Her gün yüzlerce hayal kurarsın ve hiç biri gerçek olmaz; ama bir gün bir gerçek yaşarsın, hiçbir hayale sığmaz.
-Paul Auster
HELİNDEN DEVAM...
Mutfakta nutellalı çilek yerken üç dört çalışanın pencereye koşmasıyla bende ayaklandım. Bir iki çalışanı itip pencereden aşağı baktığımda " La Vie En Rose " restorantının valelerinin peş peşe hızlı bir şekilde arabaları sahiplerine teslim ettiğini gördüm. Bekleyen insanların yüzünde tek bir ifade vardı oda "Endişe ". Çalışanlardan biri olan aynı zamanda çok da dedikoducu olan firuze ablanın heyecanlı heyecanlı konuşmasını dinlemeye başladım.
"Eltimin kızı oradaki restorant'ta çalışıyor az önce bana whatsapp'tan mesaj atmış,yakışıklı bir oğlanı vurmuşlar".
Firuze ablanın "Yakışıklı oğlan" sözünden sonra onun söylediklerini dinlemeyi bırakıp tüm dikkatimi dışarıya verdim. Üç dört adamın birini taşıdığını gördüm. Arkamdan birinin beni çekmesiyle tüm dikkatim dağıldı ve çeken kişiye baktığımda bunun Esra olduğunu gördüm.
"Müşteriler beklerken siz toplanmış ne yapıyorsunuz?"
"Kanka bi dakika dur."
Camdan aşağıya baktığımda çoktan
Gitmişlerdi. 1 sokak öteden görünen ambulans sesi mutfağın sesini bastırmıştı.
"Al işte kanka bakamadan gittiler."
Esra kolumdan çekiştirince şaşırıp kaldım. Sanki biraz sinirli gibiydi.
Deponun yanına geldiğimizde kolumu bırakıp bana bakmaya başladı.
"Çalışanlara bu kadar yüz verme sonra tepemize çıkarlar her geldiğinde aynı şeyi yapıyorsun vazgeç artık şunlara samimi davranmaktan"
İlk defa bu kadar kızmış görünüyordu. Ne yapayım ben ciddi olamam ki hele insanlara emir verip soğuk davranmak hiç yapamayacagım bir şey.
"Tamam bir dahakine aramıza mesafe koyacağım, elimden geldiği kadar".
Esra'nın yüzü yumuşadı sanırım kızgınlığı geçmişti. Bana gülümsediginde içime su serpildi onunla küs kalmak mı? hiç yaşamak istemediğim bir şey.
"En iyisi ben eve geçeyim zaten yarın mesaiye kalacağım dinlenmen lazım"
"Tamam peki akşam görüşürüz"
Esra'yı öptükten sonra çantamı alıp mutfak bölümünden çıktım. Kenardan Kenardan müşterilere görünmeden hole girdim. Asansörü çağıralı 3 dakika olmuştu ama hala bekliyordum. Diğer 3 asansöründe düğmesine bastıktan sonra 1 saatmiş gibi geçen 5 dakikanın ardından asansörlerin ayvayı yediği kanısına vardım. Kesin kendini bilmezler sayesinde bozulmuştur halbuki daha bakımı yapıları 1 ay olmamıştı. Başka çarem olmadığından yangın çıkışına doğru ilerlemeye başladım. Boynumu kesen çanta ipini kol hizama getirdim. Çanta taşımak hiç sevmediğim bir şeydi. Normal bir kızın her tür kıyafet konbini için takabilecegi ayrı ayrı çantaları varken ben sadece üç tane çanta kullanıyordum. Yangın çıkışı yazan kapıyı güçlükle ittikten sonra yangın merdivenlerinden inmeye başladım. Eski tür yangın merdiveniydi, normal yangın merdiveninde tadilat yapıldıgı için burdan inmeye mecburdum. Hızlı hızlı merdivenlerden inerken ayağımın boşluğa takılmasıyla kendimi merdivende yatarken buldum. Dudağım sızlıyordu merdivenden yüzüstü düştügüm için toparlanmam zor olmuştu. Boynuma akan sıvıyla elimi boğazıma degdirdim. Elime bulaşan kanı Tişörtüme sürdükten sonra hala kan geliyor mu diye dudağımı yokladım. Herzaman ki gibi yanımda ne ıslak mendil vardı ne de kuru mendil.Tişörtümün uç kısmını ters çevirerek dudağımı ve boğazımı sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYANIN DOKTORU
Любовные романыSen Zorda Kalsan Ben kordayım...Sen Darda Olsan Ben Hardayım...Senden Uzak Mı Sandın Ey Can...Sen Nerde Ben Ordayım!