Dilsiz Bir Yalancı

2.8K 301 231
                                    

Youngzoo - Sweet Home

Güzel evimizi özledim

Geri dönebilir miyiz, seninle birlikte?

Derler ki eğer bilekler sıcak suyun altında kesilirse daha az acırmış, o keskin şey teninizi kesip kanatırken suyun içinde çaresizce ölümü karşılarsanız hiç ağrınız olmazmış. Bu bir yalandan ibaret çünkü yaşayarak öğrendiğim şeyler arasında bu da var. Taehyung beni kendi kanımla dolu sıcak küvetin içinde bulduğunda benim canım hiç olmadığı kadar yanıyordu. Onun beni uyandırma çabalarını duymuş, hatta aralık duran gözlerim sayesinde görmüş ama karşılık verememiştim çünkü dediğim gibi acıyordu.

Bir daha yapmayacağıma dair yemin etsem ve bir süre sürekli onun gözü önünde bulunsam bile işin sonunda biz ikimiz birer yabancı gibi davranıyorduk. Öyle olmasak veya öyle davranmak istemesek bile buna zorlanıyorduk.

Taehyung'un günlüğünü okuduktan sonra tüm bu gerçekler bir tokat gibi çarpmıştı suratıma. Bizi seven, destekleyen, birlikte olmamızı isteyen hiç kimse yoktu. Yapayalnız kalmıştık. Ben "Sen bana yetersin" desem de Taehyung'un tavrı netti. O da biliyordu ikimizin mutlu olacağını ama aklında sadece "Ben seni herkesten koruyamam" düşüncesi vardı.

Beni korumasına ihtiyacım yoktu. Belki çok zarar görürdüm, çok acırdı canım ama gün sonunda onunla uyumak, ona sarılmak bana yeterdi. Onu öpmek bile tüm kötü duyguları benden alıp götürebiliyordu.

Sabahın erken saatlerinde güneş evin içine vurmaya başladığında uyanmıştım. Banyoda elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra aynadaki yansımamla göz göze geldiğimden beri düşündüğüm şeyler bunlardı. Nerde hata yaptığımı soruyordum kendime. Sorun ne ki benim cezam bu? Doğmam mıydı hatalı olan? Taehyung muydu? Madem bir hataydı, biz neden ruh eşiydik?

Kendimi bir hayal kırıklığı gibi hissediyordum. Görünüşlerini, seslerini, hatta isimlerini unuttuğum anne ve babamın hayal kırıklığıydım ben. Gidip onların mezarları üzerine bir çiçek bırakmaya yüzüm yoktu. İkisinden de utanıyordum çünkü.

Taehyung'un babasına, babama bir hayal kırıklığı olmuştum. Kendi oğlu güçlü bir alfa iken beni yanlarına alarak tüm şehrin ağzına sakız olmuşlardı. Lider bile olsa nasıl evlat edindiği çocuğun benim gibi güçsüz bir çocuk olduğunu merak ediyorlardı.

Değiştirmeyeceğim bir şey için benden nefret mi ediyorlardı? Bu gerçekten acımazsızca.

Kafamı eğip az önce yanaklarıma süzülen sıcak yaşların lavabonun içine düşmesini sağladım. Bedenim sessiz hıçkırıklara ile sarsılıyordu. Tüm bunlara daha fazla dayanamıyordum. Gözlerimi açtığım her sabah ne olacak korkusuyla yaşamak çok yorucuydu.

Dün gece göğsümde ağlayan, boynumda soluklanan ve sakinleşen, benimle uyuyan adam sabah uyandığımda yanımda değildi. Yetmezmiş gibi evin çevresinde bekleyen dört alfadan da haber yoktu. Taehyung'u defalarca kez aramıştım. Sonunda telefon açıldığında ise bana yanıt veren kişi Yoongi olmuştu. Telefonu Güney kesiminde bıraktığını, Dongyun'un da ortalıkta görünmediğini söylemişti.

Bir başka korku sardı bedenimi.

Bu sefer liderlerden birine zarar verecek! diyordu içimdeki ses. Doğru olma olasılığı çok yüksekti. Bizimle resmen oyun oynuyordu o adam ve biz gerçekten çok güçsüz görünüyorduk karşısında.

Kaybedecek vaktim olmadığını biliyordum. Taehyung yoktu, Namjoon yoktu, Güneyliler lidersiz kalmıştı. Aynı şekilde Dongyun da yoktu ve ben onun sağ kolunun kim olduğunu bile bilmiyordum.

there you are Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin