Harika. Tek kelimeyle harika. Cidden okuldan sonra cezaya kaldığıma inanamıyorum. Babam bu sefer beni gerçekten öldürebilir.
Tek yaptığım şey matematik dersinde kitap okumaktı ve sırf bu yüzden okuldan sonra ceza odasında iki saatimi ne yaptığımı düşünerek geçirmem gerekiyor. İlkokulda mıyız acaba? Lise son sınıfa geçmiştim ve bunun stresi yetmezmiş gibi 'mükemmel' aile faktörü bu stresi azaltmaya hiç yardımcı olmuyordu.
Ceza odasının nerede olduğunu bile bugün öğrenmiştim, şimdiyse orada iki saat esir kalmak zorundayım. En azından çevreye veya okula yararlı olmamız için sosyal sorumluluk tarzı bir iş verebilirlerdi ama hayır. Onlar sadece tüm zamanımızı çalıp o klostrofobik odada kendimizi tüketmemizi istiyorlardı.
Geri kafalılar, aynı ailem gibi. Yetişkinler neden bu kadar aptal olmak zorunda diye düşünsem bile biliyordum ki bunun için yaşa bakmak daha aptalcaydı.
Bu okulda iki tane ceza odası vardı. Birisi üçüncü katta sadece 9. ve 10. sınıflar için, diğeri birinci katta 11. ve 12. sınıflar için. Merak etmeyin adı kadar şiddetli bir yer değil. Şimdiye kadarki anlatımıma bakarsanız bize işkence ettiklerini düşünebilirsiniz ama öyle değil. Sadece bizi bir sınıfın yarı genişliğinde tek pencereli, arka duvarını ahşap bir kitaplık kaplayan ve orta alanında birkaç sıra olan bir odaya kitliyorlar. İki saat boyunca ödev yapabileceğimizi kitap okuyabileceğimizi, bunun gibi yararlı aktiviteler yapabileceğimizi söyleyip gidiyorlardı.
Aslında öğretmenlerin bize gözetmenlik yapması gerekiyordu ama okul sonrası için ekstra para almadıklarından öğrencileri kitledikten sonra o katın temizlik görevlisine anahtarı verip okulun bitiş saatinde evlerine dağılıyorlardı.
Ceza odasının yerini bugün öğrenen birisi olarak bu kadar şeyi nasıl bildiğimi soracak olursanız, iyi duyarım. Her ne kadar okulda tek bir kişiyle bile üç cümleden fazla diyalog kurmamış olsam da etrafımdaki insanları çok iyi dinlerim. Elimde olan birşey değil aslında. İşitme duyum normal insanlarınkinden daha hassas ve en kısık sesleri bile duyup beynime kazımama neden oluyor. Buna bağlı olarak yüksek sesler beni o kadar rahatsız eder ki bazen birinin gereğinden yüksek sesle konuşması bile başımı döndürmeye yeter. Ceza odası hakkında bu kadar şeyi de öğle tenefüsünde sınıfta dedikodu yapan birkaç kişi sayesinde öğrenmiştim.
"Yang Jungwon"
Adımı duymamla kafamı kaldırıp sıramın önüne gelen matematik hocama baktım. En son dersimde, bu dersten bir önceki ders, yedinci ders, ceza almama karar veren hocaylaydı. Bay Kang. Geçen sene ailemi sayısal derslerimdeki düşüşten dolayı özel olarak bilgilendirmeye karar vermiş ve zaten kısıtlı olan boş zamanıma yeni bir matematik kursu daha eklettirmişti.
"Yarın da cezaya kalmak istemiyorsan dersime biraz ilgi göstermeye başla."
Ben birşey diyemeden arkasını dönüp tahtaya ilerlemeye başladı. Birkaç kişi bana bakarak sırıtıp tekrar önüne döndü.
Zil çaldığında sıramda ki ders kitaplarımı çantama koydum, sıra altında duran ve ceza almama sebep olan kitabımı da elime alarak sınıftan çıktım. Sınıfın önünde beni bekleyen Bay Kang beni ceza odasına götürmek için önden yürümeye başladı. Hızlı adımlarla onu takip ettim ve üç kat aşağı indikten sonra bir koridora girdik. Bir kapının önünde durduğunda hızımı alamayıp yürümeye devam edecektim ki o bunu farketmeden durmayı başardım.