Uzun Arayışlar

92 3 2
                                    

Vardığımda gözlerim Mete'yi aradı.Fakat Mete ortalıkta yoktu.Bekledim bekledim.Mete saatler geçmesine rağmen hala yoktu.Bir ara süslü hayallere dalıp gitmişim. "Amca!"diye bir sesle irkildim."Saatlerdir burada hiçbirşeyle uğraşmadan oturuyorsun neyi bekliyorsun?"."Hiç."dedim.Soruyu soran genç yirmili yaşlarda biriydi.Giyinişinden belliydi buraların insanı olmadığı.Bordo pantolonlu,siyah güneş gözlüklü beyaz tişörtlü haline bakılırsa maddi durumu pekde kötü değildi.Benim cevabımdan sonra genç adam "Peki Amca." deyip tam uzaklaşıyorken Mete'yi görmüşmüdür acaba dedim kendi kendime.Ve sonra "Genç adam!"dedim arkasını tam olarak döndü bana baktı.
-Sana bir sorum var?
-Buyur amcacığım sor.
-Ne kadardır buralardasın?Ben gelmeden önce buralardamıydın?Ufak 13-14 yaşlarında yerleri süpüren bir çocuk gördünmü?
-Sabah saat 10 dan beri buradayım. Buranın temizlik şefi dayım Salih'in yanına kahvaltıya geldim.Ancak o saatten beri dediğin tarife uyan bir çocuğa rastlamadım.Eğer isterseniz dayımın odasına gidelim.Yeri süpüren bir çocuk olduğundan bahsettiniz belkide dayımın çocuktan haberi vardır.

Salih... Mete bu ismi dünde söylemişti. "Salih abii yevmiyemden keser."Bu cümle yankılandı yaşlı kulaklarımda."Peki."dedim."Gidelim.".
Mete hakkında kesinlikle bilgisi olabileceğini düşündüğüm Salih'in odasına doğru yola çıktık.Odaya girdik Salih odada yoktu.Genç adam beni buyur etti.Oda, alçak tabanlı,küçük vs bakımsızdı.Tavandaki boya sigara dumanından olmalıki sararmıştı.Odada sigara kokusu vardı zaten.
Odadaki eski ve deri koltuğa oturduktan sonra genç adamla aramızda ufak bir sohbet geçti.Adı Seyit.Henüz iki yıllık bir iç mimar.Ailesinin maddi durumu iyi fakat dayısı Salih'in durumu pekde iyi değil.Aslında Salih'te zengin biriymiş fakat eşi bir trafik kazasında yaşamını yitirdikten sonra hayata küsmüş,herşeye kızar,hiçbir hatayı kabul etmez,çok nadir gülermiş.Hal bu olunca işinide varlıklarınıda yitirmiş.Bu işe girmesindede Seyit'in babasının etkisi olmuş.Mete'yi Seyit'ede anlattım.Nasıl olduğunu, neler yaşadığını Mete hakkında bildiğim herşeyi anlattım.
Bizim sohbetimiz devam ederken birden Salih içeri girdi.Dil ucuyla selam verip koltuğuna oturdu.
Bana:
-Ne oldu amca niye burdasın?

Ses tonu sert olunca bende birden ses tonumu değiştirip:
-Ben buraya küçük bir arkadaşımın akıbetini sormaya geldim.
-Kimmiş o arkadaşın amca
-Mete
- Mete mi?
-Evet Mete
-Ben kovdum o veledi.

Salih'in bu sözleri karşısında başımdan aşağıya kaynar sular inmiş,şok olmuştum.
Yutkunup "Ne kovdunuzmu?"diyebildim.
Salih çok rahat bir şekilde "Evet kovdum." Bunun bir nedeni olmalıydı.Mete
gibi bir çocuğun işten atılması için bir neden göremiyordum.
"Peki ya neden?" dedim.
Durdu ve:
-Dün işten kaytarmış kerata.Boyuna bakmadan bana üçkağıt yapabileceğini sanıyo aklınca sıra.Ben ufak tefek bir çocukla uğraşamam.

