İlk bölüm hadi bakalım...başlangıcı biraz özet gibi yazdım kafanızda canlansın, otursun diye beğenirsiniz umarım.İyi okumalaaarr
Deniz'den
Bir ayı geçirmiş, neredeyse ikinci ayın yarısına gelmiştik.Birleşmeye iki üç haftalık bir süreç vardı ve bu yola beraber çıktığım takım arkadaşlarımla çok büyük bir ilerleme kat ettiğim söylenemezdi.
Öyle büyük bir kavgam olmamıştı kimseyle ama gerektiğinde sesimi çıkardığım, başkalarının arkasına sığınıp susmadığım için de gözüne battığım kişiler vardı.En büyük örneği de Sema'ydı. Seçmelerde her seferinde karşı takımın bizim açımızdan en zayıf olanını yani Berna'yı alıp durması beni artık fazlasıyla rahatsız ettiğinden bunu dile getirmiştim ve kadınların neredeyse hepsi bana hak vermişti.Elif dışında tabi...O sessizliğini her zamanki gibi korumuştu.İşin garip kısmı Sema'ya hak veren kişiler de belli bir erkek grubuydu.Onlarlık bir durum varmış gibi Adem, Sercan ve Mert bu konuya gereksiz bir şekilde dahil olmuştu.Adem'e karşı bir önyargım ya da nefretim yoktu ama Mert ve Sercan gerçekten beni olduğum adadan soğutuyordu.Takımda herkes kendi halinde ve belli gruplarlaydı yani sadece oyun alanında sözde takım ruhu ortaya koyuyorduk.Karşı takımda bizden çok farksız değildi bu bariz ortadaydı.Konseylerden izlediğim kadarıyla kadınlarda Nisa, Ayşe ve Evrim kendi hallerinde diğerleri de birlikte bir grup içerisindeydi. Nisa'yı nedense en başından beri daha samimi buluyordum ve üzerine oynandığını düşünüyordum.Sürekli bir açığını bulup orada vurmaya çalışıyorlardı.Aynı Anıl'a yaptıkları gibi.Bence herkesin önyargılı yaklaştığı biriydi Anıl.Hoş ben de onu buraya geldiğim günden itibaren tanıyordum fazlası yoktu ama bu süreçte bile kötü niyetli olduğunu bir an bile düşünmemiştim.Daha önce doğru düzgün bir diyalog geçmemişti aramızdan.Öyle bir ortam olmamıştı hoş.O da geriye kalan kızların ve Berkan'ın yanındaydı genelde ama onların iyi niyetine inanmıyordum işte hepsi sahte geliyordu.
Berkan hariç o gruptaki kızların Anıl'a içten yaklaştığını düşünmüyordum.Galiba Anıl'ı en çok ben düşünüyordum.Bu da anlamlandıramadığım şeylerden biriydi.Belki de en üstte geleniydi.(Şu an)
Yorgunluğu üzerimden atamamış bir şekilde uyanmıştım ve kendime anca geliyordum.İkinci dokunulmazlık oyununa gidiyorduk.İlkini almamızın verdiği bir rahatlık vardı ama bunun bizi etkilemesine izin vermeyecektik.Bota bindiğimizde Batuhan yanıma oturmuştu ve onunla sohbet ediyorduk.
"Su parkuru olur inşallah ya." dedi Batuhan.
"Ben de isterdim ama bizim takım bence yüzmede zayıf kalıyor ya.Bizde sadece iki üç kişi vardır toplasan."
"Evet ya adamlarda başta Ogeday ve Anıl var ikisi de denizci.Berkan desen o da yüzmeyle ilgilenmese de iyi."
"Ne ara Berkan'ı över oldun Batu." diyerek güldüm.
Çok iyi anlaşan bir ikili oldukları söylenemezdi sonuçta.O da güldü.
"Ne övmesi ya olanı söylüyorum sadece, inkar edecek halim yok." dedi. "Tabi tabi öyledir." dedim ve öyle devam ettik konuşmaya.On dakikaya yakın geçmişti ve oyun alanına varmıştık.Geldiğimizde gördüğüm parkurla yüzüme bir gülümseme yerleşti.Su parkuruydu.Seremoniye geldiğimizde Murat iki takımla da konuştuktan sonra oyunu anlatmaya başladı.
Bitirince benche geçip seçmeler için konuşmaya başladık.Kadınlar turunda skoru 6-4 öne getirmişlerdi.Sude ve Yağmur'la oynayıp yenmiştim ama Nisa'ya saniye farkıyla kaybetmiştim.Sırada Sema vardı ve o da çıktığı iki oyunu kazanmıştı.Sema ve Seda parkurun başına giderken gözüm yan tarafta konuşan Yağmur'a kaymıştı ister istemez.Anıl'a gülerek bir şeyler anlatıyordu ama Anıl oyuna odaklıydı.Düdük sesiyle onlardan kopup oyuna dikkatimi verdim.Sonuç olarak Seda kazanmıştı ve Sema homurdanarak yanımıza geldiğinde kimseye pas vermeden geçip oturdu.Ona eğilip "İki sayı aldın sonuçta Sema, iyi de geldin canını sıkma." dedim ama dediğime saniyesinde pişman etti sağolsun. "Bırak Deniz sanki işine gelmedi." dedi.Anlık bir afallayıp "Anlamadım?" dedim. Gözlerini devirerek yanımızdan gittiğinde Atakan "Kaybetti diye tansiyonu yüksek dokunma ona boşver." dedi.
Kafamı sallayarak benchin arkasına geçip sırtımı yasladım ve gözlerimi kapadım.Bu aralar çok zorlanmaya başlamıştım.Oyun kazanmamızda çok bir problem yoktu ama mental açıdan yorulmuştum sanırım.
Elif çıkacağı için ön tarafa gelerek ona destek olmaya başladım."Nisa kazandı.Kadınlar turunun galibi Gönüllüler takımı oluyor."
Erkekler mücadelesinde skor 7-3 olmuştu ve biz gerideydik.Doğal olarak erkeklerin motivasyonu düşmüştü.Biz her ne kadar kadınlar olarak çabalasakta benchte gerginlik çok yüksekti ve kimsede o gelirkenki rahatlıktan eser kalmamıştı.
Gönüllülerde Ogeday ve Berkan hiç yenilmemişti.
İkişer üçer derken kalan sayılar da Hikmet abi ve Gökhan'dandı.Anıl iki kere çıkmış ama kazanamamıştı.Kendine olan siniri bizim benchten bile fazlasıyla hissediliyordu.Kimse de gidip doğru düzgün moral vermemişti.Yalandan çakıp geçmişlerdi yerlerine.Merve beni dürtüp "Gözün hep oralarda, ne iş?" dediğinde sırıtıyordu. "Yok bir şey." diyip o sırada yarışacak olan Adem'i desteklemeye öne geçtim. "Kaç sen kaç." dediğini duydum ama duymamazlıktan gelip "Haydi Adem!" diye bağırdım.Ogeday'a karşı oynuyordu ve bu artık son sayıydı.Aradan çok bir zaman geçmeden "Ogeday kazandı!" sesiyle kendi aramızda öylesine bir moral konuşması yapıp etrafa dağıldık.
Kaybetmiştik.Anıl takımla sevindikten sonra suyun kenarına gidip oturdu ve elini yumruk yapıp kuma vuruyordu.Oyunu kazanmışlardı ama o hala sayı alamamasını yediremiyordu.Son zamanlarda iyi olmadığını fark etmiştim.Odaklanamıyordu ve kazandığı oyun sayısı azdı.Elif'le üzerimizi temizlemek için suya gittik.Bilerek oyalanmış, Elif'e "Sen git geliyorum." demiştim.O gittiğinde Anıl'ın olduğu tarafa doğru yürüdüm.Kafasını reflekse çevirdiğinde yanına birinin gelmesine şaşırdığı yüzünden belli oluyordu.Özellikle karşı takımdan birini gördüğüne daha da şaşırmış gibiydi.Bir şey demeden önüne döndü ve boş boş bakmaya devam etti.Aramızdaki mesafeyi azaltarak onun bakış açısına girecek şekilde suya girip elimdeki ayakkabıyı akıtmaya başladım.Daha fazla kendimi tutamayıp "Bence parkuru iyi geldin ama atışta acele ettiğinden olmadı.Yüklenme kendine bu kadar bak kazandınız." dedim.Dediklerime yine anında pişman oldum çünkü bildiğin ona dikkat etmiş ful onu izlemiş gibi konuşmuştum.Gözlerini bana diktiğinde bir şey demesini bekledim ama yine sustu.Ben de başka bir şey demeden sudan çıktım.Onun yanından geçerken yüzüme bakmadan "Teşekkürler." dedi.Ona doğru bakıp "Niye?" dedim.
"Hiç."dedi. "Bazen birinden bunları duymak iyi geliyor."dedi.Kırgın olduğu bir şeyler vardı belli ki.
Üstelemek istemedim.Oyun alanına doğru ilerlemeye başladım.Yanından geçerken elimi omzuna koyup "Daha yarısına bile gelmedik, bunlar daha hiçbir şey.Seni düşürmelerine izin verme." diyip yürümeye devam ettim.Onu böyle gördükçe üzülüyordum.
Ben geçerken Berkan'ın arkasında Nisa ve Ogeday'la buraya doğru yürüdüğünü gördüm.
Nisa'ya çok iyi oynadığını söyleyip tebrik ettikten sonra bizim benche geçtim.Bizimkilerden az önceki konuşmaya nazaran anlamlı bakışlar almıştım ama başka birinin gözlerinin de üzerimde olduğundan habersizdim.------
İlk bölüm bittiii...Deniz'den çok bahsedemedim ama şöyle diyeyim o da profesyonel sporcu.Yüksek atlama.Ama atletizm değil de suda olanı yani yüzücü gibi de düşünebilirsiniz.Genel olarak performansı da yüksek, eğlenceli birisi iştee.Merak etmeyin ünlülerde kalmayacak üç dört bölüm sonra onu gönüllülere geçiriyorum:)) Beğendiniz mi sizce ilk diyalogları nasıldı?