27

994 82 2
                                    

İlk defa düz yazı yazıyorum, umursamayın.

Seokjin hyung ile geldiğimiz barda, iyice kafayı bulmuşken yanıma gelen Kai ile kaşlarımı çattım.  Ne işi vardı bunun burada?

Bölümüme yeni gelen, yavşak öğrenciden başkası değildi gözümde..

"Aa Kai!" Ben öylesine bağırır iken, o dibime giriyordu. Hayırdır yani?

Engel olmak için kendimi sallıyordum, bir o tarafa bir bu tarafa. İşe yarıyormuydu? Hayır.

Hyunguma baktım.. etrafına mal mal bakıyordu, İlk defa gelmiş gibiydi. Bu yaşına kadar hiç gelmedi mi?

"Naber güzelim?"

O bana güzelim mi dedi? Cidden bana yürüyor. Az önce.. emin oldum.

"Sanane?!"

Cidden ne dediğim umrumda bile değildi şuan, ne de olsa yarın ya da yarından da yakın bir zaman da unutacağım.

Tekrardan SeokJin hyungu gözlerim ile ararken, onun bir kız ile sarmaş dolaş olduğunu gördüm.

Eyvah. Namjoon hyung onun ağzına sıçardı, bu görüntüyü görseydi.

Kai denilen şahıs, elini yüzümde dolaştırmaya başladığında ona döndüm.

"Ayıp ediyorsun ama" konuşurken dudaklarınımı büzdü o. Kusacağım galiba. Midemi bulandırıyor.

Elimle ağzımı tutarken, o, ellerini omzuma yerleştirdi. Ben ona gözlerimi diktiğimde, daha da iğrenç bir şekilde gülümsedi.

"Gider misin Kai beycim?!"

Sarhoş iken, gerçekten düşünmeden konuştuğumun şimdi farkına varıyorum. Beycim ne? İki kere düşünmem gerek.. ya da ne önemi var?

Saçlarımı karıştırdığında, kaşlarımı çatıp ona kötü bakış atmaya çalıştım. Böyle kotkutucu oluyormuyumdur? Sanmıyorum..

"Hadi Jimin, üst kata çıkalım güzelim"

Vıcık vıcık konuşanlardan nefret ederken, üstüne bunun gelmesi.. şaka mı bu?

Az önce dediği şey, kulaklarımda yankılanmaya başladı. Üst kat derken? Ne demek istiyor bu aptal? Düşündüm. Ve bir süre sonra ne demek istediğini anladım..

"Hah! Yer miyim ben bu numaraları! Oldu, başka isteğin!"

Yüzüne tükürür gibi konuşmam, onu sinirlendirmiş olmalı ki kolumu sert bir şekilde tuttu. Sıçış..

"Hadi güzelim, çıkalım" o son kelimesini bastırır iken, ben elimi ondan kurtarmak için operasyon yapıyordum.

İşe yaramıyordu.

Derin nefes alıp verdim. Elimi bir anda çektiğim de şaşırmıştı. Geri geri gittim, tabi ki o da benimle beraber geliyordu, ta ki belim duvara çarpana kadar.

"Git artık! Senin böyle bir insan olduğunu tahmin etmemiştim!"

Çok mu ağırdı? Hayır.. O benim vücudumu isteyen, kullanıp kenara atmak isteyen biriydi. Jungkook bunu bana söylediğin de gerçekten midem bulanmıştı..

Jungkook.. o burada olsaydı kesin bunu öldürürdü. Öldürmekle kalırmıydı?

"JEON JUNGKOOK, NEREDESİN..? Ayh.. boğazım.. bir dakika.. tamam. KURTAR BENİ JEON! YİYECEK BENİ!"

Boğazımı tutup öksürmeye başladığım da Kai denilen mahlukat, yüzünü boynuma doğru yaklaştırdı.

Onun bu hareketi ile, karın bölgesine yumruğumu -küçük yumruğumu- geçirdim ona.

Sinirlendi. Dudaklarım elden gidecek gibi. 

"İmdat! Adam öldürüyorlaaağr!"

Bu sondu galiba. Gerçekten çok sinirlendirmiştim. Pişman değilim. Benden izinsiz vücuduma ellemesi, iğrenç bir hareketti.

Boynumu emmeye başladığı an pişman oldum.

Göz yaşlarım kendiliğinden akıp giderken, kıvranmaya başladım. Fayda etmiyordu.

"Lütfen bırak beni."

Dinlemiyordu, hâla emiyordu. Ya da ısırıyor desek daha doğru olurdu. Jungkook bunu görse ne yapardı?

Aklıma neden Jungkook'un geldiğini düşünmeye başladım..

Düşüncelerimi bölen şey, Kai denilen şerefsizin yere düşmesiydi. Kafamı kaldırıp baktığım da Jungkook tam karşımda duruyordu, kesinlikle hayal. Kai'ye ayağı ile bir tekme attığın da o kaçıp gitmişti zaten.

Evet evet. Kesinlikle hayal.. O burada olamaz.

Gözlerim kararmaya başlarken, Jungkook'a doğru bir adım attım ve direkt olarak ellerimi onun boynuna doladım.

Kokusu geliyordu.

Bu kesinlikle hayal olmayacak kadar gerçekti.

Ship || JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin