Sıradaki kişi Seungmin'di. Kim Seungmin. Kendisi bizim iş yerimizde çalışan bir kişiydi ve Felix'le arkadaşlardı. Tabii bunun gerçekliği yakında ortaya çıkacaktır.
Minho ile Seungmin'in evine bir "polis" olarak gittik. Olayı o da öğrenmişti, ve bana üzgün olduğunu, yardım edebilecek bir şey olursa gelebileceğimi söylemişti. Güvenmeli miydim? Bilmiyorum. Artık tüm güvenimi kaybettim.
Minho Seungmin'in sorgusunu çekmeye başladı. Seungmin konuşurken hiç bir mimik oynatmadı, nedense şüphelendim. Ama belli etmedim.
"Felix'i severim, tatlı çocuktur. İyi de anlaşırız. Benim ona onun bana zararı hiç olmadı. Her ailesinin yanına gittiğinde bana bir sürü meyve getirirdi. Ama bu sıralar onu çok görmedim. Ailesinin yanına gittiğini de söylemedi. Ne işler olduğunu anlamadım ama onu rahatsız etmek de istemedim. Sonra kendisi bu duruma düştü. Kendimi suçlamaya başladım, keşke ona sorsaydım."
Son cümlesinde Seungmin bile duygulanmıştı. Böyle duygulanmalarını istemiyordum, sanki ölmüş gibi konuşuyorlardı. MinHo olay zamanında nerede olduğu sordu ve Seungmin çok emin bir şekilde anlattı. Zaten orada olduğunun kanıtları da vardı. Teşekkür edip oradan ayrıldık.
Akşam olmuştu. Tüm günümüz sorguyla geçmişti. Minho'ya teşekkür ettim. Yanımda olduğu için.
"Felix benim arkadaşım. Bunu yapmasaydım kötü hissederdim." dedi.
Tekrar teşekkür ettim. Tam gidiyorduk ki biri bizi çağırdı.
"Hyunjin Hyung, Minho Hyung!!"
"Jeongin?" dedi Minho.
Jeongin yanımıza gelip halimizi hatrımızı sordu. Sonra da bizi kafamızı dağıtalım diye içmeye davet etti. Minho'nun hiç hoşuna gitmemişti ama benim istediğimi görünce hayır diyemedi.
Bir mekana gidip oturduk. Jeongin üç şişe soju söyledi. Şaşırdım ama bir şey demedim. Onun bünyesi kaldırır mıydı düşünmedim değil.
Sojular geldikten sonra Jeongin, Minho'ya bir shot doldurdu. Hâlâ kimse konuşmuyordu. Sonra Jeongin konuşmaya başladı.
"Ee sorgular nasıl gidiyor?" dedi üzgün bir yüzle.
"Şuanlık bir şey yok." dedi Minho. Vardı ama Minho Jeongin'e hâlâ güvenmiyordu.
"İsterseniz yardım edebiliri-"
"Hayır." dedi Minho sert bir şekilde. Neden bu kadar kızıyordu ona, sadece yardım etmek istemişti.
"Ah, peki. Nasıl isterseniz. Ama yardıma ihtiyacınız olursa ben hep buradayım."
Jeongin'in dedikleri beni mutlu etmişti. Ama Minho... Acayip sinirli gözüküyordu, bacaklarını sallamasından anlaşılabilirdi.
Ona sakin olmasını söyledim, belki işe yarardı. Çünkü o beni böyle sakinleştirirdi.
Jeongin anlamadığını belli ederek ne olduğunu sordu. Bir şey yok deyip gülümsedim. Minho ayağa kalktı ve:"Bizim gitmemiz lazım, sonuçta yarın uzun bir gün. İyi günler." dedi. Sonra herkesin hesabını ödeyip beni kendisiyle götürdü.
"Sorun ne? Bize yardım etmeye çalışıyor." dedim.
"Bilmiyorum, ama onda bir şeyler var." dedi. Bir şeyler biliyor gibiydi. Tabii ki ona bir şeyler demedim. Ondan şüphelendiğimi sansın istemiyordum, zaten Han yüzünden güven problemleri vardı. Yani gerek yoktu bunu sormaya.
Hafif sarhoştum ve biraz başım ağrıyordu. Evin kapısını çaldım, sanki o beni bekliyordu kapıda. Kimse açmadı tabii. İçeri girip paltomu çıkarttım. Odama geçtiğimde odamın darmadağın olduğunu gördüm.
Yoksa Felix miydi? Hırsız mıydı? Belki de onu kaçıran kişilerdi. Aklımda deli sorular uçuşuyordu. Minho'yu arayıp aramama arasında kaldım ama Minho bunu önemli bulduğundan hemen Minho'yu aradım.
Minho hemen evime geldi. Bunu beklemiyordum ama yine de mutlu oldum.
Minho hemen parmak izi aramaya başladı. Birkaç parmak izi aldı ama bunların benim olma ihtimali de vardı. Yine de aldı ve araştırmaya göndermek üzere evden çıktı.
Sabah sonuçlar daha çıkmamıştı. Minho ile sonuçları heyecanla bekledik çünkü bu büyük bir ipucu olabilirdi.
Sonuçlar çıktığında Seungmin'i gördüm, koşa koşa geliyordu. Ne olduğunu sorduk. Bize sonuçları gösterdi ve sadece benim parmak izim olmadığı anlaşıldı. Sevindim, o kişiyi bulmaya yaklaşmıştım. Minho tek kaşını kaldırıp şunu sordu:
"Bizim suçlumuz bu kadar acemi mi? Parmak izi bırakacak kadar? Sizce bu normal mi?"
Haklıydı. O kadar acemi olduğunu düşünmüyoruz, ki öyle de değildir. Yine de bulduğumuz parmak izinin izini sürmeliydik. Raporun ilk kısımı şöyleydi:
Choi Beomgyu. Kendisi kaçıran ya Beomgyu'ydu ya da kendisi tutulan bir fareydi.
Kayıtlı adresi raporda yazıyordu. Minho oraya gitmemiz gerektiğini söyledi. Hemen rapordaki adrese gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY DARLING // Hyunlix
FanfictionDedektif olan Hyunjin, öldüğü zannedilen sevgilisi Felix'i aramaya başlar. {Felix'in öldüğüne inanmıyorum.} (Kabullen artık, o artık yok.) ~Hyunlix~