3: "Sen burada bana en iyi gelen şeysin."

786 44 16
                                    

Biraz gecikti kusura bakmayın, ama telafi edecek bir bölümle geliyorum vee düzenleme yaparak yazacağım artık yani boşluklar vererek.

Deniz'den
Sema'yla olan olaylı konseyimizden iki gün geçmişti.
O günden beri Anıl'la bir daha konuşmadık ama bakışmalarımızın haddi hesabı yoktu.Konsey sonrası adaya döndüğümüzde hatta daha dönmeden araçta Merve beni soru yağmuruna tutmuştu.Anıl'ın gözlerini benden ayırmadığı söylemeyi de ihmal etmemişti.Gece yorgun olmama rağmen gözüme uyku girmemiş aramızda geçen konuşmayı düşünmüştüm.Biraz da olsa dikkatini çekebildiğimi biliyordum en azından artık.

Birazdan iletişim oyununa gidecektik ve burada bizi en zorlayan şey belki de buydu.Ailemden ya da arkadaşlarımdan gelecek tek bir söze bile ihtiyacım vardı.Özellille annemden gelecek tek bir iyiyim lafına.Dün ki ödül oyununu bayraktan kaybetmiştik ve o yüzden üzerimizde o yorucu su parkurunun verdiği yorgunluğun yanında açlıkta vardı.Erken kalkmıştık ve kalktığımdan beri tek düşündüğüm şey oyundu.Kendimi bir şekilde motive etmeye, enerjimi yükseltmeye çalıştım.Parkura yüzde yüzümü vermek zorundaydım bugün.Takımla kendi aramızda bir motivasyon konuşması yaptıktan sonra artık hazırlanıp oyuna doğru yola çıktık.

Araçta yanımda Adem oturuyordu.Normalde çok konuşmazdık ama o an öyle denk geldi.Nasıl görünüyordum bilmiyorum ama Adem "Toparla biraz kendini.En iyi şekilde mücadele verip alacağız bugün." dedi. "Mücadele edeceğimizden şüphem yok ama elimde değil."
"Sen içini rahat tut, elinden geleni yap yeter."
Onaylarcasına başımı sallayıp dışarıya bakmaya devam ettim.

Oyun alanına geldiğimizde ilk baktığım şey parkurdu.Havuz üzerine kurulmuş, fileye tırmanıp halka toplayacağımız bir oyundu.Sonra geri suya atlayıp tahta platforma çıkarak atış yapacaktık.
Seramoni için yerlerimize geçerken gözüm Anıl'a kaydı.Dalgın dalgın yürüyordu.Gerçi hepimiz biraz öyleydik sonuçta iletişim oyunuydu.Murat ödülün ailelerimizden gelecek mektuplar olduğunu açıkladıktan sonra karşı takımdan Yağmur ve Evrim'le konuşmuştu.Sıra bize geldiğinde bana sormaması için dua ediyordum.İlk olarak Atakan'a sordu.Atakan konuşmasına devam edememiş arkasını dönüp gözünden akan yaşları silmeye başlamıştı.Sonra "Deniz" dediğinde iç çekip kendimi zorlayarakta olsa ağlamadan konuşmaya çalıştım. "Herkesin hassas olduğu bir oyun bu, normalin üstünde bir mücadele olacağını düşünüyorum.Hak eden kazansın." diyerek arkama saklayarak sıktığım yumruğumu gevşetip omzumu sıvazlayan Merve'ye iyiyim anlamında baş salladım.
Oyun anlatıldıktan sonra benchlere geçtiğimizde Sema öne atılıp "Ben herkesle oynarım, nasıl yapacağız?" dedi.Onun üzerine kendi aramızda bir dağılım yapıp seçme için dizildik.İlk Sema çıkıp Berna'yı aldığında Merve bana eğilip "Bir de fark etmez diyo işi gücü şov." dediğinde "Hesap yapıyor kafasında işte." diyerek ona hak verdim.

Sema ilk oyuna çıkıp kazanmıştı.Sıra bendeydi ve Nisa'ya karşı oynayacaktım.Bu aralar kopamıyorduk birbirimizden.Aramızdaki rekabet tatlıydı ve sevdiğim birisiydi sonuçta Nisa.
Onunla yarışmaktan da zevk alıyordum.Düdük çaldığında balıklama atlayıp fileye doğru en hızlı şekilde yüzdüm.Topladığım halkları boynuma geçirdim.Son halka en yukarıdaydı ve yüksek olduğundan çoğu kişi biraz aşağı inip öyle atlayacaktı ama benim avantajım buradaydı.Kendi branşım olduğundan son halkayı aldığımda direk en tepeden atlamıştım.

"Deniz çok iyi bir şekilde atladı.Nisa da hemen arkasından atladı."

Sonuç olarak saniyelik farkla kaybetmiştim ve elimde kalan halkayı da sinirle suya atmıştım. Havuzdan çıktığımda direk yerime geçecekken koluma dokunulmasıyla geri döndüm.
Nisa gelmişti, ben de onu tebrik edip yerime geçtim.Atlama avantajım olmasına rağmen kaybetmiştim.Kendimi toparlayıp Merve'ye tezahürat yapmaya kalktım.

you smiled; i fell in loveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin