Ela gözlü adam ve yeşil gözlü kadının ortak noktaları vardı elbette bu mayına basan bir delikanlıdan kaynaklanıyordu bir de içlerinde sır olan sevdadan. Adam kardeşinin ölümünden sonra ailesini toparlamakta en çok da kendini toparlamakta geç kalsa da hayat ona yeni bir sürpriz getirmişti. Güzeller güzeli Șahmelek Vezirganoğlu.
Genç kız olduğu günden bu güne sevdası kalbine her gün nakış gibi işlenen kızı ilk gördüğünde düşmüştü yüreğine ateş. Kızın büyüyüp serpilmesini beklerken dilindeki tek duası kalbine kimseyi almamasıydı. Lakin bilmediği bir şey vardı. Kardeşi Murat da kıza sevdalıydı. Azat kardeşiyle dertleştiği bir gün olan biteni öğrendiğinde yüreğindeki ateşin üstüne bir kova buzlu su dökmüștü. Hayatta tek kalan büyüğü annesi Züleyha hanım ile konuşarak düşüncesini dile getirmişti. Annesinden onayı alan Azat sevdiği kızı kardeşine istemek için Vezirganoğlu konağına adamıyla haber salmıştı.
Hiçbir şeyden haberi olmayan Șahmelek annesinin onu istemeye geleceklerini söylemesiyle başına gelecekleri anlamıştı.
Babasının göz bebeği abisinin ipek saçlısıydı. Bir annesine yaranamazdı koskoca konakta Șahmelek. Amcası Cihat'ın aşağılayıcı bakışlarına alışsa da yengesi Perihan'ın zehirli dili yakardı canını. Anası duyduklarına sesini çıkarmaz gördüğüyle duyduklarına gözlerini kapardı. Annesi Neriman hırslarına yenik düşmüş bir kadındı ne analığı analıktı ne evlatlığı evlatlık. O yüzden onu büyüten evin hizmetlisi Berivan hanım evlat hasretiyle yanan yüreğindeki tüm şefkati genç kıza vermişti.
Belki dedi genç kız gittiğim yerde severler beni. Annesine usulca kafa sallayarak akşam için hazırlanmaya başladı. Kalbi dışında kimseye açmadığı sırrı gözünü kapatıp elini kalbine koyduğunda firar etmişti dudaklarından.
"Ne olurdu gelip sen isteseydin beni bakmaya kıyamazmıș gibi bakan gözlerin, sevmeye kıyamazmıș gibi baksaydı bana. Şimdi ellere mi gelin olacağım. Kalbimde sevdan varken." ağladı Șahmelek. İçinden tüm dualarını etse de biliyordu annesinin sevmediğini başkası da sevmezdi. Kötü davranmasalar bari diye düşünerek iç geçirdi.
Akşam olduğunda her iki evde de telaş vardı. Azat heyecanla hazırlanmış kardeşini gördüğünde acıyla yoğrulmuş bir gülümseme kondurdu dudaklarına. Koskoca oteller zinciri sahibi Azat Dağdeviren kalbindeki acı yüzünden yıkılmamak için bu gecenin bitmesini bekliyordu. Arabalarına binen aile fertleriyle Vezirganoğlu konağına sürerken kalbi isyan ediyordu.
Nihayet konağa geldiklerinde oturma salonuna alınan aile tanışıp sohbet etmeye başlamıştı. Görücülerin geldiğini öğrenen Şahmelek aynanın karşısında son kez baktı hüzünle dolan gözlerine, birazdan sevmediği bir adama verilecek olmanın acısını yutkunarak içinden atmaya çalıştı. Üstünde dizlerinin hemen altında biten haki yeşili uzun kollu elbisesi ve düz tabanlı ayakkabılarıyla tamam olmuştu. Kendiliğinden sürmeli gözleri hüzün pırıltılarıyla parlarken kırmızı dolgun dudakları kuruluktan yer yer çatlamaya başlamıştı.
"Sen hayırlısını nasip et Yarabbi" diyerek çıktı odasından ve salona geldi. Gelen misafirleri karşılayan abisi Ferhat hiç istemese de ağasına laf edememiș görücülerin gelmesine karşı olamamıștı. Karşılaştığı iki adam da oldukça yakışıklıydı doğrusu. Azat iki metreye yakın boyuyla ve geniş cüssesiyle görenlerin tetikte olmasını sağlayacak yapıda bir adamdı. Siyah saçları düzgünce taranmış, ela gözleri yorgun bakıyordu içinin acısını bastırmaya çalıştığı için. Kemerli burnu ve dolgun dudaklarıyla mankenlere taş çıkartacak kadar güzel yüzlüydü adam. Kardeşi Murat daha kısa boylu zayıf kısa siyah saçları kahverengi gözleri ve küçük kalem dudaklarıyla oldukça genç gösteriyordu. “İnşallah şu uzun olan adamdır bacımın talibi korur kollar hiç değilse” diye düşündü Ferhat.
Herkes koltuklara oturmuş gelin hanımı görmeyi bekliyorlardı. İçeri kuğu gibi süzülen güzeller güzeli Șahmelek'i gördüğünde iki adam da nefesini tutmuştu kızın güzelliği karşısında. Kendine ilk çeki düzen veren Azat olmuştu. Biliyordu yanlıştı ama kıza olan sevdası kalbini deșiyordu. O kardeşinin helali olacaktı ona bakması bile haramdı. İsteme faslı başlamadan kahveleri yapmak için ayrılan Șahmelek içerdeki adamların yüzüne dahi bakmamıștı. Zaten bakamazdı da kalbi başkasına sevdalıyken gözü başkasını görür müydü. Mutfağa geçip Berivan hanımla kahveleri pişiren kıza sorulan soruları duymuyordu bile. Sonunda dayanamayan Berivan;
“De hele keça min nedir bu halın. Sanki istemene değil de cenazene kahve yaparsın.”
“ Ahh daye tanımam etmem iyi mi kötü mü bilmem. Gidecem elbet amma iyi mi davranacaklar kötü mü bilmem korkum onadır.”
“Vah gızım bilirim içindeki yangını da elimden bir şey gelmez. Amma gördüm gelenler iyi birilerine benziyor. İnşallah içime doğduğu gibidir. Hadi götür kahveleri de içsinler.”
“Tamam daye tamam”
Geri salona döndüğünde elindeki kahveleri büyüklerden başlayarak ikram etmeye başladı. Son kişiye geldiğinde ‘ellerine sağlık’ denmesiyle başını kaldırdığı an gördüğü elalar kalbine okları saplamıştı. Oydu gelmişti işte duası kabul mu olmuştu. Başını sallayarak teşekkürü aldığında annesinin yanına geçip beklemeye başlamıştı heyecanla. İçinden yine bir dua yakardı.
“Yarabbi kalbimdekini ömrüme hayırlı eyle ne olursun”
Azat söze başladığında nefesini tutan Șahmelek kalbini teslim ettiği adamı can kulağıyla dinlemeye başlamıştı.
“Efendim sebebi ziyaretimiz malum. Allah'ın emri peygamber efendimizin kavliyle kızınız Șahmelek'i kardeşim Murat'a eş olarak isterim.”
Ağızlarındaki acı tadı asla unutmayacaktı ne adam ne de kız çünkü ikisi de sözler bittiğinde dillerini ısırarak kanatmıșlardı.
Adama zuldü söylediği her söz ama baba emanetiydi kardeşi kendinden önce gelirdi. Kız ise sözleri duyduğunda kalbine kurşun yemiș gibi irkilmiști. Bu işe en çok sevinen tabi ki amcası Cihat ile yengesi Perihan'dı. Șahmelek’in evden gidecek olması onları sevindiriyordu. Lafa başlayan ağaları Bedirhan kızını tanıyıp bildiği güvendiği adamın kardeşine vermişti.
“Azat’ım rahmetli baban sayesinde seni tanır bilirim. Sever sayarım. Bilirim ki kızımı hanene gelin değil kardeş olarak alırsın. Benim gönlüm rahattır. Kızımı kardeşine verdim gitti. Allah utandırmasın” sözlerinden sonra yüzükler çıkmış söz kesilmişti.
Evlerine dönen Dağdeviren ailesi geceyi sonlandırmıştı. Murat abisinin sevdasını hiçe sayarak saatlerce hayallerinden ve yapmak istediklerinden bahsetmiş Azat'ın kalbini kızgın demirlerle şişlemiști. Gece sonlanıp herkes odasına girdiğinde o gece uyumayan iki kişi vardı. Biri Şahmelek'di şüphesiz canı canından kopuyormușcasına acıyordu. Ağladıkça ağlıyor gözyaşlarıyla yastığını ıslatıyordu. Diğeri ise Azat'dı, kalbini söküp atmak istiyordu yerinden canı öylesine çok yanıyordu. Babası yaşasın istedi o an, yaşasın ve o bu acıları çekmek yerine kafasına sıksın. Ama yapamazdı ailesine dağ olmak zorundaydı. Gözünden dökülen bir damla yaş anlatıyordu kalp ağrısını aslında. Kaya gibi sert olan adamın ağlaması canının nasıl yandığının göstergesiydi. İlk ve son defa döküldü dilinden sevdası;
“Şerefsizlik yapma lan bacın oldu o artık senin kardeşinin helali düşünme sevme yakma içimi dayanamam yapma” dedi bir damla daha yaş eşliğinde..
Elbet Yaradan istisnasız her kulunun duasını duyar onların hayrına olacak zamanda dualarına cevap verirdi. Evet der istediğini verirdi. Bekle der hayırlısını verirdi. Olmaz der hakkında en hayırlısı neyse onu verirdi. Bu iki sevdalı yürekte bundan sonra olmaz dese de Rablerinin hayrına vesile olacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Yangını
RomanceGüzeller güzeli bir kadın sevdası için susarken hayatın ona yaptığı sürpriz hiç de güldüren cinsten değildi... Kaya gibi sert ve yıkılmaz gibi duran adam hayattaki en büyük sınavını vermeye başlamıştı... Yüreği yaralanmış iki insanın merhemini ise h...