Sabah kalktım, bir kadın gelip Sadık Orhan'ın kahvaltıya beklediğini haber verdi bende biraz bekleyip gittim büyük bir masa vardı bir kuş sütü eksikti çüşşş ama neyse masaya oturdum.
Sadık Orhan bana dönüp "Günaydın Saye nasılsın? Rahat uyudun mu?" diye sorular yönlendirmişti
Bende Ona dönüp "Günaydın iyiyim ve teşekkürler rahat uyudum." kısa kesmek istiyordum hatta hiç konuşmamak ama kurduğu cümle ilgimi çekmişti.
"Bugünden itibaren benim adamlarımla dövüşüceksin her gün başka 2 adamım olucak sen onlara acımayacaksın onlarda sana tabiki ve tahminen 2 hafta sonra liseye dönüceksin 11. sınıf olarak görev bu ve bana hergün okulla ilgili rapor vericeksin detayları haftaya konuşuruz şimdi kahvaltımıza devam edelim." Ne Ne Ne yine mi Lise? Ve ne görevi bir lisede ne olabilirdi ki bunu Bartu'ya haber vermeli miydim? Vermicektim onlara ne ki hem düşüncelerime son verip kahvaltı yaptım ve dövüş alanına adının Oğuz olduğunu öğrendiğim çocukla gittim hani ilk gördüğümüzda Baba diyen vardı ya oydu ve sertti özellikle bana karşı ay yemedim babanı al senin olsun ve karşımda Bartu'nun 2 katı bir dev vardı oha ama Mutlu olsa şimdiye kadar bahis açmıştı özlemiştim onları hemde daha 1 günde.
Koca Adam bana doğru geldi ve elini uzattı "Merhaba Saye hanım ben Selim şimdiden özür dileriz emir kuluyuz" diyip elimi sıkmıştı bende onu
"Saye değil Helin benim adım Helin ve özür dilenicek bişey yok karşışıklı olucak" diyip geri çekildim başlamıştık ikiside aynı anda geliyordu Selim ilk baştan boşluğuma yumruk atmıştı geriye doğru sendeledim ama devam etmiştim
Adının Gökhan olduğunu öğrendiğim çocuk Selime göre daha iyiydi ve sanırımla Oğuzla araları baya iyiydi sabah onları beraber terasta görmüştüm ve şimdi sıra bu dövüşü taçlandırmaya gelmişti Gökhan'ın kasığına tekme atıp Selimi de bayıltacak duruma getirmiştim tabi bunları yaparken kaşım da yüzümde ve vücudum da morluklar oluşmuştu Oğuz'a dönüp
"Daha var mı?" diye sormuştum hayran olmuş bir şekilde bana bakıyordu ve yaklaşık 2 dakika sonra cevap vermişti
"Hayır istediğin yere gidebilirsin" demişti ve ciddiyetine dönmüştü Gökhanla birlikte gitmişlerdi bende bahçeye çıkıp biraz hava almak istiyordum ve öyle de yapmıştım bahçede oturuyordum gerçekten canım yanıyordu ama bu acıyı seviyordum hava kararınca içeri girdim Sadık Orhan yoktu duyduğuma göre 2 hafta yoktu ama dövüşler tam hızda devam edecekti nerden çıkmıştı bu ya bide yeniden Lise dönemler of ciddiyim yine ne bokluk vardı acaba odaya çıktım telefonu elime aldım ve Bartu'dan 14 cevapsız çağrı vardı oha yani geri dönmicektim telefonu kapatıp canım acıya acıya uyudum.
Yaklaşık 2 saat sonra kapı sesiyle uyandım ve kimse girmesi için izin verdim Bengü isminde bir yardımcı içeri girip yemeğe inmemi söylemişti bende bu sefer onunla beraber inmiştim Sadık Orhan yoktu Gökhan, Oğuz ve ben vardık sadece aşağa inince bakışlar bana dönmüştü Gökhan lafa atlayıp
"Oooo beni çocuksuz bırakıcak çocuklarımın Halası Helin hanım hoşgeldiniz ne arzu ederdiniz."diye dalga geçmişti kendimi tutamayıp kıkırdadım bende ona aynı tavırla
"Şuanlık bir arzum yoktur çocuklarımın Dayısı Gökhan Bey isteğinizi başka zaman bir daha yenileyiniz." diyince bu sefer Oğuzda gülümsemişti Buz muydu bu çocuk ya sürekli ağır abi havalar Bartu'ya benziyordu ah evet Bartu Mutlu Yankı Işık Lâl ve hatta Koza onu affetmeyecektim ama özlemiştim yemek ara sıra konuşup gülüşmelerimizin ardından salonda Oğuzların Pess oyununu izlemekle geçmişti eğlenceliydi ya hatta Gökhan bana başta patates diyodu nerdeyse 5 dakika somurtmuştum ama sonra affetmiştim ve şimdi bana Helincik diyo du Mutlu bunu duysa Helincik Helini Partisi bile yapardı yanlarından ayrılıp odama giderken
Oğuz bana dönüp "Nereye?" diye sormuştu gözlerinde Koza gibi çözemediğim duygular gizliydi bende Helinsem çözücektim
"Odama gidiyorum iyi geceler size" diye belirtip odama gittim ve bu sefer rahat bir uykuya dalıcak hissi damarlarıma doluyordu telefona baktım ve Bartu'dan 9 arama daha gelmişti sabah ararım diye düşündüm ve öyle bir mesaj attım
-BROCUĞUM-
-Bartu şuan çok yorgunum yarın sabah arıyacağım iyi geceler.
Anında mesaj gelmişti
-Nerdesin sen sabahtan beri meraktan göbeğim çatladı yemek yiyemeyeceğim bir daha aaaa sabah aramazsan o evi yıkarım haberin olsun şimdi iyi geceler Kardo'm.
Ne göbeği mi çatlamıştı ayyy ahahaha of Bartu yaaaa beni güldürmeyi çok iyi biliyor acaba diğerleri nerde ve ne yapıyorlardı cidden merak ediyordum ama şuan Bartu'ya üzülmekle meşguldüm yazık Lâl'in yemeklerinden yiyemeyecekti ama o Bartu'ydu iki eli kanda bile olsa Lâl'in yemeklerini kaçırmazdı ikisi de birbirlerine çok saf bir aşkla bağlanmışlardı Koza'nın gerçekten Işığı sevdiğini artık anlamıştım Işık'ta ona karşı boş değildi ama sürünsün istiyordu ona yaşattığını onunda yaşamasını istiyordu haklıydı Mutlu artık Koza'yı kabul etmeye başlamıştı Yankı ve ben sevgiliydik ama onun bu yaptığı sanırım Bartu'dan Koza'yla ikisi için verdiği sözü yerine getirmesini isteyecektim belki de çoktan yapmıştı bunu kestiremiyordum ama yapmasa bile yaptıracaktım Yankı'ya kıyamayıp yaptırmayabilirdim ama Koza bir yumruğu hak ediyordu belki de ben atardım o yumruğu neden olmasın en kötü Emily ile onları yalnız bırakırdım ama şuan uyumam gerekiyordu çünkü cidden uykum gelmişti kendimi yastığa bıraktım ve gerisinde karanlık.