Baya aralıklarla yazıyorum ama umarım okunuyordur ): neyse devamm
________________________
Bu sabah da kâbuslarla uyandım. Kötü hislerimin ardında hem acı hem sinir vardı.
İş yerine geldiğimde masama oturdum, ve olabilecek olasılıkları düşündüm. Kimin kaçıracağını, neden kaçıracağını bilmek istiyordum. Melek gibi bir insandı, ne istemişlerdi ondan?
Minho ile karşılıklı masalarımız vardı. Bu yüzden iletişim kurmak kolaydı. Boş boş oturmamak için dikkatimi Felix'e vermeye çalıştım.
İlk önce Minho'nun da dediği gibi bu iş yerinden bir kişinin olabileceğini düşündüm. Olabilirdi. Ama kim? Ya da neden? Belki de onun olduğu pozisyonu isteyen başka biriydi?
Kamerada kim olduğu gram anlaşılmıyordu. Yüzüne kar maskesi takmış, siyah eldivenli biriydi. Siyah deri ceketi vardı. Pantolonunu göremiyordum. Kameranın açısı yüzünden gözükmüyordu.
Minho iç çektikten sonra şunları söyledi:
Sorguya başlamayı düşünüyor musun?
Evet. Ama kimden ve ne zaman
başlayacağımı bilmiyorum.İlk başta Felix'e yakın olan kişilerden başla. Onların sorgusunu al.
Tamamdır.
Minho'yu dinleyerek Felix'in yakın olduğu kişileri araştırmaya başladım. Bir kaç kişiyi tanıyordum zaten ama bu onların suçlu olmadığı anlamına gelmiyordu.
İlk sorgusunu çekeceğim kişi, "Christopher Bang" dedim içimden. Ondan gram şüpheleniyordum ama yapabileceğim bir şey de yoktu.
Hyung'ın evine gittikten sonra bana bir şeyler ikram etti. Konuşma açtım, ona bu konudan bahsettim ve onu sorguya almak istediğimi söyledim. Korkuyordum, çünkü onun güvenini kaybetmek istemiyordum.
Anlayışla karşıladı ve şunları söyledi:Felix ile küçüklükten beri çok iyi anlaşırdık. Son zamanlarda işindeki bazı şeylerden dolayı görüşmemiştik. Bana genelde bir şeyini anlatmazdı. Beni endişelendirmek istemezdi. Üvey abisi olarak onun iyiliği benim her şeyim. Ailemizden kalan tek kişi biziz.
İşte ben buna ağlarım. Hem sorgusunu alıp hem de ağlıyordum. O gittikten sonra çok duygusal olmuştum. Her zaman aklımdaydı. Hyung iyi olup olmadığımı sordu. Yine iyiyim dedim. Yalandı. İyi değildim. Ama onu da daha fazla üzmek istemiyordum. Teşekkür edip oradan ayrıldım.
________________________
"Sıradaki kişi kim?" dedi Minho. Sıradaki kişi... Seo Changbin. "Sıradaki kişi Seo Changbin." dedim. Changbin'i tanıyordum. Biraz serseri tipliydi ama pamuk gibi kalbi vardı. Onun sorgusunu almak için evine doğru arabayı sürdüm.
Changbin'e konuyu anlattım ve kendisi çok üzüldü. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Belliydi. Gerçi ben de öyleydim. Kelimeleri söylerken sesi titriyordu.
Sorgusunda şunları söyledi:
Lix ile uzun zamandır arkadaşız. Aynı okulda ve aynı işe gittik, biliyorsun. Biraz belalı bir tip olmamı takmıyordu çünkü kendini koruması çok zordu. Okulda onunla dalga geçen kişilerden ben korurdum. İş yerinden atılma sebebim de aslında onunla alakalıydı. İş yerinde sürekli ona bakan biri vardı. Güzel bir şekilde bakmadığı kesindi. O kişiyle kavga edip yaraladım. Sıkıntı şu ki o kişiyi hatırlamıyorum. Bu yüzden işten atıldım.
Dedikleri çok işime yarayacak şeylerdi. Biri Felix'i dikizliyormuş. Bu büyük bir gelişme bence.
_____________________
Arkadaşlar umarım beğeniyorsunuzdur hikayeyi. Böyle bir edit var tiktokta görürseniz o benim editim (:
![](https://img.wattpad.com/cover/298970645-288-k678226.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY DARLING // Hyunlix
FanfictionDedektif olan Hyunjin, öldüğü zannedilen sevgilisi Felix'i aramaya başlar. {Felix'in öldüğüne inanmıyorum.} (Kabullen artık, o artık yok.) ~Hyunlix~