Hal hatır sorulduktan sonra muhabbetimiz iyice koyulaşmıştı. Çocuğun asil tavırları daha ilk gördüğüm zaman dikkatimin çekmişti.Kısa bir süre sonra çocuğun verdiği cevaplara hayran kalmaya başladım.Ardından tutamadım kendimi ve sordum:
-Eee evlat, nerde yaşıyorsun baban kim senin?
Çocuğun o hafif tebessümlü yüzü asıldı ve ses tonunu alçalatarak:
-Babamm... Ben daha küçükken babam kansere yakalandı. O zamanlar zengin bir aileydik.Tedavi için babam tüm mal varlığımızı ortaya koymuştu babaannemden kalma eski ev dışında. 3 yıl önce doktorların çabasına rağmen babam vefat etti.Annem ve ben için zor günler başlamıştı.İnsanlar taziyelerini bildirmek yerine babamın kendilerine olan borçlarını bildirmeye geliyorlardı eski ve kasvetli evimize.Babamın borçlarını duyan annem iyice çökmüştü.Fakat annem çok gururlu bir kadındır.Borçları ödeyebilmek için her türlü işte çalıştı.Sonra annemde hastalandı.Son işide burda yerleri süpürmekti.Çalışmakta bana düştü.
-Neden
-Hem borçlar,hem de kardeşim Bekir bu yıl okula başlayacak.Neyse efendim sizide kendi dertlerimle uğraştırmayayım.Hem biraz daha konuşursam Salih abi yevmiyemden keser.
Mete'nin bu sözleri karşısında uzun süre kendimi toparlayamadım.
Düşündüm düşündüm... Böylesine iyi bir çocuk böylesine düşünceli böylesine gururlu böylesine çalışkan bir çocuğun işi olmamalıydı yerleri süpürmek.Bir an ona yardım etmeyi düşündüm fakat kabul etmezdi.Kendi kazancı olmayan parayı evine götürecek bir çocuk olmadığını anlamam uzun sürmemişti.Ne yapmalıydım sırtına hayat binmiş bu çocuğa.Düşündüm düşündüm...Sonra Mete'ye döndüm ve "Kolay gelsin delikanlı."dedim.Mete elindeki çürük tahtadan süpürgesini bırakıp "Sağolun efendim."dedi.Beynimin derin dehlizlerinde zonklayan soru işaretleriyle usulca kalkıp salına salına evimin yolunu tuttum.Biraz uzaklaşmıştımki arkamdan bir sesin"Efendim!" diye bana seslendiğini duydum.Arkamı döndüğümde Mete koşar adımlarla bana ilerliyordu.Durdum ve gelmesini bekledim.Geldi ve bana:
-Biraz konuşabilirmiyiz?
-Tabi buyur Mete
-Efendim siz benim adımı ailemi yaşadıklarımı öğrendiniz.Fakat ben sizi hala tanımıyorum.Bana isminizi söylermisiniz?
-Tabiki Mete.Benim adım İlhan.25yıllık matematik öğretmeniyim.Mesleğimi 6 yıldır Pertevniyal Lisesi'nde icra etmekteyim.23 yaşında bir kızım var ismi Merve.Bu yıl üniversiteyi bitirdi ve şuanda Oğuz adında biriyle nişanlı.Mete pür dikkat kesilmiş beni dinliyordu sanırım muhabbetimiz uzun sürecekti.Biraz ötedeki bankı göstererek" Gel bakalım oturalım şuraya dedim."Banka doğru yürümeye başladık.Mete hemen arka cebinden mendil çıkarttı.Ben daha ne yapacağını anlamadan hemen banktaki içecek döküntülerini silmeye başlamıştı bile.Bir yandan silerken diğer yandan sildiği yeri işaret ederek "Buyrun İlhan amca oturun."dedi.Oturdum ve kendi oturacağı yeri silmesini bekledim.Büyük titizlikle hiç söylenmeden silip yanıma oturdu.
Ben:
-Mete senin babanın adı neydi ne iş yapardı?
-Benim babam...
Tam söylecektiki yere çöp atan küçük çocuğu görünce birden aklı başına geldi işini hatırladı koşarak yanımdan uzaklaştı.Bende yavaşça kalkıp evime doğru usul usul yürüdüm.Evime vardığımda Merve evde yoktu.Herhalde gelir birazdan diye geçirdim içimden.Gece boyu kendimi hep bu cümleyle avuttum fakat o gelmedi onun yerine cep telefonuma "Babacığım ben bu akşam Aslı'larda kalacağım beni merak etme."diye bir mesaj geldi.Aslı Merve'nin çocukluk arkadaşıdır dertleşirler herhalde diye
geçirdim içimden ve derin bir uykuya daldım.Sabah kalktığımda boynum tutulmuştu.Rahmetli annemin tariflerinden bir merhem hazırladım.Boynuma sürdüm.Biraz gevşemişti.Sonra aklıma günlerdir sulamadığım balkondaki çiçeklerim geldi.Dolaptan aldığım metal sürahime su doldurup balkona gittim.
Rengarenk çiçeklerim canlılıklarını yitirmiş gibiydiler.Etraflarında biriken çöpleri toplayıp sulamaya başladım.İşim bittikten sonra kahvaltılık birşeyler hazırlamak için buzdolabına yöneldim.Açtığımda birkaç zeytin 2 dilim domates ve 1 dilim karpuz dışında kahvaltılık pek bir şey kalmamıştı.Birkaç birşey sipariş etmek için telefonumu aldım.Bakkal Rüstem'i aradım.Yumurta,peynir,ekmek ve süt istedim.O da "Bizim çırak hemen uçuyor oraya İlhan abi merak etme sen."dedi.Rüstem'i uzun yıllardır tanırım. 40 yaşlarında neşesiyle ,yardımseverliğiyle,kıvrak zekasıyla tam bir esnaftır. Ayrıcada mahallemize eğlence katanların başında yer alır.
Beş dakika sonra kapı çaldı.Açtığımda Rüstem'in çırağı Mustafa çıktı karşıma.Mustafa bu yıl liseye başlayacaktı.8. Sınıfta derslerinin iyi olduğunu anımsar gibiyim.Hatta lisede benim mesleğimi icra ettiğim okula gelmek istediğine hatırlıyorum. Mustafa bana:-Günaydın İlhan Amca
-Günaydın Mustafa
-Buyur İlhan Amca siparişini getirdim.
-SağolasınÜcretini ödedim ve Mustafa' yı görünce aklıma birden Mete geldi.
Nedense bugün hiç aklıma gelmemişti.
Birşeyler atıştırdım.Üstümü değiştirdim.Festival alanına doğru yola koyuldum