six

191 30 13
                                    

+-
Diğer günün sabahını bellş eden güneş ışıkları içeri vurduğunda, zorla gözlerini açtı Seungmin. Yanında çocuklarını bulamayınca ayağa kalktı ve sesin olduğu yöne doğru gitti. "Hey! Babam yanmış pankek sevmez!" Birbirleri ile tartışan Jooyeon ve Junhan'ın konuşmalarını dinledi bir süre. "Çok fazla yağ katıyorsun!" Junhan Jooyeon'un eline vurup kendisi yapmaya başladı. "Hey! Hani pankekler bendeydi?" Çemkirerek konuşan Jooyeon ile Junhan yüzünü buruşturdu. "Sana benimle böyle konuşmamanı söyledim, Jooyeon. Ayrıca pankek yapamıyorsun! Her yeri batırdın. Temizle buraları babam gelmeden." Ona kötü kötü bakan Jooyeon'un gözüne kapı eşiğinde olan babası çarptı. "A baba." Junhan, Jooyeon'un sözü ile arkasına dönüp babasına gülümsedi. "Günaydın baba!" Gülümseyerek yanlarına gitti ve ikisinin yanağına birer öpücük bıraktı. "Siz bana kahvaltı mı hazırlıyorsunuz bakalım?" Junhan hemen Seungmin'e döndü. "Minho babamı da çağırdım. Sorun olur mu senin için?" Diyerek mahçup bir şekilde Seungmin'e baktı. "Hayır, sonuçta artık bir karar aldık. Sizin için iyi bir aile olmaya çalışacağız çocuklar." İkiside Seungmin'in yanaklarını dudakları ile doldurduğunda hepsinin mutluluk seviyesi zirvedeydi.

Kapının çalması ile Minho'nun geldiğini anlayan Jooyeon hemen kapıya koştu. Açtığında elinde poşetler ile içeri giren Minho şu an herkesin tek odağıydı. Minho elindeki poşetleri bırakıp Seungmin'in yanına geldi. Yanağına bir öpücük kondurduğunda Seungmin şaşkınlık ile Minho'ya bakıyordu. Minho'nun eli Seungmin'in belinde iken bu durum çocuklarının hoşlarına gitmiş olmalı ki kıkır kıkır gülüyorlardı. Seungmin geri çekilip tezgahta duran tabakları da masaya yerleştirdi. Herkes masaya yerleştiğinde kahvaltı sırasında başlayan sohbet öğlene kadar sürmüştü. Konu konuyu açıyordu derken konu aşka geldi. "Siz nasıl aşık oldunuz?" Gelen soru ile Seungmin gülümsedi. "Bir kütüphanede desem inanır mısınız?" Çocukları gülümseyerek kafalarını salladı. "Anlatır mısın peki?" Jooyeon'un sorusu ile kafa salladı Minho.

"O zamanlar fakülteye çok yakın ve bilinen bir kütüphane vardı.  Hiç boş yer yoktu. Ders çalışmak için boş bir masa aradığımda herkesin ikili oturduğunu görüp ben de ikililerden birine geçmek için göz attım. Seungmin'in yanı tek boş olan kısımdı. Yanına geçtiğimde ders çalışmaktan çok ona bakmıştım. Öyle başladı sonrasında aynı alanda olduğumuzu öğrenip yakınlaştık ve aşık olduk. Ben hala öyleyim ama Seungmin'i bilemiyorum." Gözler Seungmin'e çevrildiğinde yerinde huzursuzca kapandı Seungmin. "Sen hala seviyor musun baba?" Seungmin yavaşça başını salladıktan sonra ayağa kalktı. "Hadi siz ikiniz bulaşıkları makineye gönderin, benim gitmem gereken bir iş var." Çocuklar mızmızlanmaya başladığında Seungmin ikisinin yanağına öpücük kondurup Minho'ya yöneldi. Yapıp, yapmamak arasında kaldığında hızla yanağını öpüp evden çıktı. Bu ikili için zor olacaktı. Umarım araları eskisi gibi olabilirdi. Umarım çocuklarını mutlu edebilirlerdi.
+-
Düzenlenme tarihi 120322 0250

singularité Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin