Korku. O anda terlememe sebep olan, bedenimi en yoğun şekilde saran o tek duygu. Titrek ellerimin yatağın çarşafını sıktığını hissediyor fakat müdahale edemiyordum. Bulanık görüntüler, okyanusun dibinden geliyormuşçasına anlamsız sesler... Kabus görüyormuşum gibi hissediyordum fakat bilincim, bedenimin ne halde olduğunu hissedecek kadar açıktı. Görüntüler ve sesler anlamsız olabilirdi ama çok korkuyordum. Gözümden süzülen ince yaşı fark ettim.
"Isaac! Isaac uyan! Aç gözlerini Isaac!"
Bedenim sarsıldı, gözlerim hiç olmadığı kadar hızla açıldı. Hızlanan soluklanmalarımı yeniden düzene koyana kadar kımıldayamadım. Korkudan titreyen bedenimin kontrolünü tekrar ellerime alınca yatakta doğruldum. Etrafta kimse yoktu gördüğüm kadarıyla. Yatakhanede tek başıma acı çekmiştim. İyi diye düşünebildim. İyiydi çünkü birileri görse kesin sorgulanırdım ve ne olduğunu daha ben bile bilmezken bunu yaşamak istemiyordum. Ve o ses... Beni uyandıran ses de zihnimin içinde olmalıydı. Bir isim söylemişti. Neydi ki..?
Kendimi biraz daha sakinleştirdikten sonra ince battaniyeyi üzerimden sıyırdım ve çıplak bacaklarımı yataktan sarkıttım. Giydiğim şort bile üzerime yapışmış haldeydi. Kalkıp banyolara yöneldim. Bedenimin de nefes almasına ihtiyacım vardı.
Umarım bir daha böyle bir şey yaşamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stucked in the Paradox
General Fictionİstediğin kadar savaş, sen öldükten sonra yaptıklarının bir önemi kalmayacak. Sürekli tekrarlanan planlar ve savaşlar, sürekli döngü, bir paradoks. Gözlerini açık tutmazsan bozulan zamanda kaybolursun.