yirmi üç, final

835 70 31
                                    

"Felix! Hızlı ol biraz!"

Elimdeki ağır poşetleri yere bırakarak Jeongin'e dik dik bakmaya başladım. Hem poşetleri taşımama yardım etmiyor hem de acele et diyor. Oldu paşam!

"Ulan Jeongin! Çoğaltırım seni! Ayrıca biz niye Minho'nun kedilerinin mamalarını taşıyoruz? Gelsin kendi alsın!"

Jeongin yanıma gelip poşetlerden birini eline aldı ve yürümeye devam etti. Ben de poşeti aldım ve onu takip ettim. Nefes nefese kalsak da konuşuyorduk.

"Minho'nun işi varmış."

"Ne işi?"

"Ya biriyle buluşcakmış."

"Minho randevuya mı çıktı?"

"Evet."

"Çüş! Bizim Minho? Eminsin değil mi?"

Oldukça şaşırmıştım. Minho asla randevuya çıkacak biri değil. Kimseden hoşlanmaz ki o.

"Evet Felix ve acale et hadi!"

Jeongin adımlarını hızlandırdığında ona ayak uydurdum ve ben de hızladım. Hayır ne bu acele anlamıyorum ki. Doğum günümde yaptığım ameleliğe bak. Gerçekten sinir bozucu.

Sonunda Minho'nun evinin önüne geldiğimizde mamayı yere koydum ve soluklandım. Jeongin ise zili çaldı. Minho kapıyı açtı ve mamaları içeri aldı.

"Felix, zombiye dönmüşsün kardeşim. Gel içeri biraz soluklan."

Kafamı salladım ve ayakkabılarımı çıkardım içeri girdim. Girdiğim gibi suratıma bir konfeti patladı.

"Sürpriz!!!"

Yüzümdeki konfetileri temizlerken bir yandan da gülüyordum.

"Ulan Hyunjin! Düzgün patlatsana şunu!"

Changbin Hyunjin'i azarladığında gülmem daha da arttı. Bu salaklar gerçekten beni güldürüyordu.

"Çocuklar... Teşekkür ederim."

Hepsine tek tek sarılmıştım. En son Changbin'e sarıldığımda dudaklarıma eğilip küçük bir öpücük kondurmuştu.

"İyi ki doğdun sevgilim."

"Bari benim evimde yapmayın."

Minho kusar gibi yapıp konuştu. Hepimiz gülüştük. Salona geçtiğimde masada bir pasta olduğunu gördüm. E tabi, pastasız doğum günü partisi olmazdı.

Hemen pastanın önüne geçtim. Ryujin cebinden çıkardığı çakmakla pastanın mumların yaktı. Tam üfleyecekken Yeosang bağırdı.

"Dilek tut Lix!"

İçimden geçirdim. Ne tutabilirdim?

Ailem ve arkadaşlarımla birlikte hep mutlu ve sağlıklı olmayı diliyorum. Changbin'in beni sonsuza kadar sevmesini istiyorum. Sonsuza kadar birlikte olalım...

Dileğimi tuttuktan sonra mumu üfledim. Onlar da alkışladılar.

"Hadi yiyelim artık şu pastayı."

Siyeon mutfaktan bıçak getirmişti. Pastayı kestik ve yedik.

"Sevgilim, bir gelir misin?"

Changbin beni çağırdığında yanına gittim. Birlikte balkona çıktık. Güneş batıyordu, hava çok güzeldi. Changbin bana sıkı sıkı sarıldığında ben de ona karşılık verdim.

"Hediyeni herkesin önünde vermek istemedim."

"Sorun yok."

Benden ayrıldı ve ceketinin cebinden lacivert bir kutu çıkardı.

"Sana ne alacağım hakkında zerre fikrim yoktu. Arkadaşların ile konuştum ve bunu çok istediğini öğrendim. Sağolsun teyzem de bana yardımcı oldu. Umarım seversin bebeğim."

Kutuyu elinden alıp açtım. İçinde küçük bir müzik kutusu vardı. Görür görmez gözlerim dolmuştu. Hangi müziği çaldığını tahmin ediyordum.

"Changbin... Teşekkür ederim."

Tekrardan sıkıca sarıldım. O da bana sarılırken konuştu.

"Teşekkür etme Lix. Asıl ben sana teşekkür ederim. Geçirdiğimiz güzel günler ve mutluluk kaynağım olduğun için teşekkür ederim. İyi varsın, iyi ki doğmuşsun."

Ağlamaya başlayınca saçlarıma bir öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum Lix."

bitti ve değişik hissediyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bitti ve değişik hissediyorum. otuz bölüm falan demiştim ama yapamadım maalesef. yine de güzel bir final olduğunu düşünüyorum. umarım ficle ilgili aklınızda soru işareti kalmamıştır.

bu bölümün hemen ardından yeni ficim "smile flower" ı yayınlamayı düşünüyorum. konusunu ve shipini falan aşağıya koyacağım. onu da okuyup destek olursanız sevinirim.

sizlerin seviyorum. şimdiye kadar hikayemi okuyup, oy ve yorum atan herkese çok çok teşekkürler. umarım okuduğunuza pişman olmamışsınızdır.

görüşmek üzere 💞

just a kiss • changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin