05

389 30 1
                                    


Saat sabahın dördüydü. Tabii ki yine de hastanedeydim. Uykum vardı ama dayanılmayacak gibi değildi. Saat çok geç olduğundan hasta ziyareti yapmıyordum. Çalışanların dinlenme odasında laptopumla bir kaç hasta belgesini inceliyordum. Bunu her gece yapardım yeni gelen hastaların bilgilerini Namjoon hyunga aktarmak benim görevimdi. Oda sessizdi herkes dinleniyordu. Bazıları evraklarla uğraşıyor ,bazıları hastalarıyla ilgili notlar alıyor, bazıları ise şekerleme yapıyordu.

Bu gün işim hızlı bitmişti şansıma bir çalışan arkadaşım bana yardım etmişti. Laptopu kapattım ve kollarımı iki yana esnettim.
Tam o sırada sessiz olan odaya birisi daldı.
"Bay Kim Taehyung! Sizin ilgilendiğiniz oda numarası 113 olan hastanız Jung Jungkook ani bir krize girdi! Bütün kat onun çığlıkları ile dolu kimse odasına ayak basmadı siz onun kişisel doktoru olduğunuz için sizi çağırıyorlar!"

Bunu duymamla sandalyemden fırladım. Ve asansöre doğru hızlıca yürümeye başladım. Arkamdanda az önce bana bilgiyi veren doktor geliyordu. Asansöre hızla girdim o da benden hemen sonra girdi içeriye. Jungkook'un odasının bulunduğu 6. Kata bastım.

"Ne zaman başladı krizi?" Dedim hızlıca asansörün kapıları kapanırken. "Yaklaşık 10 dakika falan önce."
Cidden neden bu kadar uzun sürmüştü krizi normalde bu kadar sürmezdi.
"Efendim odasına girmeye kalkıştık ama kapıyı biraz aralamamızla kapıyı öbür taraftan kapatıp içeri girerseniz sizi pişmen ederim demesi bir oldu o yüzden daha da zorlamadan sizi aradık.•

Yutkundum. Evet Jungkook'dan korkuyordum. Kapılar araladığı anda Jungkook'un bağırışlarını duymam bir oldu. Jungkook'un kapısına koştum ve kartımı cebimden çıkardım hızlıca.

Arkamdan asansördeki adam kolumu tuttu.
"Efendim en iyisi şu sakinleştirici iğneyi ona uygulamanız." Dedi ve içi dolu olan şırıngayı bana uzattı. "Ne olur ne olmaz." Diye ekledi. Elinden şırıngayı alıp cebime koydum. "Sağol Hoseok."
Hoseok gülümsedi. "Bir şey değil efendim. Kapıya okuttum kartı. Bunu yapmam ile Jungkook bağırdı.

"ANLAMIYORMUSUNUZ GİRMEYİ- SİKTİR HAYIR HAYIR-" bağırıp anlamsız şeyleri üst üste söylüyordu. Kapıyı hızla açtım eve içeri girip hızla kapamam bir oldu. Kapıyı arkamdan kapatmamla kapıya yapışmam bir oldu. Ağzımdan acıdan dolayı küçük bir inilti döküldü. Jungkook çatık kaşlarıyla beni duvar ile arasına aldı. Yumruğunu kaldırdı ve yüzüme doğru isabet ettiğini sanıp gözümü kapattığım an arkamdaki kapıya yumruk geçirmesi bir oldu.

Kapının öbür tarafında Hoseok bağırdı. "Taehyung!?" Gözümü yavaşça araladım ve titreyen dudaklarıma rağmen konuştum. "B-ben iyiyim!"
Gözlerimin içine bakıyordu sanki bende bir şey arıyordu. Kaşları dahada çatıldı. Yumruğunu yine kaldırdı ve yine arkamda kalan kapıyı yumrukladı ama bu kez bir kaç kere yaptı. Eminimki şu an elleri çok acıyordur. Korkak gözlerle Jungkook'a baktım ve yavaşça ellerim ile onun kollarını hafifçe tuttum. Hala kapı ile arasındaydım.

"J-jungkook sakin ol.. derin derin nefes al." Dedim yavaşça. Kaşları hala çatıktı. Benden uzaklaşıp kısacık olan koridordan geçip yatağının köşesine oturdu ve elleri ile yüzünü kapayarak bağırdı. Sesi ne kadar çıkabiliyorsa o kadar bağırdı. Yavaşça kapıdan sırtımı çektim ve yavaşça yanına yaklaşıp yatakta yanına oturdum.

"Jungkook ne oldu bana söyleyebilirsin." Krizinin bu kez neden başladığını bilmek istiyordum. Yine annesini gördüğünü sandığından olabilirdi. Ses etmedi ve sessizce hıçkırmaya başladı yüzünü elleri arasına alarak. "Bilmiyorum." Dedi fısıldarcasına. "Kahretsinki bilmiyorum!" Aniden bağırdı ama pozisyonunu değiştirmedi bu kez bacaklarınıda kendine çekti. "Burda neden olduğumuda bilmiyorum! Hiç bir boku bilmiyorum işte!" Titremeye başladı.

O an çok körü hissettim. Krizdeydi hala. O an yanımda iğnenin oluğunu hatırladım aslında hiç kullanmazdım ama Jungkook'un hem dinlenmesini hemde krizden kurtulmasını istediğimden yapıcaktım. Cebimden çıkarıp ucunu açtım. Jungkook'un bir kolunu tuttum ve kendime çektim. Gık çıkarmıyor beni durdurmuyordu. Tek yaptığı ağlayıp yere doğru bakmaktı. Yavaş ve dikkatlice iğneyi koluna yaptıktan sonra kolunu bıraktım.

Göz yaşlarını sildi bir eli ile. "Jungkook şu an sabahın beşi çok yorgunsun hadi uyu." Dedim.
Sessizce hiç bir şey demenden oturumaya devam etti.

My Crazy Love | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin