√4

758 97 234
                                    

Bu hoş manzaraya karşı yüzümde oluşan gülümseme, eve gittiğimde nelerle yüzleşeceğim aklıma gelince hemen soldu..

●●●

Onlar için hiçbir zaman bir evlat değildim. Onlar benim anne babam değildi. Birbirimize yabancıydık biz. Aynı evin içinde yaşayan yabancılar. Yanımda gülümsedikleri tek zaman diğer 'üst sınıf' arkadaşlarıyla görüştükleri iş yemekleriydi. Onlar benim ne kadar akıllı ve üstün zekalı bir çocuk olduğumdan bahsederken bende yanlarında durup hiç konuşmadan gülümseyerek kafamı sallardım.

Okuldaki diğer çocuklar her zaman böyle zengin bir ailede büyüdüğüm için ne kadar şanslı olduğumu, kendileri yerinde olmadığım için şükretmemi söylerlerdi. Gerizekalılar. Soruyorum onlara. Gerçekten herhangi bir dersten 90 altında not getirdiğinde babanın seni hangi kemeriyle döveceğini düşünerek eve giden, baban seni fazla hırpaladığında onu neden bu kadar kızdırmak zorundaydın senin yüzünden bana patlıyor diyerek diğer yanağınıda morartan annen yüzünden ağlayarak odana kilitlendiğin bir ailede yaşamayı çok mu istiyorsun? Tabiki sesli soramıyorum bunu. Nasıl sorayım ki? Bunları düşünmek bile bana acı verirken bir de bu kelimelerin ağzımdan çıkması dayanılmaz olurdu.

Gözümden yanağıma düşen bir damlayla panikleyerek yüzümü kazağımın koluyla sildim. Harika. Artık yüzüm kırmızıydı ve gözlerim dolmaya başlamıştı. Yeter lütfen artık ağlamak istemiyorum.

"Hey alerjin var mı diye sormamıştım ama hardal yersin umar-"

Kafamı dizlerime koymuş, ellerimi de kulaklarıma kapatmışken bir anda yanımda biten bedenle irkildim.

"İyi misin sen?"

Lanet olsun. Kimsenin beni böyle görmesini istemiyorum. Neden geldi ki şimdi?

"İ-iyiyim."

Kafamı kaldırıp hızlıca gözlerimi sildim ellerimi kapatacak şekilde çektiğim kazağımın kol kısımlarıyla. Gözlerimi açıp soluma baktığımda, oğlanın iki sandviç tuttuğunu gördüm.

"Aç değilim demiştim."

"Yine de yemek zorundasın."

Elindekilerden birini zorla elime tutuşturduğunda ufladım ama aynı zamanda teşekkür etmeyi unutmadım.

Yemek yemeyi pek sevmezdim çünkü her akşam yemek masasından ne kadar erken kalkarsam aile bireylerimin yüzüne o kadar az maruz kalıyordum.

Sandviçten zar zor küçük bir ısırık aldığımda daha önce hiç bu kadar lezzetli birşey yemediğim için gözlerim büyüdü. Ailem bu tarz fast food ve abur cubur yememe izin vermezdi. Sadece kendi özel aşçımızın hazırladığı süslü yemekleri yiyebiliyordum..tabi onlar izin verirse.

"Tatlı tepkine bakarak beğendiğini varsayıyorum."

Utanarak kafamı ondan zıt yöne çevirdiğimde güldü.

"Gülme..güzelmiş sadece hoşuma gitti."

Yanaklarımı şişirerek konuştuğumda tekrar güldü. Kahkahası nedense hoşuma gitti ve kıkırdamaya başladım. Bu sefer kıkırdadığımı duyduğu için daha sesli gülmeye başladı. Birkaç dakika sonra kahkaha atmaktan ikimizin de gözünden yaş gelmişti. Ortada komik birşey bile yoktu ama hayatımda ilk defa bu kadar fazla gülmüştüm.

"Teşekkür ederim"

"Neden teşekkür ediyorsun?"

"Beni güldürdüğün için."

"Gerçekten ilginç birisin kedicik."

Bana gülümsedi ve sandviçini yemeye devam etti. Bende aynı şeyi yaparak hafif deniz melteminin yüzüme vurmasına izin verdim.

°detention° #jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin