222

312 49 8
                                        

alarmım ile istemeye istemeye uyanmıştım. odamdan çıkıp banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. banyodan çıkarken karşımda dün akşamki adamı görmemle irkildim.

adamın burada kaldığını tamamen unutmuştum.

"günaydın." karşımdaki adam gülümsediğinde bende gülümsedim.

"günaydın, biraz bekle kahvaltı yapalım." dedim önüme gelen sarı tutamları geriye doğru atarken.

"ben artık gideyim, burada kalmama izin verdiğin için teşekkürler." adamı incelediğimde çoktan verdiğim kıyafetleri üstünden çıkarıp kendininkileri giydiğini gördüm.

"itiraz etsem?" ona bakıp gülümsediğimde adam da hafif gülümsemişti.

"o zaman beni içeride bekle, üstümü giyinip kahvaltıyı hazırlayalım." dedim. adamın yanından geçtim ve hızlı adımlarla odama gittim. üstüme takım elbiselerimi giyip mutfağa ilerledim.

mutfağa gittim ve küçük bir kahvaltı masası hazırladım. kahveleri de masanın üzerine koyup adamı çağırmak üzere mutfaktan çıktım.

"kahvaltı hazır." kafasını telefonundan kaldırdı ve büyümüş gözleriyle bana baktı.

"ne ara hazırladın, beraber hazırlamayacak mıydık?"

"misafire bir şey yaptıracak halim yok ya, hadi gel." elimle gel işareti yaptım ve ondan önce mutfağa vardım. o da ardımdan gelip karşıma oturdu.

"ben her sabah kahve içtiğim için ve senin ne içeceğini bilmediğim için ikimize de kahve hazırladım. sorun olmaz umarım." kahvemi yudumlarken konuşmuştum.

"ben kahvaltı yapmam, fark etmiyor benim için." o da benim gibi kahvesini içmeye koyulmuştu. kahvaltımız gece eve gelirkenki gibi yine sessiz sedasız geçiyordu. ona çok şey sormak istiyordum. adını, mesleğini, neden bir gecelik başka bir yerde kalması gerektiğini gibi...

"adın ne?" benden önce davranıp bu sessizliği bozmuştu karşımdaki.

"seishu inui, ya senin?"

"hajime kokonoi." bu adı hiç duymamıştım.

"beni dün gece öldürmediğin için teşekkürler kokonoi." kokonoi dediğim söz üzerine kahkaha atmıştı. cidden kahkaha atmıştı.

"sen hâlâ onda mısın ya, neden öldüreyim seni." sırıtırken masadaki kahve kupasını alıp bir yudum almıştı.

"bence çok normal, yani tanımadığım bir insansın sonuçta. nereden bileyim senin katil ya da tacizci olmadığını?" kafasını salladı ve elindeki kupayı masaya bırakıp geriye yaslandı. sanırım kahvaltıyı bitirmişti. zaten bir şey yememişti bile sadece kahve içmişti.

"haklısın."

kokonoi yüzümü inceliyordu şu an. hemde baya baya. ayrıntılı ayrıntılı. hafızasına kazıyordu belki de. belki de çok zengin biriydi ve bana para verecekti zaten giydiği kıyafetlerden zengin biri olduğu belli oluyordu. ama zenginse neden bir otele gitmeyip başkasında kalmıştı ki? ben buna kafa yorarsam bir yıl içinden çıkamazdım bu yüzden düşünmeyi bıraktım.

"güzelsin inui."

tesadüf, kokonuiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin