güzel ve serin bir akşamdı. herkes kageyama ve hinata'nın evindeydi, kuroo bile. hinata ve kageyama'nın evi şirinlerin evini andırıyordu, bokuto görür görmez böyle demiş ve ortamın güzelliğine vurulmuştu. havanın güzel olmasını fırsat bilerek evin küçük arka bahçesinde barbekü yapmaya başlamışlardı. böyle bir ortam zor bulunurdu ve evin sahipleri olabildiğince misafirlerini eğlendirmek istiyorlardı.
kageyama ve hinata ortaokul yıllarından beri tanışıyorlardı. ilk görüşte aralarında bir gerginlik çıkmış, liseye kadar da bu sürmüştü. birbirlerinin baş düşmanlarıydı ve sevgili olmayı bırak, arkadaş olacaklarına bile ihtimal vermiyorlardı. aralarındaki çekişme, yerini zamanla sevgiye bırakmış ve lise üçüncü sınıfta ilk açılan kageyama olmuştu. kabullenme, itiraf etme ve aralarındaki engelleri aşma gibi aşamalardan geçtikten sonra en sonunda üniversite ikinci sınıfta sevgili olabilmişlerdi. başlarda birbirine düşman olan bu iki çocuk, şimdilerde evlenmeyi ve bir yuvayı kurmayı düşünüyorlardı. her ne kadar dışarıdan kedi-köpek gibi gözükseler de birbirlerine kırmızı bir iple bağlanmış gibilerdi.
akaashi onlara ve aralarındaki sevgi ile bağa özenirdi. şu yaşına kadar yanlış insanlarla tanışmış, aşktan yana yüzü gülmemişti. her ne kadar 'ruh eşi' kavramlarına inanmadığını söylese de içten içe inanıyordu ve o da bunu çok iyi biliyordu. onun için mükemmel çift kageyama ile hinata'ydı. onlar ruh eşleriydi ve ruh eşlerini bu kadar erkenden buldukları için şanslılardı. akaashi asla ruh eşini bulamayacağını düşünüyordu, ta ki bokuto karşısına çıkana dek. her ne kadar geç karşılaşmış olsalar da sanki uzun zamandan beri birbirlerini tanıyor gibiydiler. akaashi'nin en büyük isteği yerine gelmişti, bu yüzden mutluydu. bokuto ile evlenip beraber öleceklerine her şeyden daha çok emindi.
ortama en son gelen kuroo olmuştu. tsukishima rahatsız oluyor diye gelmek gibi planı yoktu ama arkadaşı bokuto'yu kıramamıştı. geldiği için pişman değildi ama tsukishima ile her göze göze geldiğinde geriliyor ve içten içe üzülüyordu. tsukishima'ya deli divane aşık değildi. pek hoşlantı da yoktu. sadece onu çok beğeniyordu ve o da isterse denemek istiyordu. kuroo bu konularda rahat birisiydi. beğendiği kişilerle flörtleşir ve karşı taraf istemiyorsa sonsuza dek onunla en iyi arkadaş olurlardı. tsukishima ile de böyle olacağını düşünmüştü ama son olan olaydan dolayı onu kırdığını düşünüp üzülüyordu. bu yüzden bütün akşam tsukishima'dan kaçmış, kenarda köşede durmuştu.
tsukishima neden onun böyle yaptığını anlamıyordu. yaptığı şeyden dolayı üzülmemişti. sadece akaashi'ye ayak uydurup dramaya bağlamak istemişti. aralarında bir yanlış anlaşılma olduğu aşikardı. tsukishima, bu yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmak için ona ne kadar yakınlaşsa kuroo da o kadar uzaklaşıyordu. bu yüzden tsukishima bunu daha sonra konuşmayı ve onu rahat bırakmaya karar verdi.
tsukishima, kuroo'dan hoşlanmıyordu. onu daha çok baş belası olarak görüyor ve arkadaş olarak kalmayı tercih ediyordu. yakışıklı ve karizmatik olabilirdi ama tsukishima'nın tercih edeceği bir erkek değildi. arkadaş ortamını bozmamak adına onun flört denemelerinden oldukça kaçıyor ve bazen de sert dille uyarıyordu. zaten bu olaydan sonra bir daha ona yanaşacağını düşünmüyordu, tsukishima. onun için iyi bir durumdu ama arkadaşlıklarına zarar gelmemesini istiyordu. bu yüzden eve gidene kadar kafasının etrafında gezinen düşünce bulutlarını dağıtmakla meşguldü.
oikawa ve iwaizumi ikilisi ise tüm gün dip dibe gezmişlerdi. iwaizumi ciddi biriydi, oikawa ise onun tam tersi. bu ikisinin birlikte olması herkesi şaşırtıyordu çünkü taban tabana zıtlardı. iwaizumi oldu olası oikawa gibi insanlardan nefret ederdi ama ilk aşkı ve şu anki sevgilisi oikawa'ydı. oikawa ise ciddiyete pek gelemezdi, gerilirdi. ciddi ortamlarda gereksiz espriler yapar, her şeyi batırırdı. üstelik drama queendi. abartmayı severdi. sevgisini her yerde gösterebilirdi, yapış yapıştı. iwaizumi'yi öpmediği her saniye bayılacak gibi hissederdi. ikisi bir araya geldiklerinde olduklarından bambaşka bir kişiliğe bürünürdü. her zaman ciddi ve sert olan iwaizumi oikawa'nın kollarından çıkmaz, onu saniye başı öpücüklere boğardı. oikawa ise uslu durur, çok fazla absürt şeyler yapmazdı. imkansızdılar ve onlar imkansızı başarmışlardı.
iyisiyle, kötüsüyle muhteşem bir akşam geçirmişlerdi. hepsi gülüp eğlenmiş, zaman zaman birbirleriyle uğraşmışlardı. hinata ve kageyama'ya bu akşam için sık sık teşekkür etmişlerdi. kaygısız ve stressiz bir şekilde zaman geçirmişlerdi. belki de firtına öncesi son kez sessiz bir an yaşamışlardı.
-
arkadaslar size bir sey sordum ama hicbir sey demediniz!!! bu yuzden kendi kafamdan ve sizin de istekleriniz dogrultusunda bir seyler yapiyordum. olacaklardan ben sorumlu degilim yani!!! >:(
bu bolum gecis bolumu gibi bir seydi. ondan daha cok aralarindaki seye birazcik odaklanmak istedim. bu yuzden bir tik sikici bir bolum olmus olabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
feelings are fatal ;; bokuaka
Fanfiction"hocam, rahatsız ediyorum ama garip kont'u bulamıyorum ve bayağıdır benimle konuşmuyor. sizce nereye gitmiş olabilir?"