0.2

324 31 26
                                    

Hatırlamak unutmaktan zordur. O minik 5 harfin bana olan etkisi ile tekrar anladım bunu. Bir insanın sesini duymak bile nasıl bu kadar etkileyebilir? Kalbimdeki acının canlanması o uzun çabalayaşımın sonunda, bir kazancım olmadıgını farketmemi sağlamıştı.

Şu an neler olduğunun farkına varamıyor , ellerimi bile nereye koyacağımı bilemiyordum. Tek yapabildiğim Cenk'e sessizce 'Benim gitmem gerek.' deyip hızla salondan çıkmaktı. Pençe'nin bu hareketlerimin sebebinin ne olduğunu merak ettiğini ve beni darlayacaklarını biliyordum fakat kendimi umursayacak konumda bulamıyordum. Daha iki dakika önce 'intikam' diye içimde fırtınalar koparken şimdi her noktam titrer bir şekilde önümü görmeden yürüyor olmam acınasıydı. Sanki herkesi hayal kırıklığına uğratmamışım gibi bir de kendimi uğratmıştım. Arkadan gelen hızlı ve sert adımları duymam ile ben de adımlarımı hızlandırdım. Kim olduğu zaten belliydi.

'Hoşgeldin bile demeyecek misin?'

'Sana diyecek hiçbir şeyim kalmadı.'

'Leya lütfen böyle yapma.' Bu dediğine sinirlenip arkamı döndüm.

'Hala benden ne istiyorsun Çağan? Konuşacak yüzün nasıl var anlamıyorum. Bana söylediklerini unuttun sanırım. Gerçi normal , hayatında küçücük bir kir kadar değerim yok ki olan hiçbir şeyi hatırlamıyorsun.'  Konuşmasına izin vermeden o an aklıma gelen her şeyi söyledim. Yüzünde önceden olan beklenti ifadesinin yavaş yavaş sönüşünü izledim. Belki de 1 yıl önce onun karşısında gördüğü ifade de   bu ifadenin aynısıydı.

Şansım ilk kez tutmuş olmalı ki Cenk'in bize yaklaştığını gördüm. Çağan'ı yavaşça süzdükten sonra yanıma gelip belimi kavradı.

'Neler oluyor? Ne konuşuyordunuz?' İkisinin de gizli kıskanç tavırları 100 metre öteden görülüyordu. Ama şu an benim dikkatimi çeken tek bir kişi vardı. Çağan'ın gözlerinin nereye odaklandığını ve şu an içinde nasıl bir kargaşa olduğunu biliyordum. Kendimi onu daha da incitecek bir şey söylemek için zorladım.

'O kadar önemsizdi ki ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum bile. Hem bugün çalışacak enerjim kalmadı. Eve gitsek iyi olur.' En tatlı gülümsememi takınıp Cenk'in elini kavradım ve  çıkışa doğru sürüklemeye başladım.

Ne kadar tatmin olmuş olsam bile bir yandan da sadece oturup ağlamak istiyordum. Ama bunu yapmam kendime haksızlık olurdu. Biz artık anıları olan iki yabancıydık.

O gece yatakta yatarken ne kadar acınası olduğumu farkettim. Kendime yeni bir yol çizmiştim. Yeni bir düzen, yeni arkadaşlar, başarılar, kıyafetler.. Yeni bir kişilik bile elde edinmiştim. Bütün anılarımı, yaşanmışlıkları , Çağan'ı , Mavi Ay'ı çöpe atmıştım. Ama farkettim ki ben onları aşamıyordum. Şu zamana kadar ki tek mağlubiyetim onlar olmuştu. Kendime acıdım. Uzun zamandır gözlerimden akmayan o yaşlar tekrar döküldü. Ama bu üzüldüğümden değil onlara ve kendime olan nefretimdendi.

Gece her zaman ki gibi uyuyamamış, güneşin doğuşunu beklemiştim. Yattığım yerden kalktım ve banyoya girdim. Aynaya baktığımda bir harabeden başka bir şey göremiyordum , ama umursayacak kadar bir enerji bile kalmamıştı içimde. Bütün düzenimin beni umursamayan bir insan yüzünden bozulması enerjimi sömürmüştü. Biraz daha toplu gözükmek için saçımı hızla at kuyruğu yapıp banyodan çıktım.   Çantamı omzuma atıp aşağı indim.

İndiğimde Cenk'i görmemle kaşlarımı çattım. İlk kez  beraber okula gitmek için evime gelmişti. Bunun sebebinin de merakı olduğunu anlayabiliyordum. Ne kadar merak etmekte haklı olsa da bir cevap alamayacaktı. Güven verici bir gülümseme ile beni bekliyordu. Hızla yanına yaklaştım.

to people you don't| lçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin