2 Bölüm: Kahvaltı

200 29 7
                                    


Kaybedilemeyecek kadar değerlisin.

---

Ava'nın anlatımıyla:

Tanrım bu nasıl olabilir! Hala aklım almıyor. Bu gün böyle olaylar ile karşılacağımı hiç inanamıyordum. Oh, herkese merhaba! Beni biliyorsunuz zaten ben Ava. Kusuruma bakmayın yaşadığım şeyin şokunu hala atlatmış değilim. Dün gece Encantoya yeni bir sayfa açmak için gelmiştim ve geldiğim gün burada garip olayların döndüğünü gördüm. Sabah olduğundaysa Encantoyu biraz gezdim ve başıma neler geldiğine inanmıycaksınız! İsterseniz size anlatayım? Hadi o zaman herkes yerlerine geçsin. Başlıyorum..

Sabah saat 07:00.

Gördüğüm kabus yüzünden yatağımdan fırlamıştım. Kan ter içerisinde kalmıştım ve sanki nefes alamıyordum. Elimi kalbime götürdüm ve kendime gelmeye çalıştım. Hızlı nefes alıp vermelerin sonucunda kalbim sakinleşmişti. Elimle yüzümü sildim gerçektende korkudan terlemiştim. Gördüğüm kabusu ilk kez görmüyordum. Yine babamın ve annemin öldüğünü görmüştüm. Bir ormandaydım annem ve babam el ele tutuşmuş ormanın derinliklerinde yürüyordu. Ben onlara seslensemde beni duymuyorlardı. Onlara yetişmeye çalışıyordum ama üstümdeki ağırlık yürümeme engel oluyordu. Çırpınıyordum koşmaya çalışıyordum ama sanki yavaş mod açılmıştı. Onlar gözden kalboluyordu ve etrafa karanlık iniyordu. Garip sesler çoğalıyordu ve onlar tamamen gözden kayboldu... Ve bum! İşte gördüğüm kabus buydu. Neredeyse her gece bu kabusu görüyordum ve gerçekten bıkmıştım. Saata baktığımda daha erken olduğunu gördüm ve iç çektim.

Ayağa kalktım lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve kendime gelmeye çalıştım. Duş almam gerekiyordu. Odama gidip havlumu ve bir kaç gerekli şeyi alıp banyoya girdim. Sıcak su kafamdan aşağı dökülürken ben gözlerimi kapatmıştım. Duş aldıkdan sonra saçımı havluyla kurutmaya çalıştım. En sonunda saçım tamamen kurumasada kıyafetlerimi dolaptan çıkardım ve onları giydim. Hava bu gün güneşli olucakmış gibi gözüküyordu. Saçımı tamamen kuruttukdan sonra saate baktım. Saat 08:45'di. Ne ara bu kadar zaman geçti bilmiyordum. Kahvaltı etmediğimden karnım guruldamaya başladı. Buzdolabında da bir şey yoktu o yüzden sabahın köründe gidip alışveriş yapıcaktım. Şalımı aldım ve iki omzumun üzerine gelicek şekilde attım, cüzdanımı ve bir sebet alıp dışarı çıktım. Daha erken olmasına rağmen köy halkı uyanmıştı. Etrafda çocuklar koşuşturuyor, yetişkinler ise işlerini hallediyorlardı. 

Uzun sarı elbesimle birlikde sokakları gezmeye başladım. Bir kaç meyve satan yerleri gördüğümde canımın çektiği meyveleri alıp sebete koyuyordum. Sakin bir şekilde etrafa bakınarak geziniyordum. İnsanların bu kadar mutlu olması beni ister istemez gülümsetmişti. Yürüdüğüm sırada sol tarafda müzik aletleri ile şarkı çalan bir kaç adama bakıyordum ki, birisine çarpmam ile dengemi kaybettim ve yere düşdüm. Şalım omzumdan yere düştü ve sebetteki aldığım meyveler etrafa dağıldı. Bir kaç kişi gelen düşme sesi ile bana baktılar. Utanç verici bir andı hemen şalımı yerden aldım ve kafama geçirdim. Sebetimi düzelterek meyveleri sebetin içine atıyordum. O sırada bana çarpan kişide yardım ediyordu. Meyveleri sebete atma işlemi bittikden sonra ayağa kalktım. Karşımdaki kişi eli ile omzuma dokundu. "Efendim, özür dilerim sizi göremedim lütfen beni bağışlayın" gözlerim bu narin kadın sesinin geldiği kişiye gitmişti. Bu dün ismini öğrendiğim kızdı. Adı şey.. ah evet Mirabeldi! Kızı gördüğümde gözlerim hafif büyümüştü. Sonradan fark etmiştim onun bana nasıl baktığını. Sanki beni tanımıyormuş gibiydi ki, bu doğruydu beni tanımıyordu.

"Sorun değil" dedim ince sesimle. Elini omzumdan çekti ve bana bakarak gülümsedi. "Burada yenisin galiba?" yüzündeki gülümsemeyi silmeden sorduğu soruya yanıt bekledi. "Evet, yeniyim dün geldim buraya" sorusunun cevabı geldiğinde gülümsemesini bozmadan tekrar ağzını açtı. "O zaman Encantoya hoşgeldin!" dedi ve etrafında döndü. Döndüğü sırada elbisesinin etek ksımı havalandı. İster istemez bende kendi etrafımda dönmek istemiştim.

𓆩⫯𓆪 𝐚 𝐍𝐞𝐰 𝐏𝐚𝐠𝐞 𝐚 𝐍𝐞𝐰 𝐋𝐨𝐯𝐞 || Camilo x Fem!ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin