Masa başında uyuya kalmak kadar berbat bir şey yok... gözüm camın hemen yanında'ki masanın üzerinde duran, düğün hediyelerin ilişti. ben uyurken jessica getirmiş olmalı onları çöpe atmak istedim. ama şuan bunların hiç biri önemli değil bugün Leonard'la konuşacağım hemen hazırlanıp yüzümde sahte bir gülümseme ile kahvaltıya indim.
- Olivia tatlım sonunda uyanabildin! gel otur Baba kız karşılıklı kahvaltı yapalım evliliğin hakkında ne düşünüyorsun?
cesaretimi toplayıp, ben evlenmek istemiyorum diyemedim. Bunca zaman Babama hep boyun eğdim. Bir köle gibi...
- Bilmem.
- O da ne demek? düşünceni merak ediyorum.?
- Bu senin için önemli'mi ? neyim ben senin gerektiğinde satabileceğin bir mal'mı ?
- Olivia sen neler diyorsun? Baban ile nasıl böyle konuşabilirsin. ?
- Doğru değil'mi çocukluğum'dan bu yana bana bir köleymişim gibi davrandın aşağıladın,düşüncelerimi sormadın,önemseme'din. ve en önemlisi bana babalık dahi yapmaktan bile aciz'din şimdi kalkmış evleneceğim adamı seçiyorsun benim kalbim bir başkasına ait. Ben o adam ile evlenmeyeceğim.
Babamın gözün'deki öfkeyi gördüm. çünkü ona ilk defa bu kadar karşı çıkmıştım. Ne olduğunu bile anlamadan elini kaldırmıştı bana bunu ilk defa yapmıştı. Ve ilk defa Babamın tokadını yemiştim. Hiç bir şey düşünmedim evden hızlıca uzaklaştım. gözlerimden süzülen gözyaşları ile Leonard'a gittim. o kırık dökük eski odun kapıyı neredeyse kıracak bir şekilde açtım. O zümrüt yeşili gözler endişeli ve derin bakıyordu. Sanki bir daha onu göremeyecekmiş gibi sarıldım ona... Hiç bırakmak istemedim.
- Olivia bunlar doğru'mu ? seni o adama'mı verecekler
- Evet sevgilim. Korkuyorum kaçalım gidelim buralardan lütfen yalvarırım.
- Gideceğiz sevgilim. Seni bırakmam bırakamam. Biraz dayan Ve düğün tarihi Konuşulduğunda, bana bir mektup yaz ve bende sana bir cevap yazacağım. Ve kaçacağız çok mutlu olacağız seni mutlu edeceğim Olivia söz veriyorum sevgilim.
Başımı salladım. Ve o da bir daha beni hiç görmeyecekmiş gibi dudaklarımdan öptü. Şefkat ile sevgi ile... Eve dönmek istemiyordum. Babamın ne kadar kızgın olduğunu ve Annemin ne kadar umutsuz olduğunu tahmin edebiliyordum. Ama yinede elinde sonunda dönecektim. O eve.. biraz kasabayı gezdim ve iskeleye gidip okyanusu seyrettim. Geçen gemileri izledim... ellerime baktım. onun demirci ellerinin siyahlığı sinmişti.. aynı şey elbisem'dede vardı ondan kalan bir izdi. Ellerimi öptüm, kokladım ondan kalan ne varsa ruhuma işlemek istedim. Artık Eve dönmenin vakti geldiğini düşündüm. Yavaş yavaş eve doğru yürüdüm. Evime vardığımda basamakları yavaş yavaş çıkarken Babamı düşündüm ve öfkesini.. bana olan duygularını umutsuzca salona girdim ve Babamın bana eleştirici bakışlarını görmezden geldim. bir şey demedim ve sandalyeye oturdum.
- Kalbinde'ki adam kim?
- Leonard wilson.
- NE!? şu demirci adam'mı Olivia ailemizi utandırdın. Nasıl olur'da bir demirci parçasını sevebilirsin artık düğün gününe kadar odan dan dışarıya çıkmayacaksın. O adam ile görüşmeyeceksin.
- Ama baba..
- BU KADAR KONUŞMA BİTMİŞTİR. Jessicia! Olivia'yı odasına götür.
Umutsuzca ve büyük bir acı ile odama çıktım. derin nefes verip bir köşede duran piyanom'un yanına gittim. kalbim'le ruhum'la Leonard'a olan hislerimle çalmaya başladım. Gözlerimi kapattım ve bir anlığına dünyayı unutum acımı, kederimi, ruhumda bir boşluk vardı. Ama piyano beni bir anlığına'da olsa anlıyordu tüm gün boyunca piyano çalmak istedim sabahlara kadar...
Jessica beni böldü ;
- Hanımım iyimi'siniz sizin için atıştırmalık bir şeyler getirdim. malum hiç bir şey yiyemediniz.
- Teşekkürler Jessica aç değilim.
Jessica elindeki atıştırmalıkları bırakıp şöyle dedi;
- Bakın haddimi aşmak istemem ama siz mektubu yazarken odanızın önünden geçiyordum. Yüzünüzdeki acıyı gördüm. Eğer size bir yardımım dokunursa inanın hiç düşünmeden gelirim. demek istediğim... eğer Bay Leonard ile kaçmak isterseniz inanın yardım etmek için her şey yaparım zira sizi böyle hüzünlü görmek beni üzüyor
şaşırmıştım inanamadım ona güvene bilir'miyim? ama sonuç olarak o benim çocukluğum'dan beri yanımda hem bana Anne, hemde Abla olmuştu.. kimsenin vermediği sevgiyi ondan görmüştüm...
- Teşekkürler Jessica eğer yardıma ihtiyaç duyarsam söyleyeceğim izninle şimdi biraz yorgunum beni yalnız bırakır'mısın?
- Tabi Bayan williams.
Yatağa girdim. Gözlerimi kapadım Leonard'ı düşündüm.
zaten bana huzur verdiği için hemen uykuya daldım... Sabah olduğunda alt kattan sesler geliyordu gözlerimi açmak istemedim. Çünkü alt katta neler olduğunu tahmin
edebiliyordum. Jessica kapıyı çaldı sanırım aşağı inme vakti geldi.. kabusum ise hala devam ediyordu.- Hanımım aşağı inmemiz gerekiyor. Lord Julius sizi bekliyor düğün tarihi konuşulacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
0livia
Aléatoireolivia Williams; 1486 dogumlu 22 yasında soylu bir aileden gelmektedir. Ailesi çok baskıcı ve babası çok kötü biridir.Olivia'yı zorla kendinden yaşça büyük, soylu ve oldukça zengin bir adama vermek isterler ancak olivia'yanın sevdiği, ingiliz kraliy...