Asiyenin Dilinden;
Trabzon'a gidenler bilir. Sürekli havası değişen, hırçın denizi ve özellikle de kuymağı ile meşhur bir ilimizdir. Peki ya Sürmene? Anladım. Bilmiyorsun. Hadi yaklaş, anlatıyorum. Bu hikaye Adamın kadına,Kadının adama muhtaç olduğunu anlatan bir hikayedir. Eşi benzeri de yok haaa. Hadi o zaman siz bana daha fazla sövmeden başlayalım. Hayde vira bismillah. Asiyenin dilinden: Yine bir yağmurlu havayla uyandım. Nedense herkes bundan şikayetçi olur. Ama ben soğuğu sevenlerdenim. Farklı kişiliğim bu yüzden herkes de çok merak uyandırır. Biraz üşengecim sanırım. Sıcacık yatağımı bırakıp çıkmak istemiyorum hiç. Fakat babama verdiğim sözü tutmam lazım. Her Cuma babamla beraber medrese ve camiyi temizlemeye gidiyorum. İnsanlara yardım etmek hoşuma gidiyor. Fakat Haluk bundan çok hoşnut değil. Zaten beni pek arayıp sormaz. Trabzonlu değil zaten görseniz anlarsınız sizde. İstanbul'da yaşıyor. İşte kafası eserse arada geliyor sağolsun. Neyse ben biraz daha riv rive devam edersem babam beni kovalar. En iyisi gitmek.. Kendi kendime konuşmayı çok seviyorum Ya. Canım kendim. Ehuehuehu.
Asiye sıcacık yatağından kalkıp havaya uygun giyindi. Başını bağlayıp olmazsa olmaz o keşanını da boynuna sarıp hızla medreseye gitti. Camiye girip hemen üst kata çıktı. Babasının vaazlarını dinlemeyi çok seviyordu. Aradan bi zaman geçtikten sonra namaz kılınmıştı. Herkes dağılmaya başladı. Asiye kolonlara yaslanmış herkese dedikoducu kadınlar gibi bakıp kendi kendine söyleniyordu. O sırada esrarengiz bir adam. Mustafa... İlk kez görmüştü. Asiye yüzünü görmeye çalışırken yanlışlıkla yanında ve üst üste duran rahleleri düşürüverdi. Mustafa hemen kafasını kaldırıp yukarı baktı. Şaşkın ve o masmavi gözleriyle Asiye'ye bakıyordu, göz kırptı. Asiye panikle geri çekilip babasının onu görmemesi için dua ederken herkes camiden ayrılmıştı bile. Asiye yavaşça kafasını kolondan uzattığı sırada herkesin gittiğini görüp derin bir oh çekip aşağıya indi. Babası Osman o sırada bahçeye çıkmış gülleri buduyordur.
Asiye: Baba ha ben başlayrum temizliğe kimseyi alma içeru.
Asiye hızlı adımlarla depoya gidip koca süpürgeyi aldı basamakta sıkışan süpürge Asiye'yi zorlamış olmalı ki kendi kendine söyleniyordu.
Asiye: Ula çiksana sen benden de inatçu çiktun yaa!
O sırada uzanan elleri babası olduğunu sanacak ki kafasını kaldırıp ona yardım eden adama gözlerini çevirdi. Ve işte o yine o adam! Mustafa!.
Yavaşça süpürgeyi sıkıştığı yerden çıkarıp camiye sokup meraklı gözlerle Asiye'ye baktı Mustafa. Teşekkür bekleyecek olmalı ki Asiye hemen lastiklerini çıkartıp (terlik) hızla camiye girdi. Buna sinirlenen Mustafa Asiye'nin arkasından bağırırmışçasına elini uzattı.
Mustafa: Hiç önemlu değul ya Ne demek ben rica ederum!
Asiye olduğu yerde durup Mustafa'nın alaycı konuşması ile irkildi. Birden Mustafa'ya dönüp kaşlarını karşısında duran o adama çattı. Ellerini beline koyarak karşısına geçti. Basamaktan dolayı Asiye nerdeyse Mustafa'yla aynı boydaydı.
Asiye: Ben saa yardum etmenu istedum mi de yardum ediysın? Ha bide üstüne üstlük benden teşekkür bekliysın?
Mustafa gülerek basamağa bi adım atıp Asiye'ye yaklaştı.
Mustafa: İnsanlıkta mi etmeyelum?
Asiye Mustafa'nın ona yaklaşmasına korkmuş olmalı ki geri geri giderken ayağını süpürgeye çarptı.
Asiye: Aaghhh!
Mustafa tam Asiye düşeceği sırada tek hamleyle kolunu tuttu.
Mustafa:Yavasshh da yavasshh, anladum beni görünce bi nutkun tutuldu ama bu kadari da fazla hee?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Avuçlarında
Teen FictionBen İnstagram Sen Anlat Karadeniz Fandomdan @Oykumungulusu diğer hesabımı kaybettiğim için sil baştan hikayemize kaldığımız yerden devam edeceğim İyi Okumalar. :)