#4#

249 32 51
                                    

Evet aşklar biraz kısa bir bölüm ama en yakın zamanda uzun bir bölümle geri dönücem

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, satır arası yorumları  da  çok severim ki 👉👈





Gözlerim bana ihanet edip gözümün içine işleyen güneş ışınlarına inat açılmaz ken duyduğum seslerin ne olduğunu anlamaya çalışıyor dum, biri giyiniyor, giydiği elbiseler ne denli ağır olsa gerek tok sesler çıkartıyor, dün gece evlendim prens yoongi ile aynı odada kaldım, dün onu redettim, ne! Bir anda tüm gerçeklikle yüzüme tokat misali çarparken sonunda gözlerimi açabilmiş odanın köşesinde bulunan boy aynasının  önünde giyinen prensi görmüş tüm, son olarak ayak ucuna gelen ağır altın işlemeli siyah ceketi de giymiş ve bana dönmüş tü, yataktan kalkıp hemen kendimi toparlamış tım kocam da olsa ona saygı duymama gerekiyor o bu ülkenin prensi. 

Adımları yanımda bitmiş yüzüm önümde ona bak azken neşeli bir ses le  konuşmuş tu "Günaydın mavişim iyi uyudun mu?"  'Evet efendim siz o taş gibi koltukta yatarken ben hayatımı satsam alamayacağım bir yatakta ve hatta prens yatağında yattım gerçekten çok rahattı' alttan yüzüne bakıp tekrar başımı öne eğmiş tim "prensim b-ben gerçekten çok ö-özur dilerim" tekrar gülümsemiş elinin birini omzuma koymuş tu  "özür dileme mavişim senin suçun değil, hadi sen de hazırlan kahvaltıya inelim" Başımla onaylayıp elbise dolabına yönelmiş tim çift kapaklı dolabın kapaklarını sonuna kadar açmış içine hayretle bakmış tım, bütün  hayatım boyunca düşünüp te hayalini kuramayacağım elbiseler vardı çeşit çeşit,renk renk her biri ayrı takımlardan oluşan hanbok lar, gerçekten çok nankörü onlar bana her şeyin en iyisini vermiş ayaklarımı  altına prenses unvanını sermiş ben ise onlara ihanet edip prensi

Görgüsüzce bakmayı kesip elime ilk gelen bebek mavisi üzeri altın işlemeli bir hanbok almış tım, elbiseler le beraber banyonun gelmiş, odanın ortasında durmuş beni izleyen Delta ya kaçamak bir bakış atıp kendimi banyoya atmış tım  önce banyo yapmam gerekliydi temizlenemm gerek.

On dakikalık kısa bir duşun ardından vücudumu güzelce kurutup havluyu askılığa asmış saçlarıma da küçük bir havlu dolayıp kurumasını beklemeden hanbok u giymeye başlamış tım ben ve yoongi boğazlı hanboklar giymeyi daha iyi bulmuş tuk çünkü diğerlerinin muhur lenmediğimizi öğrenmesi beni çok utandırır ve kendimi kötü his etmeme sebep olur du, koca banyonun boy aynasından kendimi son kez kontrol etmiş hafif nemli saçlarıma ellerimle güzel bir şekil verdikten sonra banyodan çıkmış tım, uzun zamandır pencereye baktığı aşikar olan Delta nın gözleri beni bulmuş dudakları iki yana kıvrılmış tı "çok güzel olmuş sun vita'm, hazırsan kahvaltıya gidelim" gözleri bana binlerce kez olduğu gibi tekrar ihanet edip prense bakmış " peki e-efendim " demiş tim ,  keyfi kaçmış bir şekilde dudakları düzelmiş "hani efendim  değil yoongi diyecektin?" Demişti çocuksu bir edayla, cam kenarından ayrılıp yanıma yaklaşmış aramıza bir adımlık bir mesafe koymuş tu  ben hala aynı pozisyon da başım önümde beklerken elini nazikçe çeneme yerleştirmiş baş parmağı ile dudağımı okşamış tı.

