cumartesi sabahı
Chaeyoung sabah erkenden uyanmış ve piknik için hazırlık yapmaya başlamıştı. Yemek yaparken sürekli aklında senaryolar kuruyor ve Mina'ya neler söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Daha önce doğru düzgün bir ilişki hayatı olmadığı için de bu konuda pekte iyi olduğu söylenemezdi.
İlk adımı atmaya korkmuştu bu yüzden ilk başlarda Mina'ya karşı oldukça soğuk ve umursamaz davranıyordu. Fakat zamanla Mina'ya güvenmeye başlamış ve ona olan sevgisi de artmıştı. Ona bir şans vermeliydi.
Hazırladığı kurabiyeleri de fırından çıkarıp soğumaya bıraktığında gerginliğini biraz olsun üstünden atmak için telefonunu eline alıp oyalanmaya karar verdi.
*******
chae'nin ağzından
Saat öğlene yaklaşıyordu ve güneş kendini göstermeye başlamıştı. Çok fazla vaktimin olmadığını görüp banyoya gittim. Aynanın karşısına geçince aklıma yine, "Mina'ya nasıl açılacağım?" sorusu takılmıştı ve milyonlarca senaryo üretip kendimce alıştırma yapmaya başlamıştım.
Bir süre sonra zil çalmıştı. Saati kontrol etmemle gözlerim hızla büyümüştü, Mina gelmiş olmalıydı ve ben daha hazır değildim. Içimden kendime kızarken zilin birkaç defa üst üste çalmasıyla duraksadım ve kapıya doğru yöneldim. Üstümü başımı kontrol edip kapıyı açtığımda Mina'yı görmüştüm.
Çok sade ve şık giyinmişti, gerçekten güzel görünüyordu.
Anlaşılan beni pijamalarımla görmeyi beklemiyordu, baştan aşağı üstümü süzdükten sonra gülümsemişti.
Yine rezil olmuştum."Üzgünüm geciktim, içeri gel istersen, üstümü değiştirip geleceğim."
"Hiç sorun değil beklerim."
Kapıdan çekilip içeriye girmesini beklemiştim.
"Hızlıca hazırlanıp geliyorum, istediğin yerde bekleyebilirsin."
Gerginliğimi belli etmemeye çalışarak gülümsedim ve odama yöneldim. Dolabımdan çıkardığım uzun ve sade bir elbiseyi giyip saçlarımı örmüştüm. Güzel olup olmamak şu an umrumda değildi. Hızlıca hazırlanmaya odaklanmıştım.
Her şeyi hallettikten sonra Mina'ya seslendim ve mutfaktan hazırladığım yiyecekleri alıp evden çıktık.
Yol boyunca çok fazla sohbet etmemiştik, her şeyi piknik alanında söylemek istiyordum. Kendimi cesaretlendirmeye ve derin nefesler alıp sakinleştirmeye çalışıyordum. Mina bunu fark etmişti sanırım ama daha da gerilmemem için bir şey demiyordu.
Piknik alanına vardığımızda bizden başka kimsenin olmadığını gördüm. Daha rahat hissedecektim, umarım salak arkadaşlarım bizi burada bulamazlar.
Piknik örtüsünü çıkarıp her şeyi hazırladım ve sonunda birlikte oturup bir şeyler atıştırmaya başladık. Artık konuşmam gerektiğini hissediyordum eğer daha fazla susarsam bugünü de berbat edecektim.
"Mina"
Adını seslenmemle gülerek bana dönmüştü ve ne diyeceğimi bekliyordu, en başından beri kötü niyetli olmadığını ve diğer insanlar yüzünden duygularını saklamak zorunda olduğunu geç anladığım için çok pişmandım. Ona karşı hissettiğim duyguları çok geç kabullenmiştim. Keşke daha erkenden her şeyi fark edebilseydim.
"Bir şey mi söyleyeceksin Chaeyoung?
Çok dalgın görünüyorsun.""Hayır yok,buraya gelmekle çok iyi düşünmüşüz. Çok sakin ve sessiz bir yer, seninle birlikte vakit geçirmek güzel."
Söylediklerimle birlikte yeniden gülümsemişti, gülümsemesi beni gerçekten rahatlatıyordu.
Yemeklerimizi bitirip ortalığı toplamıştık ve ben hala bir şey söyleyememiştim. Yürüyüş yapmayı teklif ettim ve ormanın içinde yürümeye başladık.
Etraf gerçekten çok sakin ve huzurluydu, onunla birlikte burada vakit geçirmekten keyif almıştım. Ellerini ellerimle birleştirip duraksadı. Hiçbir şey demeden yürümeye devam ettik.
Hep ilk adımı o atıyordu artık bir şeyler söylemem gerektiğini düşünüp konuşmuştum.
"Mina teşekkür ederim,her şey için. Ilk zamanlar sana karşı çok sert davranıyordum biliyorsun, senden pek haz aldığım söylenilemezdi, bana duygularını söylediğinde bile alay ettiğini sanmıştım çünkü okulda insanlarla dalga geçip lezbiyen olduğunu söyleyen birini ciddiye almak.. saçma olurdu. Daha sonra sana alışmaya başladım ve aslında göründüğün gibi biri olmadığını anladım. Kendini saklamak zorunda kalman ve ne yapacağını bilemediğin için böyle davranman gayet normaldi."
Diğer elinide tutup bedenini bana döndürmüştüm, söylediklerime karşı şaşırmış olacak ki susup sadece beni dinliyordu.
"Sana karşı ben de bir şeyler hissediyordum Mina ama bunu saklamaya çalıştım, gelip geçer sandım ama öyle olmadı. Her geçen gün daha da çok bağlandım sana ve davranışlarından emin olmaya çalıştım. Ve eminim de. Artık bir yerden başlamanın zamanı geldi diye düşünüyorum."
Aramızda kalan bir adımlık mesafeyi de kapatıp yüzüne iyice yaklaşmıştım, kalbim çok hızlı atıyordu ve artık kurtuluşum da yoktu. Yüzüne doğru eğilip kalbimi yerinden çıkaracak son cümlemi de söylemiştim. "Seni seviyorum Mina."
final konusmasına geldik sanırım. cok sacma bir yerde bitirdim farkındayım ama devamına yazacak guzel bir sey bulamadım, cok klise bir final oldu, beklentilerinizi karsılayamadıysam ozur dilerim. kitabın en basından beri neden bu kadar okundugunu asla bilmiyorum, hakettigini de sanmıyorum. 10 ay once oylesine yazmaya baslamıstım ve bitirecegimi bile dusunmuyordum. insanlar okuyup ilgi gosterince yarı yolda bırakmanın sacma olacagını dusundum ve yazmaya devam ettim. destekleriniz icin cok tesekkurler,biraz fazla acemice bir kitap oldu. twice'ı her zaman destekleyin ve ne olursa olsun hep mutlu kalın. gorusuruzz💕💟💘💖💞💓
