Uzun bir okul süreci sonucunda Tatil zamanı gelir ve işe başlarlar . Bu iş süreci insanların üzerine sıcak soğuk ne varsa dökmekle geçer.kafe patronu onlara hep bir şans vermesine rağmen onlar hep bir hata yaparlar bu da onların işini daha da zorlaştırıyor olsa da usanmadan islerini yaparlar. Ceren kahve ve pastaları dağıtırken içeri yeni bir müşteri gelir. Ceren adama öylece bakakalir. Ben ceren ceren fiye bagirsamda beni duymadı . Sonra adam sipariş istedi ben tam gidip siparişini götürecekken veren beni kolundan çeker ve ben götürürüm diyerek elimden tepsiyi alıp adamin yanina doğru ilerlemeye başladı tam adamın yanına geldiki yan masada oturan çocuğun bir anda ayağını uzamasıyla tepsiyle birlikte kendini adamın üzerinde buldu.ondan çok özür dileyerek üzerini temizlendi adam benim adım bey efendi değil Aras dedi. Ve ceren ona hayranlıkla bakarak benim adım... diyecekken aras ona biliyorum ceren dedi . Ceren ne nereden biliyorsun sen benim adımı diyerek sinirli bir bakış attı aras su karşıdaki bayan size öyle seslenmisti oradan biliyorum dedi. Ve arkamı bir an döndüğümde kapıdan emre denen şapkalın girdigini gördüm ve birde baktım aras'ın yanına oturdu ceren ona Aaa! Naber nasıl emre? dedi hem siz aras beyle tanisiyormusunuz niçin onun yanına oturdun diyerek güldü .emre'de ona ne tanışması o benim kuzenim dedi ben emre Demirel o ra aras Demirel dedi. Ve ben isr uzaktan uzaktan şaşkınlıkla bakıyordum . Ve is saati bitip kafeyi kaptmis evimize dogru gederken karsi yolda emre ile aras'ın konuşmalarına istemeden şahit olmuşum. Emre; oğlum bu cerenin yanındaki yaren denen kiz ne kadar güzel sanırsın bir prenses gibi vallaha bundan sonra o nerede ben orada .aras lafı alıp aynen oyle oğlum dedi Emre'ye .emre ise ne bak oğlum yaren benim onu benden alamazsın der aras da ne diyorsun oğlum ben cerenden bahsediyorum demesiyle emre bir oh çeker. Tatilin ardından yeteri kadar para birikince kendimize bir karvan aldık ve yolculuk başladı...