Büyük bir hışımla odadan çıktım.Hızla
evime doğru hareket ettim.Seyit ' de üzülmüştü dayısının bu hareketine.Farketmiştim.Aynı hışımla eve girdim.O uzun yolu nasıl yürüdüğümü farketmedim bile.Hemen yatağıma uzandım.Yarım saat boyunca hep Mete'nin nasıl iş bulacağı nasıl annesine kardeşi Bekir'e bakacağını merak ediyordum.Ta ki kızım Merve evin kilidini açana kadar.Usulca içeri girdi ve :
-Merhaba babacığım
-Hoşgeldin Merve

Yüzümün solukluğunu ve kötü birşeyler olduğunu anlamış olacakki
"Babacığım neyin var?Canını birşeymi sıktı?"dedi.Kafamı evet dercesine salladım.Bana ne olduğunu sordu.Bende herşeyi Merve'yede !anlattım.Mete'ye karşı bir zaafım oluşmuştu kısacık zaman diliminde.Merve'de farketti bunu.
"Baba istersen arayalım bulalım Mete'yi ne dersin?" dedi.Kabul ettim.Mete'yi bulmak için başka çarem kalmamıştı.4 gün boyunca İstanbul'daki bütün festivalleri,panayırları gezdik fakat kime Mete'yi tarif ettiysek görmediklerini söylediler.Bir işaret,bir bilgi,bir yer,keşke bilseydim.Mete'nin kovulmasında suçlu olarak kendimi görüyordum.Çünkü benimle konuşmaya geldiği zaman işini terk etmiş,benimle konuşmaya gelmişti.Günler bu ıssız ve kanser edici düşüncelerle geçiyordu.O gün okullarda açılıyordu.Mustafa artık benim okulumun öğrencisiydi.O gün okula birlikte gidebileceğimizi söyledim.Nede olsa okulun ilk günüydü.İçimdede çocuklara destek olma gibi bir his vardı.Belkide hep Mete'yi düşünmemdendi.O da bana okula gitmeden siparişleri dağıtacağını sonra geleceğini söyledi.Öğrenciler gözünden bakıldığında okulda ilk gün 12.sınıfların havası 9.sınıfların ezikliği ile geçer.Sonra taşlar yavaş yavaş yerlerine oturuşurlar.Öğretmenler odası herzamanki ciddiyetini bozmaz tatilde de görüşen öğretmenler hariç.Ve tabi birde yeni gelen öğretmenler var.Onlarda tıpkı 9 'uncu sınıflar gibidir.Yalnız,onların meslektaşlarına alışması 9'uncu sınıf öğrencilerinin yeni arkadaşlarına, yeni sınıflarına alışmasından daha kolaydır.O kısacık zaman dilimi geçtikten sonra herkes birbirine alışır.Lakaplar takılmaya yakın ilişkiler kurulmaya başlar.O yılki ilk dersim 12. sıınıflaraydı.Artık son senelerinde olduklarının,bir dahaki seneye iyi bir üniversiteye gitmek için çok çalışmaları gerektiğinin farkında oldukları herhallerinden belliydi.Derste onlara üniversitelerin ortamlarını,hangi tip öğrencinin hangi üniversiteye giderse daha başaralı olabileceğini uzun uzun anlatmamla geçti.Ardından okulun büyük ağabeylerinin ardından bir sonraki durağım 9. sınıflardı.Mustafa çoktan okula gelmiş arkadaş yapmıştı.Sınıfa girince öncelikle kendimi tanıttım ardıdan onlarada liseyi,yapmaları gerekenleri,okulu anlattım.İlk ders bunları söyledikten sonra öğretmenler odasına çıktım.Bir sonraki derste yeni ders kitaplarının dağıtılacağını ve 9.sınıflardan başlayarak tüm sınıfların sırayla giriş kattaki konferans salonuna indirmemizi söylediler.Dediklerini bir an evvel yapmak için sınıfa indim. Tam aşağıya inmelerini söyliycektimki birden Mete'yi gördüm.O an ne kadar mutlu olduğumu unutamam.Mete benim geleceğimden haberdar olacakki şaşırmadı.Onunda mutluluğu gözlerinden okunuyordu.Gayet mutlu bir tavırla:
-Günaydın Hocam!
-Günaydııın Mete.
-Derse geç kaldığım için özür dilerim hocam.
-Bir daha sakın olmasın bak tamammı?

Bu aramızda ufak latife geçtikten sonra Mete'ye "Hadi bakalım kitaplarını almaya in aşağıya.Son derste yanıma gel.Konuşacak çok şeyimiz var unutma!Hafif ciddi halimi bozmamıştım.Halbuki  okuldaki "İlhan Hoca"kimliğim olmasa Mete'yi bağrıma basmamamam için hiçbir neden yoktu.Fakat o kimlik yine ağır basmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 30, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zor Günlere Karşı AyaktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin