Jisungun Minhoyla konuşmasından sonra Minho uzun süre düşünmüştü. Jisungun "Hyunjin zaten seni hiç affetmeyecektir. En azından onun için bunu yap." demesi Minhoyu oldukça düşündürmüştü. Bu zamana kadar arkadaşlarının mutlu olması için kendi isteklerini geri plana attığını hissediyordu. Bu onu içten içe arkadaşlarına karşı doldurmuştu. Hiç kendini düşünmediğini ve kullanıldığını hissediyordu. Jisung, Seungmin, Hyunjin ve Minho her zaman yaptıkları her şeyi beraber yaparlardı. Okulda yaptıkları şeyler hiçbir zaman iyi şeyler olmamıştı. Sadece eğlence için acı çektirdikleri kişileri hiçbir zaman umursamamışlardı. Çünkü onlara göre sadece eğlenceydi.
Okulda Felixi ilk fark ettikleri zaman da sadece eğlenmek istemişlerdi. Felixin Hyunjinden hoşlandığı çok açıktı. Sırf Hyunjinin dikkatini çekebilmek için çok fazla şey yapıyordu. Hyunjin bunu fark etse bile hiçbir zaman belli etmemişti. Fazla umrunda bile değildi aslında. Felixin davranışları bazen hoşuna gidiyordu. Tatlı buluyordu. En başta sadece bu kadardı. Sonra Felix daha fazla etkilemeye başlamıştı Hyunjini. Felixe yaklaşmayı düşündüğü sırada Soobinle sevgili olduğunu öğrenmişti. Soobin, Hyunjin için tamamen bir pişmanlıktı. Çocukluk arkadaşıydı ama büyüdükçe Hyunjine verebilecek tüm zararları vermişti. Duygusal anlamda Hyunjinle oynamıştı. O zamanlar tekrar Hyunjin bu durumu hissetmişti. Soobin yine Hyunjini seven birini almıştı.
Seungmin ve Jisungun ısrarıyla beraber Yeonjunla sevgili olmuştu. Hyunjin, Yeonjunun yanında mutlu oluyordu. Güvende hissediyordu. Ama bunu da elinden yine Soobin almıştı. İşte o zaman Soobinden bıktığını anlamış ve bu işe kalkışmıştı. Geçen süre içinde Soobinin Felixe verdiği değeri net bir şekilde anlamıştı. En başta sadece Soobin Felixi sevdiği için Felixe yaklaşmasa bile artık buna bir son verecekti. Çünkü Soobini ancak bu şekilde üzebilirdi. Soobinin Felixe karşı hissettiği şeylere inanmıyordu. Soobini sadece kendini mutlu etmek isteyen biri olarak görüyordu. Ve mutlu etmek için de Felixi kullandığını anlıyordu. Kendini Felixi kurtaracağını dair avutuyordu. Başka türlü böyle bir işe kalkışmak onun açısından zor olacaktı.
Felixle konuşmaya başladığında sadece içinde Soobine karşı bir nefret vardı. Felixi Soobinden aldığında mutlu olabileceğini düşünüyordu. Felixin duygularını düşünmemişti. Bu işe arkadaşları da yardımcı olmuştu. Jisung en başından beri biliyordu her şeyi. Minho'nun duygularını biliyordu. Kendi duygularından da emindi. Ama hiçbir zaman bir adım atamadı. Çünkü Minhoyu tanıyordu.
...
Felix kapıyı açtığında karşısında Minhoyu görmesiyle şaşkınlıkla gözlerini açmıştı. Minho ikinci defa buraya bir anda geliyordu. Felix anlamamıştı tekrardan neden geldiğini. O an yüzüne kapıyı kapatmak istemiş olsa bile durdu. Minho'nun ne diyeceğini merak ediyordu. Yaptıkları tüm pislikleri anlattıktan sonra ne diye buraya geldiğini oldukça merak etmişti. Minho'nun bir şey demesini beklerken yüzünü inceledi. Ağladığı belli oluyordu ama takmadı. Çünkü kendisi de farklı bir durumda değildi.
"İçeri geçebilir miyim?" Minho gergince sormuştu. Yüzünde Felixin anlayamadığı bir ifade vardı. Felix biraz durup düşündü. Kararsız kalsa bile kafasını salladı ve geri çekildi. Minho içeri geçerken bir süre arkasından baktı ve kapıyı kapatıp o da içeri geçti.
"Fazla uzatmazsan güzel olur" Felix sahte bir gülümsemeyle sorduğunda Minho da gülümsemişti.
"Tabii üzülmüşsündür" Minho göz devirirken söylemişti. Felix gözlerini kısıp Minho'nun rahat tavrını inceledi. Karşısındaki koltuğa oturdu.
"Ne söyleyeceksen söyle ve siktir git Minho" Felix yine sahte bir gülümsemeyle söylediğinde Minho kafasını sallamıştı.
"Hyunjini affetmeyecek misin?" Minho rahat bir tavırla söylemişti. Bu rahat tavrı Felixin gülmesine sebep oluyordu.
"Ah evet bunca şeyden sonra affetmem gerekir değil mi? Ne saçmalıyorsun" Felix oflayarak arkasına yaslandığında Minho alaycı bir şekilde gülmüştü.
"Aşıksın sanıyordum"
"Saçmalamaya devam edeceksen" Felix kafasıyla kapıyı gösterirken konuşmuştu. Yüzündeki gülümseme hâlâ duruyordu.
"Aslında anlıyorum seni" Minho da Felix gibi arkasına yaslanmıştı.
"Ama bu kadar mı yani. Hyunjin seni kullandı bitti. Bu mu?" Minho söylerken yüzünü buruşturmuştu. Felix şuan Minho'nun ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu.
"Birazcık daha açık olursan. Seni anlamak için kendimi yoramayacağım" Felix derin bir nefes alıp konuşmuştu.
"Belli ki Hyunjini affetmeyeceksin" Felix kaşlarını çatmış dikkatle Minhoyu dinliyordu.
"Ve sana söylediğim için benim üstüme geliniyor"
"Bundan bana ne Minho" Felix gülümseyerek Minho'nun lafını böldüğünde Minho da gülmüştü.
"Sen de benim gibisin o yüzden bu lafının üstüne bir şey demeyeceğim. Zaten seni düşündüğüm için söylemedim"
"Teşekkür ederim" Felix alay eder gibi sırıtıyordu. Ağlamak istiyordu ama Hyunjinin buna değer olmadığını biliyordu.
"Hyunjini seviyorsun öyle değil mi?" Felix gülerek söylediğinde Minho kaşlarını çatmıştı.
"Hyunjini affet ve onu bırak"
"Ne?" Felix, Minho'nun söylediği şey karşısında dona kalmıştı. Böyle bir şey beklemiyordu. Felixin bu tepkisi Minho'nun hoşuna gitmişti.
"İntikam gibi işte anlamıyor musun?" Minho açıklama yapmaya çalıştığında Felix ayaklanmıştı.
"Çok fazla saçmaladın yeter Minho" Felix ayağa kalktığında kapıya doğru yürümüştü.
"Bence sevdin bu fikri"
"Gerçekten arkadaşın gibisin!" Felix gözlerini kısıp Minhoyu izlerken söylemişti. Felix kapının önünde duruyordu. Resmen Minhoyu kovuyordu ama Minho umursamadan oturmaya devam etti.
"Sadece Hyunjini affettiğini söyleyecek ve sonra ondan ayrılacaksın" Minho çok rahat bir tavırla konuştu.
"Bir gün bile yeterli. Affettiğini söyle ve diğer gün ayrıl. Basit" Minho tekrardan sakince konuştuğunda Felix dikkatlice dinliyordu. Minho bunu fark ettiğinde güldü ve ayağa kalkıp kapıya ilerledi.
"Hoşuna gitti sanırım" Felixe yaklaşırken söylediğinde Felix sessiz kaldı. Eli hâlâ kapı kolundayken Minho da elini oraya koydu ve kapıyı açtı. Felix dona kalmıştı. Hiçbir şey söylememişti. Minho son defa Felixe baktığında gözlerinin dolduğunu fark etmişti.
"Hyunjin seni çok rahat bir şekilde kullandı. Duyguların umrunda bile değildi. Basit bir şeyle intikam alacaksın sadece" Minho son defa gülümseyerek konuşup dışarı çıkmış ve kapıyı kapatmıştı. Felix bir süre daha kapının önünde öylece beklemişti. Kendini tekrardan kullanılmış hissediyordu. Bu içindeki siniri büyütüyordu. Kendi kendine mırıldanarak koltuğa ilerledi ve oturdu. İlk başta saçma bulsada şuan bu fikir aklına yatmıştı. Ve bu sefer olacaklar onu korkutmuyordu.
-dedim felix masum kaldi olmaz yani boyle. iyi yapmis miyim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cat ears | hyunlix
Fanfiction"bana sürekli kedi kulaklarıyla fotoğraf atmaktan vazgeç hwang." "hayır, vazgeçmeyeceğim."