"Kokun çok güzel özellikle de utanınca buram buram çimen ve yasemin kokun baş döndürücü."

"Gerçekmiş" ne dediğini anlamazken yüzümü kaldırıp kendi yüzü ile eşitledi ve dudaklarımı okşadı "n-nasıl dediniz ef-yoongi?" Dudaklarımı biraz daha okşamış hafif bastırarak yana itmiş elini çenemden çekip parmağına bakmış   ve gülmeye başlamış tı "yaşasın ben kazandım changbin kaybetti"  diyip gülmeyi sürdürmüş tü "hangi konuda hakli çıktınız anlayamadım  y-yoongi"

Gülmesini biraz bastırıp  "changbin de seni ilk gördüğünde tıpkı benim de seni ilk gördüğümde yaptığım gibi incelemiş ti ve dudaklarının boya olduğunu söylemiş ti, ben de bence boya değildir demiştim haha ben kazandım" demiş ve beni de kendisiyle güldürmüş  tü, ikimiz de artık gitmek için hazırlanmış ve odanın kapısına yönelmiş tik, prens elini kapı kuluna koyup çevirecek ken vaz geçip bana bakmış tı ne olduğunu anlamamış öylece prens e bakmış tım "bir şey mi oldu yoongi?" Elini saçlarımda hissetmem le gözleri  anlık olarak kapanmış hemen açmıştım "benim güzel prensesim tacını takmayı unutmuş"  saçlarımdaki elini geri çekmiş elbise dolabına yanında prensin tacını ve kendi tacımı koymak için bulunan sandık şekilli ahşap dolabı açıp tacımı getirmiş ve saçlarıma yerleştirmiş ti "tıpkı bir melek gibisin" başımı önüme eğmiş kısaca teşekkür ettikten sonra nihayet yemek odasına ulaşmış tık.

Yemek odasına girerken biraz korkmuş tum çünkü ilk defa kral ve kraliçe ler ile  beraber aynı masaya oturacaktım açıkçası biraz gerilmiş tim fakat bunların hepsi Delta nin kuzeni sigma changbin in samimi konuşması, namjoon baba, jin baba, ve kyungsoo amca ve kai amca nın samimiyeti sayesinde yok olmuş tu.

prens changbin de kuzey krallığının veliahtıymış nasıl namjoon babam ileride güney topraklarının hakimiyetini Delta ya vercekse kyungsoo amca da yetkilerini ileride changbin e verecek miş,  her ne kadar şakacı ve samimi biri olsa da prens yoongi nin anlattığına göre çok iyi bir savaşçıymış ve tabi fermonlarından anlaşılacağı üzere o bir sigma alfaların en iyi kurt türü.

Yemek faslı sonunda bitmiş sonrasında bahçede aile çayı içmeye kara vermişler di, kahveler de tıpkı Yemek masasında olduğu gibi güzel şakalar gülüşler eşliğinde bitmiş ve ani bir karar ile prens yoongi ve changbin ok atışı yapmak için oturduğumuz veranda nin tam karşısında kurulan tahtalara başına sırası ile geçmiş ti üç tane atış tahtası var dı önce changbin gidip o üç tahtayı vurmaya çalışmış  ben ve yoongi de onun hemen çaprazında durmuş tuk, son olarak sıra yoongi ye gelmiş o tahtlarin önüne geçerken changbin de yanıma gelmiş ti, yoongi atış yaptığı esnada da sigma sürekli bana komik espriler yapmış yoongi son atışı yaparken onunla eş zamanlı olarak sigma da son darbeyi kalbime vurmuş tu

"Neden mühürlenmediniz?"

Bu bölümü @edaazz1 için yaptım iyi okumalar

Bir dahaki bölüme smut yapicam ama karar veremedim siz karar verin

Kaisoo smut isteyenler buraya yorum bıraksın

Namjin isteyenler de buraya

İyi okumalar...

GÜZ MASALI (SOPE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin