14'

6 1 0
                                    

"iyi misin?" diye fısıldadı, öksürüklerimi duyan en yakın arkadaşım. "iyiyim." dedim. değildim. nefes alamıyordum, kalbim çıkacak gibi atıyordu ve terler, gökyüzünden düşen bir yağmur damlasıymışçasına boynuma doğru süzülüyordu. ölüyordum.
ağız ucuyla aldığım izinle birlikte sınıftan koşarak çıktım, tuvalete vardığımda iş işten geçmişti: kalbim daha hızlı atıyor, midem daha çok bulanıyordu. başım dönüyordu, ölecek gibi hissediyordum.
sınıfa tekrar döndüm, daha kötüydüm. ellerim titriyordu, parmaklarım su şişesini tutmaya acizdi. en yakın arkadaşıma yöneldim, "iyi değilim." dedim. "yapamıyorum." dememle koşmam bir oldu. tekrardan tuvalete gittiğimde artık bayılacağıma emindim. sırtımı tuvaletin duvarına yasladım, dizlerimin bağının çözülmesine izin verdim ve yavaşça çöküşümü izledim. elim telefona gitti, rehberden onun numarasını buldum, "yardım et..." diye fısıldadım. "lütfen, tuvaletteyim, yanıma gel..."
birkaç dakikalığına yerde yatarak gözümü kapattığım sırada diğer arkadaşlarımdan birisinin geldiğini gördüm. "hayır..." dedim, "onu istiyorum." ağlamaya başladım, ona bu kadar değer veriyor muydum?
geldi... kızlar tuvaleti olmasını umursamadan geldi. önce adım atmaya çekindi, kapıda onun bacağını gördüm. içime huzur doldu, "artık," dedim, "artık ölebilirim..."
koştu, yanıma geldi, beni kaldırdı, omuzuna yasladı. o bitmeyen koridor onun sayesinde çabucak bitti. ağlıyordum, üzerini ıslatıyordum fakat umurunda değildi. sınıfa girdik, herkesin çirkin bakışlarına maruz kaldım ve beni yerime oturttu. şanslıydım ki o benim sıra arkadaşımdı. "iyi misin?" dedi tekrardan. "olamıyorum," dedim güçlükle.
dersin bitmesine yaklaşık 5 dakika kala dayanamaz hâle geldim. "lütfen..." dedim, "lütfen beni eve götür."
"az kaldı," diye fısıldadı. "beş dakika daha dayan, sonra eve gidiyoruz."
"hayır," dedim ve omuzunda ağlamaya başladım, "şimdi gitmek istiyorum."
hıçkırıklarım tüm sınıfı sararken öğretmen dahil herkes dikkatini bana vermişti. "beş dakika dışarı çıkabilir miyiz?" dedi hocaya. onaylar bir şekilde başını sallayan hocaya karşın dışarı çıktık. yere çöktüm, dizlerimi kendime çektim ve başımı dizime yaslayarak ağlamaya başladım. o da tam karşıma oturdu, bacaklarını iki yanıma açtı, ellerini uzattı ve elini tutarak ağlamama izin verdi. çok huzurluydum, aynı zamanda da çok huzursuz...

"ağlama," diyordu. "bunlar da geçecek."

hayır, geçmedi ve geçmeyecek.

ölüme giden karanlık koridorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin