Asansörde sadece yandan gördüğüm kişi şimdi önümde bana doğru geliyordu. Ve evet, o geçen sene döner kapıda yüzüne bağırdığım adamdı.
O zaman dikkat etmemiştim ama şimdi bakınca gerçekten çok yakışıklı bir adamdı. Biraz şaşkınlık biraz da karnımda oluşan kelebeklenme hissiyle ağzı açık bir şekilde adama bakmaya devam ediyordum.
"İş nerede?" Sesi de kendisi gibi yakışıklıydı.
"Şeyy hoşgeldiniz. Bu tarafta ama önce bi çay içseydik." Hoseok'un konuşmasını dinlemeden işin olduğu yere geçince arkasından öylece bakakaldım.
"Şey bi usta vardı ama o bizi terketti yani, çokta fazla bir iş yok aslında ne zamana biter sizce?"
Arkalarından onlara bakmaya devam ediyordum.
"Ya ne yapıyorsunuz iki gündür onlarla uğraşıyorum ben!?"
Adam Hoseok'un zorluklarla yaptığı şeyleri söküyordu.
"Alçıpanlar eğri önce onları düzeltmek gerek."
"Ne alçıpanı kırmayın! Ben nereden bulucam şimdi alçıpancıyı?" Usta dinlemiyor hâlâ sökmeye devam ediyordu.
"TAEHYUNG!" Hoseok'un bağırışıyla yerimden sıçradım ve önümde duran boya kovasını devirdim.
***
İşimizin yarısı bitmiş eve gitme vakti gelmişti. Sırt çantamı da alıp yüzümde ki aptal gülümsemeyle eve gidiyordum. Neden gülümsediğimi bile bilmiyordum.
İş yerimin çıkışında olan dönen kapıya geldiğimde kapı aniden durmuştu. Arkamda hissettiğim kişiyle ona dönüp bakmamla ağzımdan çıkan şaşkınlık nidasına engel olamadım. Çünkü o tam arkamda duruyordu.
Tıpkı bir dejavu gibiydi. Yine üzerime doğru eğildi, eğildi. Bel kısımlarımız birbirine değiyordu kalbim çıkacak gibi hissediyordum. Kapının üzerindeki düğmeye basarak kapıyı çalıştırdı.
"Teşekkür ederim." Gözlerine bakmadan kısa bir teşekkür edip dışarıya çıktım.
Arabam yoktu o yüzden otobüs bekliyordum. O ise arabasına doğru giderken cebinden çıkardığı bir sigarayı yakıp bana bakmaya başladı. Ben de ona bakıyordum. Arabasına bindikten sonra açtığı camından sigara tuttuğu elini bana doğru kaldırıp salladı. Gülümseyip ona karşılık verdiğimde arkadan gelen motorsikletli adam çantamı kolumdan çekip almıştı. Asılmasının şiddetiyle öne doğru savruldum..
Ne olduğunu anlamadan o arabasını çalıştırıp motorlu adama doğru sürmeye başladı. Üzerine araba geldiğini gören motorlu hırsız çantamı köşeye fırlatıp kaçacakken o arabasıyla motorlu adama çarpıp kamyonetinin arkasına uçunca korkudan ufak bir çığlık attım.
Kamyonetten elinde sopayla indi ve arkada yatan adama doğru yürüdü.
Uzaktan bakmaya çalışıyordum ama ne olduğunu tam olarak göremiyordum. Ona bakmayı bırakıp çantamı toparlamak için yanına gittim. O da elindeki sopayı arabaya bırakıp yanıma gelip çantamı toparlamama yardım etmeye başladı.
"İyi misin?"
Epeyce uzamış olan saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve kafamı hafifçe kaldırdım.
"İyiyim."
Kalemlerimi avucunda biriktirip bana döndü.
"Bu kadar kalemi ne yapıyorsun? Satıyor musun?"
"Ben kalemlerimi hep unuturum da."
Tüm eşyalarımı toplayıp ayağa kalktığımda "Araban var mı?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Moment to Remember|Taekook
Short Story"Seni hiç terk etmeyeceğimi söylesem beni sevebilir misin?"