TESADÜFLER

627 33 5
                                    

Koridorlar bomboştu. Tuhaf bir şekilde sessiz bir ortam vardı ve dün bu saatlerde sınıfta uyukladığım için yerini bilmediğim yemekhaneyi bulamıyordum. Sanırım kaybolacaktım.
Öğle arası saatiydi. Okulun yarısından çoğu yemekteydi. Bir kısmı da bahçedeydi. Umudum olmasa da bakışlarım telefonumu yokluyordu. Evin'i birkaç kez aramış hatta yemekhanenin yerini soran bir mesaj bile atmıştım. Hâlâ cevap gelmemişti. Muhtemelen duymuyordu.

Önüme çıkan basamakları inmeye başladığımda bu yerden kaçıncı kez geçtiğimi düşünüyordum.
İki? Dört? Ah, hayır belki de beş.

"Arsal!"

Korkuluklara tutunmuş elimden destek alarak kendimi durdurdum ve arkama dönerek bana seslenen kişiye baktım.
Sabah panonun önündeyken tanıştığım kızdı. Melis. Yanında da Ece vardı.

"Seni görünce yolumuzdan döndük, birlikte yemek yiyelim diyecektim." Bakışları kısa bir anlığına en az beşinci kez indiğim merdivenlere kaydı. "Yoksa çoktan yedin mi?"

Şu an karnımın guruldaması gerekiyordu. Kelimeler yetersizdi.
"Hayır, yemedim."

"Harika, hadi bize katıl."

Ah, Evin!
Bir yanım bu kızı hiç sevemiyordu. Devamlı olarak hayır gitme dese de Evin'in cevap vereceğini bu saatten sonra sanmıyordum.

"Pekala..."

İsteksiz de olsa inmeye çalıştığım basamakları çıkarak onlara ayak uydurdum. Defalarca kez geçtiğim koridordan yangın çıkışına girdiklerinde etrafı zihnime kazımaya çalışıyordum.
Yangın çıkışından bir başka bloğa geçtik. Şimdi yemekhaneyi neden bulamadığımı anlamıştım. Okul labirent gibiydi.
Çift kanatlı, üzerinde yemekhane yazan kapıdan içeri girdiğimizde gözlerim hayretle açıldı. Böyle bir yemekhaneyi okula nasıl sığdırmayı başarmışlardı acaba?

"Bu taraftan."

Ece'nin uyarısıyla etrafa sapmaya meyilli olan ayaklarım sıraya yöneldi. Boş bir tepsiyi alıp birkaç şeyle doldurdum. Yemekler de epey güzel görünüyordu. Sanırım o denli acıkmıştım.

Sıradan çıktığımızda bir yandan onları takip ediyor bir yandan da Evin'e bakınıyordum. Gerçi böyle bir yemekhanede onu bulmam imkansız sayılırdı.

"Bizimkiler orada."

Melis'in koluma değen eliyle etrafa bakınmaya son verip önüme döndüm. Yaklaştığımız masayı yeni fark ediyordum. Hayır, hayır lütfen oraya oturmayalım. Henüz hazır değilim görüşmeye. Kız kıza olacağımızı düşünüyordum!
Son bir kez arkama baktım.
Evin bir yerlerden çıkıp beni buradan alman için son şansın. Lütfen duyar mısın beni?!

"Otursana Arsal."

Melis'e göz ucuyla bakıp daha fazla üstelemeden boş kalan sandalyeyi çektim ve oturdum. Elimdeki tepsiyi bırakır bırakmaz üzerimdeki bakışlara dönmüştüm. Sabah tanıştığım Cenk, Efken ve Yafes buradaydı. Beni görmeyi beklemedikleri ortadaydı. Şahsen ben de onları beklemiyordum.

"Arsal'la denk geldik. Ben de davet ettim."

Kimse duymadı sanki Melis'i.
Cenk ve Efken önüne dönüp yemekleri ile ilgilenmeye başladıklarında hâlâ üzerimde olan koyu kahvelerden kaçınarak önüme döndüm.
Ailemle yemek yerken bile gerilen biriydim. Gerçi o zamanlarda beni geren unsur genelde annem oluyordu ama şimdi bu yabancı insanların arasında...
Utangaç biri kesinlikle değildim ama herkesle her şeyi yapmaya alışkın bir tip de değildim.

"Neden okulunu değiştirdin Arsal? Hemde son senede."

Oynamaya çalıştığım patates parçalarına kaşlarımı çatmış bakarken beni konuşturmaya doğrusu sessiz masayı sohbet etmeye zorlayan Melis'e kısa bir bakış atmıştım.

KIRGIN BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin