"Peki beni neden kaçırdınız?" diye sordum. "Yani oturup konuşmak daha mı iyi olurdu acaba?"
"Bunun hoşuna gideceğini düşünmüştüm." Hüzünle kafasını eğip dudaklarını büzdü mor saçlı manyak!
"Şey, böyle bir fantezim yoktu, Bay..." Ona baba demeye korkuyordum.
"Ran Haitani."
"Peki, Bay Haitani. Benim adımı bildiğinizi düşünüyorum."
Adının Sanzu olduğunu
öğrendiğim herif kıkırdadı."Ran, bu kız senden çıkamayacak kadar saygılı."
"Rindou görevde olduğu için buradasın, Sanzu." diye homurdandı Ran. "Ayrıca, zaten benden çıkmadı."
Başımı elime yaslayıp derin bir nefes aldım. "Yani... Artık burada mı kalıyorum?"
Ran kafasını aşağı yukarı salladı. "Burası benim emekli odam. Senin gelmek isteyeceğini düşünmemiştim, bu yüzden istediğin gibi sikleyebilirsin burayı."
Dediği şeyle kaşlarımı çattım."Zaten sormadınız ki!" Sanzu konuşmayı dinlemeye bile tenezzül etmediği için "Neyi?" diye sordu.
"Gelmek isteyip-istemediğimi ." dedim sakince.
Ran, Sanzu'ya sinirli bir şekilde bakarken, Sanzu aydınlanmış bir yüz ifadesiyle "Haa~ Ben de neyi unuttum diyordum!"
"Aman be... Bir türlü kafam almıyor," diye mırıldandım.
"Sizi bir yerden hatırlıyor gibiyim ama her neyse. Bu arada, Bay Haitani, eğitimime nasıl devam edeceğim? Kıyafetlerim ve eşyalarım da orada kaldı. Her şey çok ani olduğu için..."
Yaptığım imayı görmezden geldi ve boş vermemi söylercesine elini salladı. "Onları çoktan hallettim ben."
"Ne güzel..." Ne diyeceğimi bilemediğim için boğazımı temizledim.
Sandı telefonuna gelen mesaja baktıktan sonra Ran'a döndü. "Mikey bizi çağırıyor."
Ran ayağa kalktı. "Sen istediğin gibi takıl, Kanada."
"İsmim Kanade."
"Her neyse... Görüşürüz, Kanade!"
≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈-İlahi Bakış Açısı-
Kanade bütün evi baştan aşağı gezmişti. Çok büyük bir yerdi. Babasının manyak olduğunu düşünse de, zengin olduğunu öğrendiği için mutluydu.Kilit açılma sesi kulağına ulaştığında, Ran'ın gelmiş olduğunu düşündü ve ikişer ikişer merdivenlerden indi. Gelen kişi Ran değildi ama ona çok benziyordu. Saçları daha uzundu ve ciddi bir ifadesi vardı.
Kapının arkasına saklandı Kanade. Neden böyle yaptığını bilmiyordu, bir refleksti.
Adam hiçbir şey fark etmemiş gibiydi. Kanade'nin olduğu yere birkaç adım attıktan sonra duraksadı. Kanade'nin kalbi ağzında atıyor gibiydi. Biraz sakinleşmek için gözlerini kapattı.
Sonunda nefes almayı hatırladığında gözlerini açtı. Kafasında bir şey hissediyordu.
Bir silahın namlusu?
Bir çığlık atıp hızlıca eğildikten saniyelik sonra silahı ateşlemişti adam. Neyseki Kanade eğildiğinden kafasına değil, duvara isabet etmişti.
Şu an rahatlamaması gerekiyordu. Zaten başından beri bir gariplik vardı. Ne tür bir manyak kızının kaçırılmasının hoşuna gideceğini düşünürdü ki?
Ayrıca bu silahı neresinden çıkarmıştı?
Hızlıca koşmaya başladı. Merdivenleri atlayarak çıkarken, adam hızlıca onun arkasından geliyor ve rasgele ateş ediyordu.
Ayağı kayınca yere düştü Kanade. Adam hemen önündeydi.
Silahı doğrulttu. "Şimdi yakaladım seni."
O anda Kanade, merdivenlerden aşağı kaymaya başladı. Kar kayağı yapmak gibiydi, ama sanırsa kıçını incitmişti.
İkidir kıl payı kurtuluyordu. Kendini 9 canlı bir kedi gibi hissediyordu.
Rasgele bir kapıya girdi, burası bodrum katıydı. İçine girebileceği ya da arkasına saklanabileceği bir şey aradı gözleri.
Buzluk! İçeride sığabileceği kadar büyük bir buzluk vardı. Biraz üşümekte sorun gelmezdi.
"Umarım gebermem..." diye mırıldandı buzluğu açarken.
İçindeki şeyi gördüğünde, çığlık atmamak için ağzını kapattı.
Buzluğun içinde cesetler vardı.
"Sözümü geri alıyorum, kesinlikle gebereceğim!"
—————————————————
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teddy Bear|Tokyo Revengers
HumorRan'ın bir kızı olsaydı ne olurdu? Çocuklarıyla ilgilenen bir anne, işe gidip gelip ailesini seven bir baba, örnek bir çocuk... Kanade'nin hayalindeki "aile" buydu. Ama elbette her şey o kadar basit değildi. Yine de kesinlikle babasının bir çete lid...