amacıyla kullanılan ve düzleştirilmiş kemik ya da tahtadan bir düzenek.

Eskimiş halıya diz çöküp imleci Taehyung'a uzattığımda Taehyung bana gülümseyerek dalga geçercesine enseme vurdu.

"Bu sadece bir oyun Jimin." Yüzüme takındığım zoraki gülümsemeyle onayladığımı belirtircesine kafamı salladım. Evet, bu ölülerle iletişime geçtiğimize inandığımız oldukça normal bir oyundu yalnızca. Taehyung saçlarımı karıştırdı. Anaokulundan beri en yakın arkadaşımdı Taehyung. Benim aksime oldukça renkli, hareketli ve sevecen bir kişiliği vardı. Ben ise sönük ve temkinli olandım ama Taehyung yanımdayken bu fark biraz olsun yok oluyor, bana cesaret veriyordu. Aynı şu an olduğu gibi.

"Tanrı aşkına, ölü insanlara soracak ne tür sorularınız olabilir ki?" dedim. 19 yaşındaydık ve böyle palavralara inanmak için olgun olduğumuzu düşünüyordum.

"Seni sevecek biri çıkacak mıymış, sorsana!" Dan-oh bunu masum bir ses tonu ile söylemişti fakat asıl amacının beni küçük düşürmek olduğunu biliyordum. Bizimle arkadaş olduğundan beri Taehyung ile yakınlaşmak için elinden geleni yapıyordu zaten. Bunun bardağı taşıran son damla olmasını istemediğimden konuyu değiştirdim. "Bir dilekte bulunabilir miyim?" 

"Aslında benim doğum günüm olduğundan ilk ben sormalıyım." Taehyung parmaklarını birbirlerine kenetleyip dua edermişcesine ellerini göğüs hizasına getirdi ve gözlerini kapattı. Uyum sağlamak için Dan-oh ve ben de aynı şeyi yaptık.

"Taehyung, hadi nasıl öleceğini sor!"

Dan-oh'un bu fikrine karşılık gözlerimi açıp kaşlarımı çatarak Dan-oh'a bakmaya başladım. Gözlerimiz buluştuğunda gülümseyerek "Hadi ama Jimin, gerçekten bu kadar ürkek olamazsın." dedi. Dan-oh'u hemen burada öldürmemek için içimden Tanrı'ya dualar etmeye başlamışken Taehyung bu fikri beğenmiş olacak ki ellerini çırparak uygulamaya koyulmuştu. 

"Nasıl öleceğim?" diye sordu Taehyung tahtaya doğru.  Ardından üçümüz de tahtayı izlemeye koyulduk. İmleç harflerin üzerinde hareket etmeye başlayınca şaşkınca Taehyung ve Dan-oh'a baktım. Dikkatle imlecin ahenkle harflerin üzerindeki gelgitini izliyorlardı. İmleç tahtanın üzerinde yarım bir daire çizerek J'de durdu. Ardından sırasıyla İ ve M harflerinde duruşlar gerçekleştirdi. 

"Jimnastik yaparken mi?" dedi Dan-oh heyecanla. "Belki de Jimnastik yaparken kafanın üstüne düşer ve beyin kanamasından ölürsün!" dedi ardından ve ikisi de kahkahalarla gülmeye başladılar. Benim ise bacaklarım karıncalanmaya ve hissizleşmeye başlamıştı. 

Tahtanın üstünde sallanan imleç İ  ve harflerinde durduğunda ise kahkahaları yarıda kesilmişti. Bana baktıklarını hissedebiliyordum. Başım dönmeye ve midem bulanmaya başlamıştı. 

"S-senin sormanı istiyor." dedi Dan-oh. 

"Evet Dan-oh, kesin benim sormamı istiyordur." Bu oyuna son vermem gerekiyordu. Titreyen ve uzun süre oturmaktan dolayı (?) uyuşmuş bacaklarımla ayağa kalktım.

"Ben dokunmadım bile, yemin ederim." Bir bana bir Taehyung'a bakıyordu. Kafası karışmış gibi gözüküyordu. Histerik bir gülüş fırlattım.

"Senin oynamanı istiyor Jimin." dedi tekrar Dan-oh.

Kill and Kiss | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin