öpüşme cezalı oyun

338 51 70
                                    

Altı kişi oturup gülüşleriyle sahili doldurmuştu. Deniz kenarı olduğundan hepsinin üzerinde ceket vardı. Changbin ve Seungmin'in şarkılarına bazen eşlik ediyorlar bazen ise sadece ikisinin sesini duyuyorlardı.

"Arkadaşlar mezun oluyoruz ve bir hoca bile mezuniyet hazırlamadı," diyerek kahkaha atarak sohbet açmaya çalıştı Jisung.

Hyunjin de ona katılıp elini bir beşlik çakması için kaldırdı. "Evet evet! Tanrım... hadi bizi anlarım da Minho ve Seungmin için yapsalardı bari."

Minho göz devirip, "beni kıskanıyorsun sen," demişti. Hyunjin, Minho'nun söylediğine dil çıkarıp Jeongin'in eliyle oynamaya başladı.

Changbin'in gözü Seungmin'deydi, hiç de ayırmamıştı. Kısık gözlerle -onu korkuttuğunu zannederek- Seungmin'e bakıyordu devamlı. Tabii Seungmin bakışlarını hissetse bile bakamıyordu o tarafa.

Gülüşmelerden sonra ortalarına koydukları yiyecekler bitmişti. Jisung hemen homurdandı, "ya abi ayı gibi yiyorsunuz amına koyayım! Hepsi bitmiş oğlum maşallah yani... Bari biriniz ya da iki kişi kahve almaya gitsin böyle olmuyor."

Herkes oynalayan sesler çıkardığında birbirine bakıp kimin gideceğini tartışıyorlardı. Minho öne atılarak, "Jeongin ve Hyunjin'in zevkine güveniyorum hem yiyişmiyorlar çabucak gelirler."

"Manitam haklı," diyerek ikisini yanlarından gönderdi Jisung.

Jeongin ve Hyunjin gülerek gidip gözden kaybolduklarında dört erkek birbirine öylece bakmıştı.

"Minho," diyerek Minho'ya döndü Jisung. Minho da ona dönmüştü hemen. "Hm?"

"Diyorum ki sen... ben... dudak... brom..." diyerek gözleriyle Changbin ve Seungmin'i işaret ediyordu. Seungmin kaşlarını çatıp onlara baktı, "ne konuşuyorsunuz ya?"

"Öpücük saati diyor."

"Evet evet, öpüşme saatimiz bizim. Hyunjin ve Jeongin gelene kadar geliriz."

Changbin abartılı ve sahte bir şekilde öksürüp Jisung'un kolunu tuttu. Kızgın bakışlar atıp, "nereye Jisung?" diyerek korkutucu bir şekilde gülümsedi.

"Sevgilim-"

"Başlatma sevgiline Jisung," dişlerinin arasından tıslayarak konuştuğunda Jisung kendini toparlamış Minho'ya üzgün bakışlar atmıştı.

Sessiz ortamı bölen, aklına gelen sinsi plan ile Minho oldu.

"Öpüşme cezalı oyun! Hadi toplanın bakalım, çabuk!"

Üçü mızmızlanırken Minho çöpleri poşede toplayıp yer açmıştı. Boş şişeyi alıp herkesin ilgisini çekince, kumların üstüne serdiği ceketinin üzerinde çevirdi.

"Evet Seungmin, Jisung'a soruyorsun." Kapak tarafı Seungmin'e, diğer tarafta Jisung'a çıkmıştı.

"Doğruluk mu cesaretlilik mi?"

"Hmm... deli olduğum için cesaretlilik!"

Seungmin bir süre etrafa bakındı ve sorusunu düşündü. Basit bir şey söylerek geçiştirdi. "Yanındakinin yanağını öp?"

Minho anında Jisung'a bakınca, Jisung sinsice gülümsedi. Minho yanağını hevesle uzattığında Jisung bir anda dudağından öpüvermişti. Seungmin ise iğrendiğini gösteren sesler çıkarmıştı anında.

"İğrenç, çevirin şunu." Changbin'in uyarısıyla Jisung şişeyi alıp çevirdi. Kapak Jisung'a, diğer taraf da Changbin'e çıkmıştı.

"Brom, doğruluk mu cesaretlilik mi?"

"Doğruluk canım. Senin gibi deli değiliz."

"Öyle mi?? İyi o zaman neden Seungmin'e her akşam gelmesi için yalvardın? Bana söylemiştin." Jisung büyük sırıtışla sorarken Changbin yutkunup alevli gözlerini Seungmin'e çıkardı.

"Daha çok gelişmek için."

"DIIIITT!!!! Yanlış cevap."

Seungmin kıkırdayıp Changbin'e bakınca Changbin kaşlarını çatıp Jisung'a döndü.

"Neresi yanlış amına koyayım ya?!"

"Seungmin ile vakit geçirmek içindi. Yanlış cevap verdin. Şimdi seçtiğim kişiyle öpüşeceksin."

Changbin daha ağzını açıp kaşlarını çattı. "Abi ne öpüşmesi saçmalamayın, çevirin şunu ya!"

"Bana ne kardeşim. Minho'ya gelince ben de yanlış cevap verip öpüşecektim onunla. Ayrıca başlarken öpüşme cezalı diye belirtti manitam. Evet dur şimdi öpeceğin kişiyi seçeceğim..."

Changbin eliyle alnını sinirle ovarken Seungmin omuz silkerek konuştu. "Seçeceğin kişi belli değil mi zaten?"

"Doğru! Changbin, kardeşim, Seungmin ile öpüşmeni istiyorum, hadi."

Changbin gözlerini Seungmin'e çıkarttığında Seungmin ona dönmüş tek kaşını kaldırmıştı.

"Ceza buymuş."

Changbin dudaklarını yalayıp gözlerini devirdi. Heyecandan kalbi atıyordu ve öperse işi bitmişti.

"Hadi Changbin... Mızıkçılık yapma!" diyerek gaz veriyordu Minho.

Changbin oflaya oflaya yüzünü Seungmin'in yüzüne iyice yaklaştırdı.

"Yanaktan öpüyorum sonra devam?"

"Dudaktan değil miydi o?"

"Ne? Öyle miydi? Yanaktandır yanaktan."

"Dudaktan."

Seungmin kıstığı gözleriyle ona bakarken Changbin yutkunup iç çekti. "Tamam dudaktan."

"Süre var mı Jisung?"

"Var tabii ki. Nefessiz kalan ayrılsın." Minho, sevgilisinin dediği şeye kaşlarını çatıp güldüğünde Jisung onu susturmuştu.

Changbin kalbinin hızlı atmasını, karnının ağrımasını önemsemeyerek bodoslama dalmıştı. Bildiğin Seungmin'in yakasını tutup kendine çekerek sertçe bir öpücük sundu.

Seungmin dudaklarını oynatana kadar Changbin gayet sakindi. Ancak Seungmin dudaklarını oynatıp tutkuyla karşılık verdiğinde Changbin'in kalp ritmi hızlanmıştı. Neden karşılık verdiğine anlam veremesede, o sadece durmayı seçmişti.

"Minho, telefonumu versene çabuk," Jisung fısıltıyla telefonunu Minho'dan istedi. Alır almaz öpüşen iki arkadaşını kayda aldı.

Seungmin elini Changbin'in yanağına atıp dudaklarını emmeye başlamıştı. Changbin çok etkileniyordu ancak yanlış bir şey de yapmak istemiyordu.

Çok sürmeden Changbin ayrıldığında, Seungmin ona kısa bir bakış atıp önüne döndü.

"Vay be... Görüyor musun Minho? Şu iki arkadaş(!) bile daha iyi öpüşüyor."

Hyunjin ve Jeongin'in gelmesiyle herkesin odağı dağılmıştı. Changbin'in işine gelse bile Seungmin'e bakamadan edemiyordu.

-

opusme cezali oyun

sing with meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin