''Gözlerini aç sevgilim,''
Tanıdık sesi, uğultulu kulaklarıma ulaştığında zorlukla ayırt edebilmiştim. Dudaklarımdaki aşina olduğum baskısı uzaklaştığında gözlerimi açmaya korkuyordum. Gördüklerimin, yaşadıklarımın gerçek olmayacağı düşüncesi tüylerimi şaha kaldırmıştı. Ama hissettiğim sıcaklık, yaşadıklarımın gerçekliğini fısıldıyordu. Yoongi buradaydı. Kanlı ve canlıydı. Hayatımızı mahveden herkesin, Jungkook'un, önünde beni öpmüştü.
Beni öpmüştü!
Beni değil, Anne'yi öpmüştü!
Gözlerimi öyle bir hızla açtım ki neredeyse yuvalarından fırlayacaklardı. Kalabalık salonda nefes sesleri dışında hiçbir sesin duyulmaması beni fazlasıyla ürkütmüştü. Bundan daha ürkütücü olan ise Yoongi'nin bana olan bakışlarıydı. Ona güvenmediğim sayısız anların birinde bile bana böylesi bir bakış atmamıştı.
Bunu nasıl yaparsın?
Dudaklarını kımıldatmadan söylediği tek şey buydu işte.
''Burada ne sikim döndüğünü açıkla hemen!''
Kulağımın arkasındaki fısıltı ürpermeme sebep olduğunda bakışlarımı Yoongi dışında her yerde gezdiriyordum. İnsanlar sessizce fısıldaşmaya başlamıştı artık. Yoongi, burada bulunan herkesin gözünde haindi. Her an infaz emri verilebilirdi. Hangi akla hizmet buraya gelmişti ki?
''Aşk üçgeni mi?''
''Veliaht her an kan akıtacakmış gibi görünüyor.''
''Anne'ye de bak sen,''
''Min Yoongi affedilmenin yolunu bulmuş gibi,''
Arkadan belimi dürtüp duran Jungkook'u umursamadan birkaç adımda ikisinden uzaklaştım. Yoongi, gözlerimin önünde vurulmadan önce hızlıca bir senaryo geliştirmiştim bile. Aptal adam, onu kurtarmak için göze aldıklarımı göremiyor muydu?
''Oyun bitti, gidiyoruz,''
Bileğime asılan Yoongi ile bakışlarımın odağı yine aşık olduğum yüzü olmuştu. Öte yandan Jungkook belime asılarak Yoongi'nin beni götürmesine karşı koymaya çalışıyordu. Çevremizdeki bakışlar bedenime ok gibi saplanırken beynim mantıklı düşünmeyi bırakmış üretim mekanizmamı sekteye uğratmıştı.
Etrafımızdaki uğultu giderek artarken ben Jungkook ve Yoongi'nin birbirlerine fırlattıkları ölümcül bakışları izlemekle meşguldüm. İkisinin kafasının arasından görebildiğim Hoseok'un bize doğru yaklaşan adımlarıyla her şeyin bitmek üzere olduğunu anlamıştım.
Kesinlikle anlamıştı. Bakışları her şeyi belli ediyordu. Ancak biraz sonra bize doğru gelen adımları, önüne geçen birkaç beden sebebiyle durmak zorunda kaldı. Yüz ifadesini seçemiyordum. Kaşlarımı çattım. Neler olduğunu çözmek istercesine bakışlarımı Jungkook'a çevirdiğimde belimdeki eline kuvvet uygulayarak beni hızla kendine çekti ve Yoongi ile aramızdaki fiziksel temasın kopmasına sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Güvenecek misin?-2 |JJK
FanfictionOnu kurtarmak için başka seçeneğim yok. Evet, kendimi böyle avutuyorum. Onu, karanlık zindanlara hapsedene teslim oluyorum. Ancak bu defa elimde bir kozum var. Bu defa onun da benden başka seçeneği yok. Kavuşmak için ödeyeceğimiz bedel aynı. Birbiri...