İbne Canavar

24 4 2
                                    

Normal bir şekilde dinlediğim ninninin hikayesini öğrenince çok gerilmiştim. Söylenene göre, sersem canavar geceleri kapı kapı dolanırmış. İlk bakışta dilenci sanabilirsiniz ama değil. Çünkü o, milleti kemirmek için dolanıyor. Kafam kadar dişleri ve Cedi Osman kadar boyu vardır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, ibne yaratık büyü de yapabiliyor. Şimdi size neden bunları yaptığını anlatayım.

Bu kaşar canavar, geçmiş zamanlarında bir meyhaneye gitmiş. Votkaları biraları foşur foşur içerken, yanına Birisi gelmiş. Bu Birisi'yle çok yakın arkadaş olmuşlar. Konuşurlarken konu konuyu açmış, bir türlü kapanmak bilmemiş. Bu ibne bir şeyler anlatırken, Birisi, küt diye yorgunluktan bayılıvermiiiş. Bizim ibne de sinirlenip Birisi'ni tokatlamaya başlamış. Tokatlarken de şunları söylemiş: "sen dün gece uyumadın mı hain dost?" Birisi zar zor ayılmış ve cevap vermiş. "Valla hiç uyumadım. Geceleri hiç uyku tutmuyor. Ne yapayım? Benim de huyum bu." Demiş. Birisi'nin son sözleri bu olmuş. Hiç kimse, Birisi'ne ne olduğunu öğrenememiş.

O günden sonra bu canavar, gece uyumayanlara çok kin beslemiş. Bu yüzden her gece kapı kapı dolaşır, milletin uykusunu denetlermiş. İşin en korkutucu, gerilimli, aksiyonlu kısmı ise, uyumayanları şamarlamasıymış. Yanlış duymadınız. Ev gezmesinde, uyumayan birisini görürse, hemen şamarlamaya başlarmış. Eğer bu şamarladığı kişiyi, ertesi gece hâlâ uyumamış görürse, ikinci evreye geçme kararı alırmış. Bu ikinci evre de büyü yapması demekmiş. Yaptığı büyüyü şöyle anlatayım:

Öfkesinden deliye dönen canavarın elinde, bir anda kırbaç beliriverirmiş. Bu kırbaç, otomatik şekilde kurbana vurulurmuş. Kırbaç görevini yerine getirirken, ibne canavar da Birisi'ne ne olduğunu, bağırarak anlatırmış. Kehanete göre, bu işkenceye, şu ana kadar dayanan biri yokmuş. Bilim insanları ise hâlâ bu husus hakkında tartışırmış. Tartışılanlara göre, işkenceye dayanan ve sağ şekilde kurtulmuş olan insanlar var ise bile, bu insanların akli dengesi yerinde değilmiş.

Makaleyi okurken bir ses duymuştum. Hemen başımı bilgisayardan kaldırdım ve sesin geldiği yöne, kapıya döndüm. Birisi kapının kilidini zorluyordu. Korkudan Türkçeyi unutmuştum. Kendimce çığlıklar atıyor ve ne dediğimi anlamadığım cümleler kuruyordum. Tiz bir ses duyulmuştu. Bu ses, kapının kilidinin kırıldığını işaret ediyordu. Kafama gelen ağlama sözcüklerini birleştirdim ve ibne canavara doğru haykırdım. "HEZİKUZİ CİYABAĞİTE."

Bilin bakalım ne oldu? Tabii ki de bilemezsiniz. Ay bıktım ya, her şeyi ben anlatıyorum. Azıcık saksıyı çalıştırın da siz bilin.

Bu sersem canavar, anlattığına göre iyi olmaya karar vermiş. Bana zarar vermeyeceğini, sadece kısır günü yapmak istediğini dile getirmişti. Onu kırmadım ve salona davet ettim. Birlikte Gelin Evi ve Müge Anlı izledik.

İşte bu da böyle bir anı olarak aklımda kalacaktı.

İlk hikaye bitti. Yorumlarda görüşlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Görüşürüz!!!!






KISA KORKU HİKAYELERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin