1961 / Ağustos/İstanbul /
"Rise and shine"Türkiye, kulağına fısıldanan sözleri duyunca gözlerini araladı. Görmeyi en son bekleyeceği şey Amerika'nın buz mavisi gözleri ve onun gözlükleriydi. Amerika yanına bir sandalye çekmiş, kafasını göğsüne yaslamış ona bakıyordu ama hayır Amerika, Berlin'deydi. Berlin'de durup Almanya'nın moralini düzeltmeye çalışıyordu bir haftadır, hakkında gördüğü rüyalardan biriydi.
"Yine aynı rüya..."
Gözlerini tekrar kapattı ama üzerinde ki ağırlık gitmedi. Elini çekip okşamaya başladı.
"Benle alakalı rüya gören bir kişi daha."Türkiye tekrar gözlerini açtı, hayır bunu rüyasında ki Amerika söylemezdi. Evet rüyasında ki Amerika absürd derece de sıcakkanlıydı ama iğneleyici değildi.
"Ama bu kadar yakın bir pozisyon da olunca ve buna birinin 'aynı rüya' demesi.."
Amerika hafifçe ürperdi. "Benim hakkımda garip rüyalar gördüğünüzden şüphelendiriyor." Şimdi herşey kesindi bu bir rüya değildi. Türkiye'nin gözleri açıldı ve hemen yorganı çekip yatağın diğer köşesine çekildi. Amerika da üzerinden geri çekilip sandalyesine yaslandı. Uzun süreli bir sessizlik oldu, Türkiye'nin aklında bir sürü soru vardı.. Amerika nasıl evine girmişti? Neden Berlin de değildi? Ne kadardır onu izliyordu? Garip rüya derken, onun ahlaksız falan mı olduğunu sanıyordu?."Greetings"
Amerika hiç yargılıyor gibi durmuyordu durgun ve yorgun görünüyordu.
"Merhaba,Bay Amerika."
Amerika yerinden kalktı ve perdeleri ve pencereyi açtı ve pencereye yaslandı eski soğukluğuna geri dönmüştü.
"Sorun yok mu?"
Türkiye şoku daha yeni atlatıyordu bir yıldır Amerika ile bu kadar yakın yakına gelmemek ve bir anda bum, insanı çarpıyordu. Türkiye üzerin de ki geceliği düzeltti ve yataktan çıktı sonunda.
"Sizin Berlin'de olduğunuzu sanıyordum."
"Öyleydim. Ama-"
Amerika bir anlığına durdu ve bileğinde ki bilekliğe baktı. "Bir kaç sorun yaşadık."Hava sıcacıktı evin penceresinden boğaz gözüküyordu, sakin bir gündü. Taze kırmızı güller ve güller kadar taze olmasada peygamber çiçekleri* yanında da minik kurdeleli kutu belli ki Amerika onun uyanık olmasını bekliyormuş. Türkiye, Amerika'ya döndü, iyi bir fiziği olduğu söylenebilir, uzun, ince bel, iyi bir kalça, kısa sarı ipek saçlar. Giyinişini genellikle Kanada düzenlediğinden aşırı nazik gözüküyordu. En çok dikkatini çeken ise sol yüzük parmağına giydiği alyans olmuştu her zaman eldivenle kapatıldığı için ilk kez görüyordu Türkiye.
"İnsanlara bu kadar dik bakmamalısın"
Amerika gözlerini kısarak Türkiye'ye bakıyordu.Türkiye sadece başını sallamakla yetindi zaten yeteri kadar utanç duruma düşmüştü.
Amerika sigarasını bitirip, Türkiye'ye döndü. "Nedense Gece üçte gelmeme rağmen hiçbir kimse yoktu ve tam olarak bir rezalet yaşadım""Haber edilseydim belki hazırlıklı olurdum ama-"
Amerika, vazonun yanındaki kırmızı kutuyu Türkiye'ye uzattı.
"Ama ben her zaman hazırlıklıyımdır."Türkiye'nin eline tutuşturdu ve sandayesine oturttu. "Hadi açsana." Kırmızı kutunun kurdelesini açtı ve sonra bir anlığına içinde ne olduğunu düşünmeye çalıştı. Amerika her zaman, Almanya'ya hediye geitiridiğini görmüştü ama hiçbir zaman kendisine hediye verilmemişti.
"Merak etme içine bomba koymadım."Türkiye kendine engel olamadı ve hafifçe güldükten sonra kutuyu açtı. İçinde safir bir yüzük vardı.
"Küçük birşey ama-"
"Dalga mı geçiyorsun?"
Türkiye adeta büyülenmişti safirin parlaklığına bakmak için güneşe ışığa doğru tuttu. Amerika'nın evin içine nasıl girdiği bile aklından uçup gitmişti.~♡~
**Berlin duvarı 1961 ağustos da yapılmıştır
*Güller ABD'nin ulusa çiçeğidir, peygamber çiçekleri de Almanya'nın.
~♡~Buna ikinci bir part daha yazmayı düşünüyorum, ve Amerika'nın İstanbul'da gecenin üçünde ne yaşadığını yazmakta istiyorum kısaca
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[betrayal of a trust] AmeTurk
Historical FictionFarklı yıllardaki anılarla oluşan koleksiyon. BxB